RAND BELGESİ: ABD’NİN, UKRAYNA’DA RUSYA’YI SAVAŞA ÇEKMEKTEKİ GAYESİ NEYDİ?
Markus Andersson ve Isac Boman (*) yazdı.
-Soğuk Savaş sırasında Amerikan dış ve savunma politikaları stratejisinin arkasında olduğu bilinen düşünce kuruluşu RAND Corporation’dan istisnai bir iç sızıntıda, ABD tarafından planlanan savaş ve Avrupa’daki enerji krizine dair ayrıntılı bir açıklama yapılıyor.
-2022 Ocak ayı tarihli RAND belgesi, Ukrayna’nın ihtilaftan önce izlediği saldırgan dış politikanın Rusya’yı ülkeye karşı askeri harekat yapmaya iteceğini kabul ediyor. Gerçek amacın, Avrupa’yı Rusya’ya karşı çok çeşitli yaptırımları kabul etmeye zorlamak olduğu iddia ediliyor, yani yaptırımlar zaten hazırlanmıştı.
-RAND raporu bunun bir sonucu olarak Avrupa Birliği ekonomisinin “kaçınılmaz olarak çökeceğini” belirtiyor ve yazarlar, diğer şeylerin yanı sıra, 9 trilyon dolara varan kaynakların Amerika Birleşik Devletleri’ne geri akacağı ve iyi eğitimli Avrupa’daki gençlerin de ABD’ye göç etmeye zorlanacağını belirtiyor.
-Belgede açıklanan temel amaç, Rusya’nın enerji arzının kıtaya ulaşmasını durdurmak için yararlı aptalları siyasi pozisyonlara yerleştirerek, Avrupa’yı –özellikle Almanya ve Rusya’yı– ayırmak ve Avrupa ekonomisini yok etmektir.
RAND Corporation, 1.850 kişilik devasa bir iş gücüne ve 350 milyon dolarlık bir bütçeye sahip bir ABD düşünce kuruluşudur.
Resmi olarak “araştırma ve analiz yoluyla politikaları ve karar alma sürecini iyileştirme” amacını güdüyor.
Öncelikle Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı ile bağlantılıdır ve Soğuk Savaş sırasında askeri ve diğer stratejilerin geliştirilmesinde etkili olmasıyla ünlüdür.
“Almanya’yı zayıflatmak, ABD’yi güçlendirmek” başlığı altında RAND imzalı bir belge, genel Amerikan ekonomisinin, “özellikle bankacılık sistemini” sürdürmek için dışarıdan bir kaynak akışına “acil ihtiyaç” duyduğunu öne sürüyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinden bir ay önce, yani 2022 Ocak ayına ait belgede şu yazıyor: “Sadece AB ve NATO taahhütlerine bağlı Avrupa ülkeleri, bizim için önemli askeri ve siyasi maliyetler olmadan bunları bize sağlayabilir.”
RAND’a göre, bu hırsın önündeki en büyük engel, Almanya’nın artan bağımsızlığı.
Diğer şeylerin yanı sıra, Brexit’in (İngiltere’nin AB’den ayrılması) Almanya’ya daha fazla bağımsızlık verdiğine ve ABD’nin Avrupa hükümetlerinin kararlarını etkilemesini zorlaştırdığına dikkat çekiyor.
Bu alaycı stratejideki kilit hedef, özellikle Almanya ile Rusya ve ABD için en büyük ekonomik ve siyasi tehdit olarak görülen Fransa arasındaki işbirliğini yok etmek.
Belgede işlerin bu şekilde devam etmesi, yani Avrupa’nın giderek ABD’den bağımsızlaşması, “sonunda Avrupa’yı ABD’nin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir rakibi haline getirecek” ifadeleriyle yorumlanıyor.
Tek yol: “İki tarafı da Ukrayna ile savaşa çekmek”
Bu siyasi tehdidi ezmek için öncelikle Alman ekonomisini yok etmeye odaklanan stratejik bir plan sunuluyor.
“Rus enerji ve hammade teslimatlarını durdurmak, Alman ekonomisi ve dolayısıyla bir bütün olarak Avrupa Birliği için yıkıcı olacak sistematik bir kriz yaratabilir” deniyor ve çözüm için anahtarın Avrupa ülkelerini savaşa çekmek olduğu vurgulanıyor.

(Sağ üstten) ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Beyaz Saray Genelkurmay Danışmanı Ron Klain, CIA Direktörü William Burns, Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve NSA Direktörü Paul Nakasone, Demokratik Ulusal Komite ile birlikte RAND raporunun alıcıları olarak listeleniyor. Arka planda gösterilen, RAND Corporation’ın Kaliforniya’daki genel merkezidir.
“Almanya’nın Rusya’nın enerji arzını reddetmesini sağlamanın tek olası yolu, her iki tarafı da Ukrayna’daki askeri çatışmaya çekmek. Bu ülkede devam eden eylemlerimiz, kaçınılmaz olarak Rusya’dan askeri bir yanıta yol açacaktır. Rusya, askeri bir karşılık vermeden devasa Ukrayna ordusunun Donetsk Halk Cumhuriyeti üzerindeki baskısını önleyemez. Bu, Rusya’nın saldırgan taraf olarak gösterilmesini ve daha sonra hazırlanmış olan tüm yaptırım paketinin uygulanmasını mümkün kılacaktır”.
Yeşil partiler Almanya’yı “tuzağa düşmeye” zorlayacak
RAND Belgesinde, Avrupa’daki yeşil partiler, Amerikan emperyalizminin ayak işlerini yürütmeleri için manipüle edilmesi özellikle kolay kişiler olarak tanımlanıyor.
“Almanya’nın bu tuzağa düşmesinin ön koşulu, yeşil partilerin ve Avrupa ideolojilerinin başat rolüdür.”
Bu tür politikacılara örnek olarak, Almanya’nın şu anki dışişleri bakanı Annalena Baerbock ve iklim bakanı Robert Habeck’e atıfta bulunuluyor.
“Alman çevre hareketi fanatik olmasa da son derece dogmatik bir harekettir ve bu da onların ekonomik argümanları görmezden gelmelerini oldukça kolaylaştırır.”
RAND BSelgesinde; “Kişisel özellikler ve profesyonellik eksikliği, kendi hatalarını zamanında fark etmelerinin imkansız olduğunu varsaymayı mümkün kılıyor. Bu nedenle, hızla Putin’in saldırgan savaşının bir medya imajını oluşturarak Yeşilleri yaptırımların ateşli ve sert destekçileri – bir “savaş partisi” – haline getirmek yeterli olacaktır. Bu da herhangi bir engel olmadan yaptırımların uygulanmasını mümkün kılacaktır.” deniliyor.
Baerbock, seçmenlerini ve Alman halkının çıkarlarını hiçe sayarak kış aylarında bile Rus gazının askıya alınmasına devam edeceğini beyan etmesiyle tanınıyor.
Geçn aylarda Prag’daki bir konferansta, “Seçmenlerim ne derse desin Ukrayna’nın yanında yer alacağız” demişti.

Yeşiller Partisi politikacıları Annalena Baerbock (solda) ve Robert Habeck (sağda), Amerika Birleşik Devletleri tarafından, özellikle Alman ekonomisini yok etme hedefiyle ABD adına ayak işleri yapmakla görevlendirildi.
“İdeal olarak – tedarikin tamamen durdurulması”
RAND yazarları, Almanya ile Rusya arasındaki hasarın, ülkelerin daha sonra yeniden normal ilişkiler kurmasını imkansız kılacak kadar büyük olacağını umduklarını ifade ediyorlar:
“Rusya’nın enerji arzında bir azalma – ideal olarak bu tür arzların tamamen durdurulması – Alman endüstrisi için feci sonuçlara yol açacaktır. Kışın ısınmak için önemli miktarda Rus gazının başka yöne yönlendirilmesi ihtiyacı, eksiklikleri daha da artıracaktır. Sanayi kuruluşlarındaki tecritler, imalat için bileşen ve yedek parça kıtlığına, lojistik zincirlerin bozulmasına ve nihayetinde bir domino etkisine neden olur.”
Nihayetinde, Avrupa’da ekonominin tamamen çökmesi, belgede hem olası hem de arzu edilir görülüyor.
“Sadece Alman ekonomisi yıkıcı bir darbe almakla kalmayacak, tüm AB ekonomisi kaçınılmaz olarak çökecek.”
Ayrıca, dünya pazarında daha az rekabete sahip olan ABD merkezli şirketlerin çıkarlarının, lojistik avantajların ve Avrupa’dan sermaye çıkışının, ABD ekonomisine tahmini olarak 7 ila 9 trilyon dolarlık katkıda bulunabileceğine işaret ediyor.
Ayrıca birçok iyi eğitimli ve genç Avrupalının ABD’ye göç etmeye zorlanmasının önemli etkisine de vurgu yapılıyor.
RAND: “Raporu biz yazmadık”
RAND Corporation, Çarşamba günü bir basın açıklaması yayınlayarak, raporun kendilerinden kaynaklandığını inkar etti.
Sadece içeriğin “tuhaf” ve belgenin “sahte” olduğu yazılması dışında, raporun hangi kısımlarının yanlış veya neyin doğru olduğuna dair herhangi bir yorum yapılmadı.
(*) Markus Andersson ve Isac Boman, bu belgeyi ilk kez yayınlayan İsveç’in Nya Dagbladet gazetesi muhabirleridir.