AÇLIK SINIRINI 11 BİN 658 LİRA, YOKSULLUK SINIRINI 37 BİN 974 LİRA, YA İNSANCA YAŞAMANIN BEDELİ?
İktidar yalakalığı ile bilinen sarı sendika Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ) Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın temmuz ayı sonuçlarına göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı olan açlık sınırı 11 bin 658 lira oldu. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı olan yoksulluk sınırı ise 37 bin 974 lira olarak hesapladı.
Rakamlar feci. Hem de rakamlar iktidara yalaka bir sendikaya ait olunca…
Açlık ve yoksulluk sınırları bunlar…
Peki, insanca yaşamak için ne kadar gerekiyor?
İnsanca yaşamayı unuttuk, unutturulduk. Karnımızı doyurabiliyor hele de temel ihtiyaçları karşılayacak kadar elimize para geçiyorsa, buna sevinir olduk.
İmânsız İslâmcılık rejiminin Müslüman Anadolu’yu soktuğu cendere…
Birkaç ay önce İlber Ortaylı, bir ailenin İstanbul’da insanca yaşayabilmesi için en az yüz bin lira aylık geliri olması gerektiğini belirtmişti.
İnsan olduğumuzu unutmayalım. İtibardan tasarruf edilmez diyenler, sofralarından ejder meyveli smootileri eksik olmasın diye bize tasarruf etmemizi telkin ediyorsa, insanlığımızdan ödün vermemizi istiyor ve insanlık dışı yaşamayı normal görmemiz gerektiğini söylüyorsa, bunu kabul edcek değiliz.
Biz insanız. Eşrefi mahlûkuz. Bize insanca muamele etmeyen, hayvanlardan daha aşağılık hayatları reva görenleri de unutmayız.
Bir ülkede zenginliği ve külfeti tüm millet hakça paylaşmıyor, hakça bölüşmüyorsa, o ülkenin rejimi İslâmî değil, İslâm düşmanıdır. İslâm, insana insanca muameleyi emreder. Ama birileri kendileri yiyip içip zevkü sefa sürerken, birilerinden yükü sırtlanmasını istemesi, Allah ve Resûlü’nün ölçülerine isyandır, savaştır. Müslümanlar kardeşse, kardeşlik, varlığı da yokluğu da paylaşırken belli olur.
İmânsız İslâmcılık, kendileri zenginleşirken millete din imân pazarlamanın, din pezevenkliğinin adıdır.
Biz müslümanız, İslâm’ın hâkimiyetini isteriz. İslâmın hâkimiyetini sağlayacağız diyerek ortaya çıkan müslüman görünümlü münafıkların dinimizi kullanarak nefslerine çalışması, din düşmanlığından başka bir şey değildir. Küfür ve küfre açılan kapı burasıdır. Unutulmasın: Küfre avans verilmez! Bütün müslümanlar bunda mesul. Allah bize zalime, haksızlığa, soyguna, talana, yolsuzluğa, hırsızlığa karşı canımız ve kanımızla mücadele etmemizi emretti. Sizden görünüp size haksızlık yapanları, sizi soyanları hoş görün demedi.
İnsanız, müslümanız. Hakkımız var sizde, gün gelir elbet hesabını da sorarız! Bu alçaklığa, horluğa, zillete rıza göstermek kendimize ve inandığımızı söylediğimiz dine ihanet olur. Allah hainleri sevmez!
Rabbim bizleri İslâm ihtilâl ve inkılâbının madde ve mânâ şartlarına erdirsin de bu sahtekârları defederek gerçek müslümanlığın nasılını, nidüğünü dünya âleme gösterelim inşallah!