İSLÂM’A SÖVDÜRENİN SUÇU YOK MU?
Selim GÜRSELGİL
Solcu Milletvekilleri, Müslümanların kader inancına sövme fırsatı buldukları için ne kadar mutlu oldular, gördünüz değil mi? Her zaman ele geçmiyor böyle fırsatlar. İngiltere’ye gol atacak ilk Türk futbolcu nasıl sevinir hayal etmeye çalışın, öyle mutlu oldular.
Fakat bu mutlulukta yalnız olmasalar gerek. Bu fırsatı onlara veren, Müslümanların kader inancını ayağa düşüren, al da at dercesine onların önüne atan sağcı Milletvekilleridir. Gol soldansa asist sağdan. Bir müslüman gibi “sorumlu benim” diye ortaya çıkacağı her yerde suçu Allah’a ve kadere atan sağcılık!
Makinelerinin bakımını düzenli yapmadığı için 5 işçisinin ölmesine, 10’unun da kolunun kopmasına sebep olan bir patron “kader böyleymiş” diyebilir mi? Der ama, sorumlu olarak kanun önünde hesap verdikten sonra, hapishane köşesinde, “ah ben ne aptal, ne ihmalkârım” diye başını yeterince duvara vurduktan sonra diyebilir; kanundan kaçmak için değil…
Şimdi kimse yâve yapmasın. Bu maden işlerinin nasıl döndüğünü herkes biliyor, öyle değil mi? Bir semtin, bir köyün kenarına, bir ormanın ortasına taş ocaklarının nasıl açıldığını, insanların hayatını cehenneme çevirdiğini, onlarca insanın kanser türü hastalıklardan gitmesine nasıl yol açtığını ve onlara nasıl hiç kimsenin dokunamadığını, gücünün yetmediğini… Hepsinin ya patronu siyasetin tepesinde, ya patronunun akrabası. Maden işinde racon bu. Misal bir kanun çıkarılmış, AB baskı yapmış, bilmem ne olmuş, çıkarılan kanunda denilmiş ki, “şu tarzda şu ebatta bir madende en az 1000 işçi çalıştırılmak zorunda…” Ama adam tanıma uyan bir maden açmış, 300-500 kişiyle… İşlerin çoğu ihmal ediliyor. 4 kişinin işine 1 kişi koşturuluyor. Gariban da ne yapsın, köylük yer, başka iş mi bulacak, ne denirse yapıyor. Heyetler geliyor gidiyor, incelemeler yapılıyor, raporlar yazılıyor, ama hiçbir şey değişmiyor. Hani her hafta en az kaleme zam yapan zincir marketlere bazen zabıta gönderip 40-50 bin TL ceza(!) kesiyorlar ya; muhtemelen öyle diş kirası cinsi cezalar da oluyordur. Sonuçta 1 yıl, 3 yıl, 5 yıl, hiçbir şey değişmiyor. Maden çalışıyor, kazanıyor, vergi veriliyor (öyle kabul edelim). Sonunda bir gün, yanlışlar ve ihmaller birike birike bir patlama halinde ortaya dökülüveriyor: Kader!
Savaş yok, çatışma yok, 100 Türk daha şehit!
Burada kimse lafı başka yerinden anlamasın. Biz o insanların şehitliklerine (zaten mazlumlar) bir şey demiyoruz. Şu noktaya itiraz ediyoruz ki, Sünnet ve Cemaat Ehlinin “kader” telakkisiyle Emevilerin bozuk kader itikadı burada yer değiştirmiştir. Sen istediğin haltı edip “bu kader” diyemezsin. “Kader bir itikat işidir, yapıp etme işi değil.” Sen yapıp ettiğin veya yapmayıp etmediğin şeylerden doğan facialar üstüne kefereyi toplayıp bizim kader itikadımıza sövdüremezsin. Bu Müslümanlığa sığmaz.