KATİLİNİ AFFEDERSEN O DA SENİ AFFEDECEK
Hazal YALIN
Takdim: Ukrayna’daki savaşı anlamanın yolu burada yaşananları anlamaktan geçmekte.
Sayın Yalın, Turuncu Darbe akabinde Yahudi bir palyaço kukla
(insanlar cephede ölürken onun Vogue adlı moda dergisine kapak olmayı seçmesi saikiyle
Yalın’ın ona Vogue Kapağı yakıştırması yaptığı Zelenski)
marifetiyle Ukrayna’nın nasıl faşist ve katliamcı geçmişine döndürülerek
Rusya’ya karşı savaşa hazırlandığını gözler önüne seriyor.
Tarih şöyle:
Ukrayna İsyan Ordusu, 1943 martından itibaren ve o yılın yaz aylarında zirveye ulaşacak şekilde, neredeyse bir yıl boyunca, Molotov-Ribbentrop paktının hayata geçmesinden önce Polonya bünyesinde olan batı Ukrayna’daki başta Leh ve diğer milliyetlerden halkları boğazladı. Katliamlarda 50-60 bin Leh ve 2-3 bin başka milliyetlerden insanın öldürüldüğü tahmin edilir. Polonya meclisi daha 2016’da katliamı soykırım diye tanımladı. Adı, Volın Katliamı.
Ukrayna İsyan Ordusu’nun Lehleri boğazlamaya girişmesi ile eşzamanlı bir başka olay daha vardır: bu faşist terör şebekesi, 1943 nisanından itibaren Ukrayna Reichskommissariat Genel Valiliği bünyesinde “resmi” faaliyet sürdürüyordu.
Savaş yıllarında banderacılar tarafından 850 bin Yahudi, 220 bin Polonyalı, 400 binden çok Sovyet savaş esiri ve 500 bin kadar Ukraynalı sivil öldürüldü.
Kiev rejimi, çoğu Leh katliamlarını örgütlemiş ve yürütmüş faşist katilleri Ukrayna kahramanı ilan etti ve etmeye devam ediyor.
Birkaçı:
2005’ten bu yana 14 Ekim’de (faşist terör şebekesinin kuruluş tarihi sayılır) “geleneksel” milliyetçi-faşist yürüyüşleri yapılıyor.
2010’da Yuşçenko’nun kararnamesiyle Ukrayna İsyan Ordusu, ülkenin bağımsızlığı için mücadele eden bir örgüt olarak tanındı.
2015’te Rada, Ukrayna İsyan Ordusu katillerini ülkenin bağımsızlığı için mücadele eden militanlar olarak tanıdı. Bunamış katillere her türlü sosyal hak ve imtiyaz tanındı.
Aynı yıl Poroşenko Ukrayna İsyan Ordusu katillerini ülkenin kahramanları ilan eden kanunu imzaladı.
Rejim 2018 yazında, Ukrayna İsyan Ordusu, Ukrayna Milliyetçiler Örgütü, faşist katil Bulba-Borovets’in Polesse Seçi (Belarus), Ukrayna Milli Devrimci Ordu, Ukrayna Militanlar Örgütü ve Karpat Seçi (Macar Ukrayna’sı) katillerinin artıklarını Kızıl Ordu gazileriyle kanuni olarak eşitledi.
Kiev rejimi, aynı tarihten itibaren, bu faşist cinayet şebekesinin kuruluş tarihi kabul edilen 14 Ekim’i “Ukrayna Savunucular Günü” ilan etti.
Kiev rejiminin Ternopol oblast meclisi 2020 aralığında faşist katliam şebekesinin elebaşıları olan Stepan Bandera ve Roman Şuheviç’in Ukrayna kahramanları ilan edilmesini istedi. Aslında Şuheviç 2007’de Rada kararıyla, Bandera da 2010’da Yuşçenko’nun kararnamesiyle Ukrayna kahramanı ilan edilmiş, ama o sırada Ukrayna bünyesinde bulunan Donetsk’te bir mahkeme, bu katillerin Ukrayna vatandaşı olmadıklarına dayanarak her iki unvanı da iptal ettirmeyi başarmıştı.
2020 haziranında Rada, nazizmin yasallaştırılmasının ve savaş suçlularının kahramanlaştırılmasının önlenmesine dair bir kanun tasarısını reddetti.
Vogue kapağı, geçen ekim ayında, her nasılsa ölmemiş bir nazi artığı, Leh katili olan Miroslav Simçiç’e “Ukrayna Kahramanı” unvanı ve “Ukrayna İsyan Ordusu’nun 80’inci yılı” madalyası verdi. SSCB arşivlerine göre terör örgütünün “yüzler meclisi” üyesi olan Simçiç, İvano-Frankov oblastinde Pisten ve Troitse köylerindeki bütün Lehlerin öldürülmesi talimatını bizzat vermişti; bu ikincisinde Simçiç’in bölüğü çoğu Leh, aralarında çocukların da olduğu 78 kişiyi öldürdü, bütün evleri yaktı ve bulduğu her şeyi çaldı. Simçiç Sovyetler Birliği’nde 30 yıl hapis yattı.
Rejimin arkasındaki en doğrudan güç olan Varşova, artık ne olduysa, geçen gün, bu faşist cinayet şebekelerinin Leh nüfusa karşı düzenlediği en acımasız katliam olan Volın Katliamı için Vogue kapağının özür dilemesini istedi.
Baştan da söyledim ya, Varşova daha 2016’da katliamı soykırım olarak tanımıştı zaten. Ama antikomünist hezeyan öyle bir işlemişti ki iliklerine kadar, aynı yerde (ve elbette, Kiev rejimini gücendirmemek için), katliamın arkasındaki “dürtüyü” Rusya’nın verdiğini, Ukrayna milliyetçilerinin bunu “kullandığını” söylemişti.
Kahramanlarının katliamını “kınamak”, faşist-neoliberal ittifakı rejimin asla yapmayacağı bir şey, Varşova da bunu bilir zaten. Nitekim rejimin Varşova büyükelçisi Vasiliy Zvarıç, facebook hesabından Polonya dışişlerine sitem etti. Şu sözlerle:
“Ukrayna başkanına veya Ukrayna’ya ortak geçmişimizle ilgili ne yapacağımızı dayatmaya yönelik girişimler kabul edilemez ve üzücüdür.”
Zvarıç’a göre Kiev rejimi tarihini “hatırlıyor”, “diyaloğa ve karşılıklı anlayışa hazır”, ama aynı zamanda “bilhassa ülkede devam etmekte olan askeri harekâtı dikkate alarak” açıklamalarda “saygı ve itidale” çağırıyor.
Zvarıç’a göre:
“Ukrayna-Polonya ilişkilerinde gerçek uzlaşma formülü… şöyledir: affedelim ve af dileyelim.”
Harika, öyle değil mi?
Boğazladığı kurban katilini affederse boğazlayan katil de onu affedecek.
Ne muhteşem bir yüce gönüllülük! Ne kucaklayıcı bir merhamet ve ne derin bir hümanizma! Ne örnek alınası bir dünya düzeni!
,21.05.2023
Not: Yazı, yazarın Telegram hesabından alınmıştır. Dünya görüşümüze ve yayın politikamıza aykırı görüşler Adımlar’ı bağlamaz.