KAVİM HAKİKATİ ÜZERİNE
Bir tarafta Türk, Türklük ve Türkçülük, diğer tarafta da Türk Düşmanlığı, Anti Türklük furyası almış başını gidiyor son dönemde.
Mesele öyle bir durum alıyor ki, sanırsınız otuz-kırk yıl öncesindeyiz. Çünkü savunan ve karşı olanların vurguları aynı tas aynı hamam…
Bir ırkın, üstelik kendi vatanı içerisinde, ırkının özellikleriyle beslediği kültürünü, dilini ve imânını muhafaza etmek istemesinden daha doğal ne olabilir?
Gaye İnsan ve Ufuk Peygamber’in hadisini -meâl olarak- hatırlayalım:
Vasile bin El-Eska’ rivayet ediyor:
Hz. Peygamber (a.s.m)’a “Kişinin kavmini sevmesi asabiyet/ırkçılık sayılır mı?” diye sordum. “Hayır, asabiyet/ırkçılık, kişinin kavminin yaptığı zulmüne yardımcı olmasıdır.” diye buyurdu. (bk. Ahmed b. Hanbel, 4/107; Mecmau’z-zevaid, 6/244).
Yani, kişinin kavmini sevmesinde bir sıkıntı yok. Ama kavminden olan bir zalimi bir mazluma tercih etmek ve sevmek gayet çirkin.
Var mı anlaşılmayan bir nokta?
Diğer Türkçü ve Anti-Türkçü’lerin görüşlerini yeterince görüyor, şaşkınlık içerisinde karşılıyoruz.
Dilerseniz gelin, acaba bu konuda BÜYÜK DOĞU ve İBDA Mimarları ne demiş, onlara bir bakalım.
BÜYÜK DOĞU Mimarı Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK’ten başlayalım:
“Biz gerçek Türk varlığının, Türk tarihinin, Türk ruhunun son ihtiyat akçasıyız! Bu akça da sokağa atıldı mı, paydos!” (1)
“Ne Haçlı, ne Şaman Türk!
Müslüman, Müslüman Türk.
Ölümsüz, kahraman Türk.
Yeni yurtta, yaman Türk.
Her şey Türk’tür orada,
Mekan Türk, zaman Türk!..” (2)
İBDA Mimarı Salih MİRZABEYOĞLU’nun aşağıdaki Türklük vurgusunu ise hatırlatacağınız üzere Hakan YAMAN beyefendi “TÜRK RUHU” DEDİĞİMİZ ŞEY adlı efsanevi makalesinde bizlerle paylaşmıştı. İşte o kısmı aynen alıp tekrar sunmak istiyorum:
(…) “Bu mânâda Türk de, mefhum olarak, “Allah adamları, Allah’ın dostları, Allah’ın askerleri” mânâsına uygun düşer… Demek ki Şeriat davasının dışında kalan insan sınıfları, kendilerine “Türk” ismini almış olsalar bile, bizim Büyük Doğu davamızın hecelediği “Türk” davasının kastı dışındaki “hayvandan aşağı” insan zümrelerini teşkil ederler!..” (3)
Yine Tilki Günlüğü’nün aynı cildinde, muhtevasında “Türk” vurgusu yer alan Üstad Necip Fazıl’a ait bir yazının hemen ardından Kumandan’ın şu ikâzı yapması çok mühimdir ve Üstad’ın eserlerindeki Türk lafzına nasıl bakılması gerektiğinin ölçüsüdür. Üstad’ın, “biz sussak mezarımız konuşacaktır” cümlesiyle biten yazısının hemen ardından İBDA Mimarı ikâzını yapar:
“Said ve Suud Üstadım “Mezarımız Konuşacaktır!” derken, “Türk” lâfzından şu “maymun Türk”leri kastetmediğini anlamak için, Türk’ün “Allah’ın askeri” mânâsına gelişini hatırlamak yeter… Bu mânâdan sonra, “ismi Cemil, kendisi cemil” hesabı bir uygunluktaki “Türk”se, ne alâ!..” (4)
“Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz!” hadisinden yola çıkarak diyebiliriz ki, sevmemekle de suçlanamaz ve kimse de ister kendi ait olduğu ister başka bir kavmi sevmeye zorlanamaz. Ama bir de kavim hakikati vardır ki, o hakikati de teslim etmek gerekir.
Nasıl ki kişinin kendi kavmini sevmesinden öte, kendi kavminin zulmüne, yanlışına ortak olması, yanlışı savunması kavmiyetçilikse, kavim hakikatini reddetmek de tersine kavmiyetçilik olarak tecelli eder. Yani Anadolu coğrafyasında yaşayan ve Türk olmayan herhangi birisi Türk’ü sevmeyebilir ve sevmeye de zorlanamaz ama Türk’ün sayesinde bu topraklarda Müslümanlığı yaşadığını -en azından bir zamanlar- ve bunu Türk’e borçlu olup, yarın da aynı mânânın ancak Türk’ün şahlanışı ile tecellî edebileceğini ve bu tecelliye uygun olarak davranmak gerektiği unutulmamalıdır. Türk yıkılırsa ülkeyi bırakalım bütün bir İslâm âleminin ne hâle geldiği ve bu faciadan kurtulmanın da yine Türk’ün ayağa kalkması ile mümkün olabileceği ortada.
Dikkat edilirse, mevcudu ve yanlışları sahiplenmiyor, olması gereken yolunda en başta Türk olmak üzere Kürt, Laz, Çeçen, Arap, vs. bütün herkesi tek bir ideal, “ölümsüzlük ideali” etrafında birlik olmaya ve o ideali gerçekleştirici gerçek bir OLUŞa davet ediyoruz.
Nihan ÖZTÜRK – 25.10.2018
1- Çerçeve 3, Sayfa 27
2- Kanlı Sarık, İkinci Tablo, Sayfa: 15-16
3- Tilki Günlüğü, Cilt: 6, İbda Yayınları, 1. Basım, Ekim 1994, Sayfa: 235
4- Tilki Günlüğü, Cilt: 6, İbda Yayınları, 1. Basım, Ekim 1994, Sayfa: 288