ARKADAN VURULMAK
Carlos’un geçen haftaki yazısı beni de çocukluğuma, belki de uluslar arası siyasî vaka olarak ilk hatıralarımı teşkil eden Arjantin’le İngiltere arasındaki Falkland Adaları Savaşı’na götürdü. (/arjantin-denizaltisi-ve-falkland-malvinas-savasi-carlos-salim-muhammed/)
Daha dokuz yaşında bir çocuktum ve her akşam televizyondaki haberlerden bu savaşı takip ederdim. Ve o zaman da tarafım İngiltere’ye karşı Arjantin’di. Şöyle haritaya baktığımız zaman, Falkland Adaları Arjantin’in yanı başındaydı ve hâliyle bu adaların Arjantin’e ait olması gerekiyordu ama İngiltere denilen zorba ülke, ta binlerce kilometre öteden kalkıp geliyor ve bu adaların kendisine ait olduğunu söylüyordu. Arjantin’le İngiltere savaştılar ve başta Arjantin kazanır gibi olduysa da sonunda kaybetti.
Nihayetinde bu hadise o çocuk çağımda benim beynime kazınan önemli vakalardan biriydi. Bir ülke, sırf güçlü diye, binlerce kilometre uzakta da olsa istediği yere müdahale edebiliyordu. Bu saldırı, emperyalizm hakkındaki ilk ciddi derslerimden birini oluşturdu.
Gerçi biz Maraşlı olarak her sene Çete Bayramı’nda Maraş’ın Fransız işgâlinden kurtuluşunu kutlardık ama bu kutlamaların o gün için siyasî şuur olarak Falkland Savaşı kadar tesir ettiğini söyleyemem. Çete Bayramı biz çocuklar için daha çok bir eğlence vesilesiydi. Çeteliklerimizi giyer, Akbaşı’nda Hanifi’nin kahvesi –Allah rahmet etsin– önünde toplanır, önde mahallenin büyük çete ağabeyleri, davul zurna eşliğinde bir hafta boyunca mahalle mahalle gezerdik. Çete başı “Tin İrbaham”ın –Allah rahmet etsin– halay çeken çetenin ortasına girip, ucu demir çakılı değneğini kalabalığın ayaklarının dibine doğru yere sürterek etrafında daire çizmesi ile yere sürtülen demirin çıkardı çıngıların akşam karanlığındaki estetik şovunu tekrarlamasını heyecanla beklerdik. Halay çekilirken hep bir ağızdan bağırarak çekilen “hey, hey, hey”ler, “abov”lar, bugün bile hatırladığımda heyecanlandığım sahneler arasında yer alır.
Güzel olmayan nice şeyin yanında bunlar çocukluğumuzun güzel anıları…
Carlos, Arjantin’in mağlubiyetini Şili’nin arkadan vurmasına bağlıyor.
Şili diktatörü Pinochet, İngiltere’ye üs eriyor ve İngiliz savaş uçakları da bu üs sayesinde düzenledikleri hava akınlarıyla Arjantin’i mağlup ediyorlar. Bu üsler olmasa, İngiltere hava gücünden mahrum kalacağından savaşın kazananı belki de Arjantin olacak…
Biz benzer hadiseleri kendimiz yaşadık.
Amerika onbinlerce kilometre öteden geldi, Irak’a, Afganistan’a, Libya’ya, Suriye’ye saldırdı ve AKP iktidarı Haçlı saldırılarında her daim onların yanında yer aldı ve işbirliği yaptı.
Yapmaya da devam ediyor.
Haçlılar, AKP iktidarının kendilerine vermiş olduğu desteğin kıymetini anlata anlata bitiremiyor.
Sadece bugün ajanslara düşen aşağıdaki haberi okumak bile Haçlılar safında yer alanların Haçlı saldırınsa karşı direnen mücahidleri nasıl arkadan vuruğunu, vurmaya devam ettiğini anlamaya yeter:
“İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott, Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü tarafından Mavera ve Kongre Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Birleşik Krallık-Türkiye İkili İlişkileri ve Göç Meselesi” konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, İngiltere ve Türkiye’nin pek çok ortak noktası bulunduğunu, en önemli ortak özelliğin de çözümcülük olduğunu dile getirdi. İki ülkenin de uluslararası arenada önemli bir ağırlığının olduğunu ifade eden, hem Türkiye, hem de İngiltere’nin uluslararası ticaret yapan, NATO müttefiki, G20 üyesi ülkeler olduğunu belirten Büyükelçi Chilcott, “Türkiye ile ilişkilerimiz her zaman çok önemli. Ama bugün her zaman olduğundan daha hayati bir öneme sahip. Ortaklığımız, ülkelerimizin hem daha emniyetli hem de daha refah ülkeler olmasını sağlıyor. Birleşik Krallık ve Türkiye olarak, terör, çatışma ve düzensiz göç gibi ortak tehditlerle mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Türkiyenin katkısına paha biçilemez
İki ülke arasında, ticaret ve savunma iş birliği gibi konularda da ortak çalışmaların yapıldığını kaydeden Chilcott, “Türkiye, terörle mücadelede ön cephede ve DEAŞ’a karşı yürütülen uluslararası mücadeleye paha biçilmez bir katkı sağlıyor. Ülkelerimizin karşı karşıya olduğu bu tedirginliği ortadan kaldırabilmek için Türkiye ile yakın bir çalışma içerisindeyiz. Türkiye için önemli bir tehdit olan PKK, Birleşik Krallık’ta terör örgütü olarak yasaklanmış bir örgüttür. Birleşik Krallık, PKK ağlarının deşifre edilip engellenmesini sağlıyor. Biz PKK terörünü kınıyoruz” dedi.”
Haçlılar bölgemize saldırıyor.
İslâm’a saldırıyor ve bunun da adını terörle mücadele koyuyor.
Niyetleri de İsrail için bir Kürdistan kurdurmak ve Türk ve Arap milletinin arasına bu zehirli hançeri saplamak. Bahanesi de IŞİD…
Daha önce Çekiç Güç de Saddam’ın zulmünden Kürtleri korumak için ihdas edilmişti, malûm.
Saddam’a karşı kurulduğu söylenen Çekiç Güç’ün de IŞİD terörüne karşı olduğu söylenen Koalisyon denilen Haçlı gücünün de merkezi ne tesadüftür ki İncirlik…
Biz bu filmi gördük; sadece aktörler değişik.
İhanet aynı ihanet…
Sual şu:
Bu topraklarda Haçlıların, Amerika’nın, İngiltere’nin ne işi var?
Haçlılar bu topraklara gökten ışınlanarak gelmiyor, işbirlikçi hainler bunlara üslenmeleri için toprak veriyor. İncirlik olmasa Haçlılar bölgede bu kadar rahat hareket edebilirler, bu toprakları karıştırmak için içeriden destek bulmasalar bu kadar pervasız davranabilirler mi?
A. Bâki AYTEMİZ