İSVEÇ’TE BİR KURAN YAKMA EYLEMİNE DAHA ONAY – KORKAKLAR BİR ŞEY YAPAMAZ

Ahmet ÖLÇÜLÜ

İsveç polisi bugün parlamento binası dışında yapılacak ve Kuran yakılması plânlanan bir eyleme onay verdi.

Eylemin organizatörü Salwan Najem, Expressen gazetesine verdiği demeçte, Kuran’ın İsveç’te yasaklanmasını istediklerini belirtti, “Yasaklanana kadar birçok kez Kuran yakacağım” dedi.

Mesele şu: Adamlar bu cesareti nereden alıyor?

Cevap açık: İmânsız İslâmcılık rejiminden…

Sen gider adamların kapısında para dilenirsen, yok NATO idi, yok AB idi; “aman bizi kapınıza daha sıkı bağlayın!” diye yalvar yakar olursan, adam da seni her türlü aşağılama hakkını kendinde görür.

Nijer’e bakın!

Dün darbe oldu, işbirlikçileri kovdular bugün Fransa’ya altın ve Uranyum satışını bitirdiler.

Ama bizim durumumuz çok kötü diyenler olacaktır.

Ya hani dünya lideriydik?

Söylenenin yalan ve gerçeğin öyle olmadığını herkes biliyor aslında.

Evet durum çok kötü. Bu kadar kötü olmasının sebebi de yine İmânsız İslâmcılık rejimi değil mi?

Hani seçimden önce gerekirse kuru soğan yeriz diyenler nerede? İşte tam da kuru soğan yemeye talim etmenin zamanı. Haysiyetimizi pespaye ettirmektense… Oy almak için gerekirse kuru soğan yeriz diye hamaset yapanlar, adamlar haysiyet, iman ne varsa saldırıyor, neredesiniz? Geçin milletin önüne, başlayın kuru soğan yemeye. Biz mi? Biz zaten kuru soğan yiyoruz.

Korkuyorlar, yapamazlar.

Koltukları elden gider diye korkuyorlar çünkü.

Koltukları dinlerinden, imânlarından daha değerli. İmânları koltuklarına kadar, yani pazarlıklı.

Bizden olamazlar, çünkü pazarlıklılar. Bizim onlardan, onların bizden olması şartı, pazarlıksız Allah ve Resûlü diyebilmek. Koltukları söz konusu olunca Allah ve Resûlü diyemeyen pazarlıkçılar bizden değildir!

Korktukları için karşı gelemez, hakiki bir tepki veremezler. Ancak kınadık, çok kınadık, acayip kınadık… Millete bir şey yapıyor görüntüsü vermek için… Kumandan Mirzabeyoğlu, Filistin’de ve dünyanın her yanında zulmedilen, katledilen müslümanlara sahip çıkılıyor görüntüsü altında kınıyoruz demekten öteye geçemeyenler sadedinde, “bütün bunlar bizim adam olamamızdan!” diye ihtar ediyordu. Demek ki hâlâ adam olamadık. Hadi, adam olamadık olmaya da, adam olmamışların adam pozlarında yürüyen takım elbiseler olarak salınmalarına ne demeli? Bir de bunların adam olduklarına bizleri iknaya çalışan şerefsiz, haysiyetsiz, ahlâksız trol tayfası ki böylece adam olmanın gerçekte nasıl ve niçinini göstermek isteyenlerin yolunu tıkayarak menfaat düzenlerini devam ettirebilsinler…

Milletin hissiyatına tercüman olacak iktidar, gerekirse milletiyle birlikte kuru soğan yiyecek ama milletinin başını eğdirmeyecek iktidardır. İtibardan tasarruf edilmezciler kuru soğan yiyemez ki milletin hissine tercüman olacak şekilde başları dik olabilsin. Onların itibar için harcadıkları paraları da Haçlı Batı borç olarak veriyor, ne haber?

Ümit, illettir.

Hele bir de adam olmayanlardan ümit, salaklık ve ahmaklıkla birleşik illet.

Adam olmayı istiyor ve diliyoruz; başkası adam olsun da bizi kurtarsın değil, Allah bizleri İslâm ihtilâl ve inkılâbını gerçekleştirmenin madde ve mânâ şartlarına erdirsin de biz gösterelim dünyaya adam nasıl olunurmuş!

Ne olup ne olmadığımız ayrı, ama oluş yolunda kendimizden başka bir varlık ifadesine de şahit değiliz.

Korkaklığın sebeplerinden biri de bilgisizliktir. İnanç, insana bilmenin cesaretini de verir; neyi nasıl yapacağını bilmenin… Neyi nasıl yapacağını bilmeyenler, kendilerine empoze edilen şeylere mahkûmdur. Hele bir de araya şahsî menfaatlerini kaybetme endişesi, korkusu girmişse, yapamayacakları ihanet, satmayacaklar şey yoktur.

Bütün bu pisliği temizlemek üzere adım adım geliyoruz. Yeter ki Allah “ol!” desin. Bize düşen bu iradeyi temsil etmek ve oluşumuzu tamamlama yolundan ayrılmamak. Gerisi Allah’ın takdiri.

Kurtuluş başkasından beklenmez, mücadele ile hak edilir ve Allah da dilerse kurtulunur.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: