KUMANDAN SALİH MİRZABEYOĞLU’NA SUİKASTİN YILDÖNÜMÜ VESİLESİYLE

ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset Platformu‘nun Çağlayan’daki Genel Merkez’inde “Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na Suikastin Yıldönümü Vesilesiyle” düzenlenen program, 5 Mayıs 2019 Pazar günü gerçekleşti…

Adana, Amasya, Zonguldak başta olmak üzere, çevre illerden iştirak eden gönüldaşlarımızın katılımıyla gerçekleşen program, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ve bütün şehîdlerimize okunan Fatihâ ile başladı…

Ardından, 4 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleşen suikastten yaklaşık 20 gün önce Kumandan’ın telefonla görüştüğü kişiye kaydettirdiği ihbar niteliğindeki konuşması dinlendi.

Ses kaydının ardından gönüldaşlarımızdan Aydın Alkan ve Yavuz Uçum’un 4 Mayıs – 16 Mayıs 2018 tarihleri arasında yaşadıklarını naklettikleri konuşmalarına geçildi…

Aydın Alkan’ın Kumandan’ın hastaneye kaldırıldığını öğrendiği ândan itibaren, İstanbul’da, Yalova Devlet Hastahanesi’nde ve ardından İstanbul Siyami Ersek Hastahanesi’nde yaşadıklarını kronoloji bir sırayla anlattığı bir konuşma yaptı.

Alkan, İBDA Külliyatında geçen; “Kronoloji esasıyla 1000 yıl evvelki tarihi yazarken, kapısının önünde kopan kavgayı her şahidin ayrı ve aykırı anlatışı karşısında, “ben 5 dakika öncesini tahkik edemezken bu eseri nasıl yazıyorum?” diyen Bizanslı tarihçi”ye atıfla, İnsanlık Tarihi’nin en önemli hadiselerinden biri olan Kumandan’a suikast ve hastane sürecinin bütün yönleriyle kayıt altına alınması ve vesikalandırılması gayesiyle hazırladığı konuşmasının başında şunu ifâde etti:

“4 Mayıs’tan 16 Mayıs’a, Kumandan’ın son nefesini verdiği âna kadar Kumandan’ın yaşadığı ve iyi olabileceği hakkında kesin ve kat’i bir şekilde gayret gösteren, buna inanan, bunun için duâ eden Adımlar Kadrosu, çevresi ve dostları dışında, inanan olmadığını gördük.”

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun saldırıya uğradığı 4 Mayıs günü ve bunun Yasadışı Telegram Terör Örgütü için mânâsı üzerinde duran gönüldaşımız, daha sonra Kumandan’ın Yalova’da sevkedildiği hastane süreciyle ilgili şahidliğini aktarması için sözü Güldenizde Elifler Grubu Başkanı Sayın Esma Turan’a verdi… Esma hanım, Kumandan’a yapılan ilk müdahale sonrası hastanede yaşanan gelişmelerin üzerinde dururken, özellikle Mayıs’ın 7’sinde ortaya atılan “beyin ölümü gerçekleşmiş” lâfı sonrasında ümitsizlik yayan anlayışlar etrafında misâller verdi.

Benzer şekilde şahidliklerini aktaran Güldenizde Elifler Grubu Basın Sözcüsü sayın Emel Zor da, Kumandan’a yapılan ilk müdahale sürecinde Yalova’da Kumandan’ın odası etrafında ve hastane yönetimiyle ilişkilerde inisiyatifi elinde bulunduranların sorumluluklarına ve davranışlarına dikkat çekti.

Özellikle Yavuz Uçum gönüldaşımızın konuşması sırasında bir çok yönüyle açığa çıkan Yalova süreci etrafında yapılan değerlendirmeler sonrasında Kumandan’ın İstanbul – Siyami Ersek Hastahanesi’ne sevki ve gelişiyle başlayan “tedavi süreci” hakkında katılımcılara bilgiler verildi.

Gerek hastane çevresinde, gerek Kumandan’ın bulunduğu koridor ve ilgili ünitenin kapısında alınan tedbirler, gerekse Kumandan’ın tedavi sürecini yürüten Doktor’un yurtdışından getirilişi, ilk muayenesi ve hemen ardından benzer birçok başarılı tedavilerinden edindiği tecrübeyle “beyin ölümü gerçekleşti denemez!” ifadesi sonrasında değişen havaya dikkat çekildi…

Hastahanede alınan güvenlik tedbirleriyle ilgili nöbetlerden sorumlu gönüldaşımız Şükrü Keskin, nöbetlerle ilgili farklı arkadaşlarda gördüğü bazı olumsuzlukları misâl vererek, hastanede bulunan herkesin aynı şuur ve ciddiyette olmadığını yaşayarak tecrübe ettiklerine dikkat çekti.

Aydın Alkan’ın gün gün aldığı notlar etrafında konuşmasının tamamlamasının ardından, Yalova’da estirilen “ümitsizlik” rüzgârı karşısında inisiyatif alarak Kumandan’ın tedavi sürecini yürüten gönüldaşımız Sayın Yavuz Uçum’un merakla beklenen konuşmasına geçildi…

Özellikle Yalova’da yapılan ilk müdahale hakkında uzman doktorların “stajyer bir doktor adayı dahi böyle bir müdahale yapmaz” görüşlerini dile getirerek konuşmasına başlayan Uçum, Alternatif Tıp yanında Beyin Cerrahi uzmanı Doktor Oğuz beyin tedaviye başlama sürecini anlattı…

Kumandan’ın “bitkisel hayat” sürecinde tekrar hayata tutunma ihtimâlinin günden güne arttığı ortamda, bütün her şeyi değiştiren şeyin ailesi ve kendisinin bilgisi dışında Kumandan’a kan verilmesi olduğunu vurguladı.

Bir hastaya kan verilmesinin tıpkı bir organ nakli gibi hassas bir uygulama olduğunu vurgulayan Uçum, hele ki “beyin kanaması geçiren” hastalarda ölümcül sonuçlara yol açtığı bilinen bir gerçek olduğunu vurguladı.

Gerek Yavuz Uçum, gerekse Aydın Alkan’ın konuşmaları boyunca dile getirdikleri birçok vaka yanında, Kumandan’ın avukatlarından sayın Güven Yılmaz, kritik Yalova sürecinde yaşadıklarını, o dönem gün gün aldığı notlar etrafında dile getirdi…

5 Mayıs’tan başlayarak gün gün Kumandan’ın hayatını kaybettiği yönündeki yalan haberler konusunda kendisine yöneltilen bir soru üzerine konuşan Kumandan’ın vekilliğini yapan sayın Av. Zafer Yılmaz da, kendisinin de 8 Mayıs’ta birkaç defa “taziye” için arandığını, kendisini arayan tanıdıklarından ricâ etmesi üzerine bu yalan haberlerin kaynağının iktidar partisinin genel merkezi olduğunu ve önceden hazırlanmış “taziye mesajı”yla insanların Kumandan’ın öldüğüne inandırılmaya çalışıldığını öğrendiğini anlattı…

Programa verilen aranın ardından gönüldaşımız sayın Selim Gürselgil katılımcılara hitâb etti…

Kumandan’ın kaydettirdiği konuşmasının esas alınarak, söz konusu suikast ile ilgili bütün ihtimâllerin en ince ayrıntısına kadar araştırılması gerektiğini vurgulayan Gürselgil, Alkan ve Uçum’un gün gün ortaya koydukları şahidliklerinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, bu çalışmanın genişletilerek kitaplaştırılması gerektiğini ifâde etti. Telegram ve Telegramcıların devlet içine sızmış bir teşkilât olduğu kanaatini beyan eden Gürselgil, Telegram ve Telegramcıların suikasti gerçekleştirip bırakmadığını, son ânına kadar süreci –hastahanede de!- takip ettiklerini ifâde etti…

Yapılan konuşmaların ardından kürsüye gelen ADIMLAR Platformu Genel Başkanı Sayın Ali Osman Zor, yapılan konuşmalarda ortaya konulan şahidliklerin önemli olduğunu, fakat daha derli toplu ve kapsamlı olarak ortaya konulması gerektiğini ifâde ettikten sonra şunları söyledi:

Konuşmalar içinde unutulmuş şeyler vardır muhakkak, bilgi olarak eksiklikler vardır; ama his olarak pek eksik yok! Olayın içinde olan, şahid olan birçoğumuz aslında birtakım şeyleri hissettik. Tam olarak bilgi aşamasına taşıyamasak da… İşin içinde gariplikler var, işin içinde Kumandan’ın şehâdetine karşı gösterilmemesi gereken tepkilerin gösterilmesi var. Ama nihâyetinde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki birileri, Kumandan’ın ölmesini istediler, ölümünden de gayet memnunlar!.. Hattâ ölümünden sonra ortaya çıkan manzara karşısında da bence karınlarını tutarak da güldüler… “Adımlar, bu noktada, son gülen iyi güler diyebilecek mi?” Aslında Adımlar’ın bütün derdi, sıkıntısı da bu!

İnşallah onlar ne hesap yaptılarsa, Allah’ın hesabı tecellî eder ve biz de o hesapta yerimizi alarak onlara “son gülen iyi güler” diyip, son darbeyi vurabiliriz.

Bu sözlerinin ardından 4 Mayıs 2018’in üzerinden geçen bir yıla dikkat çeken Genel Başkanımız, Kumandan’ın katledilmesiyle birlikte Adımlar’ı da gömmeye çalışan çevrelerin, bu “bir yıl”da ne yaptıkları sorusunu sorarak, konuşmasını sürdürdü…

Gerek Genel Başkanımızın bu önemli değerlendirmeleri, gerekse Kumandan’ın 4 Mayıs’la başlayan süreçte 12 yıllık hastane süreci etrafında yapılan konuşmaların gerekli gördüğümüz kısımlarının görüntülü kaydını yayınlayacağız…

Kumandan’ın TELEGRAM Suikastiyle katledilmesi vesilesiyle; gerek 4 Mayıs’ta kabri başında düzenlenen Kur’ân ve duâ programına, gerekse 5 Mayıs’ta Çağlayan’daki merkezimizde düzenlenen programa katılan bütün gönüldaşlarımıza ve dostlarımıza tekrar teşekkür ediyoruz.

ADIMLAR

4 MAYIS’TA KUMANDAN’IN HUZURUNDAYDIK

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: