CAHİL TEYZE – ÇAĞDAŞ KIZ

Selim GÜRSELGİL

Cahil teyze: Kızım utanmıyor musun böyle giyinmeye?

Çağdaş kız: Sana ne ya, sana ne? Sana mı soracağım nasıl giyineceğimi? Nasıl istersem öyle giyinirim. Sa-na-ne!

Çağdaş kız avaz avaz bağırmaya başladığında cahil teyzenin kısık sesi daha da kısılıyor. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilemiyor. Çağdaş kız bağırdıkça bağırıyor, bütün şehri başına topluyor. O kadarla da kalmıyor, bir de telefonunu çıkarıp cahil teyzeyi videoya çekiyor. İlk fırsatta internette ifşa edecek ve tüm ülkeye linçlettirecek. O kadar kızgın, o kadar nefret dolu ki, cahil teyze bu kadarıyla kurtulduğuna şükretmeli.

Bir süre bu mevzuyu konuşmak istiyorum. Başlangıçta şunu söyleyeyim. Cağdaş kız doğruyu söylemiyor, aslında bilmiyor da: Nasıl istersen öyle giyinemezsin. Senden nasıl giyinmeni isterlerse öyle giyinirsin. Örnekleri senin önüne koyarlar: “Bu cahil teyze örneğidir, bu da çağdaş kız örneğidir, seçmekte özgürsün.” Bu aslında bir özgürlük değil, dayatmadır, başkaları tarafından belirlenmedir. Belirlenmiş bir özgürlükse özgürlük değildir.

Ama bunu çağdaş kıza anlatamazsın. Bu mümkün değildir. Çünkü çağdaş kızın düşünme kabiliyeti elinden alınmıştır; o sadece belirlenmiş sınırlar içinde bir içgüdü davranışına, bir reflekse indirilmiştir. Bu sınırlar dışında bir idrak boyutuna çıkamaz. Bu sınırlar içinde kalmaya mecburdur da; çünkü başka türlü hayata tutunamaz. Nasıl ki bir böcek, ancak kendi sınırları içinde bir içgüdü faaliyetidir; bu sınırların dışına çıkarırsanız, ölür.

Bu çağdaş kızda zamanın resmini görebilirsiniz: Zaman işte böyle, ona hâkim kuvvetler tarafından belirlenmiş ve sınırlanmış bir mânâdır. Ona karşı vicdan ne yapabilir? Vicdanı ezer geçer. Çünkü kuvvet ve hÂkimiyet ondadır.

Peki vicdanı zamanın dışına iten, onu bir cahil teyzeye dönüştüren, kendini savunamayan bir mırın kırın durumuna düşüren nedir? Bu da biziz işte; biz Müslümanlar. Vicdanı zamanın dışına bizzat itmediysek bile, itilmesine yol açtık. Onu cahil teyze durumuna bizzat düşürmediysek bile, düşürülmesine hizmet ettik. Bu hikâyede ne cahil teyze, ne de çağdaş kız suçludur. Bütün suç biz Müslümanlardadır.

Müslümanlar eğer vicdanın sesini dinleseydi, onu zamana mırın-kırın eden bir cahil teyze durumuna düşürmezlerdi. Müslümanlar eğer zamana hâkim olmasını bilseydi, gençliğin onun kurbanı olmasına izin vermezlerdi.

Şimdi o genç kıza öyle giyindiği için ne diyebilirsin? Hiçbir şey diyemezsin, demeye hakkın yok. O cahil teyzenin vicdan huzursuzluğunu nasıl dindirebilirsin? Dindiremezsin, buna gücün yok. Peki memleketi kasıp kavuran bu büyük gerilimi hiçbir şekilde teskin edemez misin, bu açmazdan hiçbir çıkış yolu bulamaz mısın?

Bir tek yol var: İslâm inkılâbı; onun tepeden tırnağa şuuru. İslâmî dünya görüşü (BD-İBDA); onun estetiği ve ahlâkı!

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: