GÜNÂH

Ayhan SÖNMEZ

“Sanırım, insanların her suçunda ben varım; / Günâh uzun bir kervan, tâ ucunda ben varım!”

Üstad Necip Fazıl – 1976

Uyku tam yakalandı derken, zihnim “günâh” kelimesine takıldı ve çiğneyip durdu. Ne kadar engel olmak istesem bunu düşünmekten geri duramadım. Kök salmış günâhları olan günâhkâr biri olarak, “ilk günâh” mefhumunu düşündüm.

Bütün günâhların kaynağı, geçmişe ait bir kıssanın anlatımı ile ifade edilir. Teoloji, en büyük günâhları bile döndürür dolaştırır, ısırılan o ilk elmaya getirir. İşte, günâhı nasıl yüklendiğimizin macerası da böylece başlar.

Fakat Marx, teolojinin bu minvaldeki açıklamasını kafi görmemiş olacak ki ilâveten şerh düşer. Der ki; ”İlk günâhın teolojide oynadığı rolün aşağı yukarı aynısını, ekonomi politikte ilk birikim oynar”.

Marx’a göre birikim, Ademoğulları’nın ısırdığı ikinci al elmadır.

Kapitalizmin kanlı gasp hikâyesinin köklerini, ustalıklı bir dil ile anlatması takdire şayandır. Gerçekten de birikim, öyle büyük ve kanlı bir ısırıktır ki bugün kölelik ve kolonyalizme ait ne kadar eser varsa, tuğlalarını ustalıkla insan kemiklerinden dizmiş, harcını insan eti ve kanından yoğurmuştur.

Bilinen ve hızlı etkileşim alma amaçlı, sosyal medyada bu paylaşıma ve benzerlerine çokça rastlamışsınızdır:

“Hacı abi apartmanın girişine (Mülk Allah’ın) yazar, ama kirayı iki gün geciktirsen, çıkarır seni Allah’ ın mülkünden…”

Doğru söze ne hacet?

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: