VAİZ TAKIMININ ZIRVALARI

Selim GÜRSELGİL

Bizim vaiz takımının çoğunlukla ağzından çıkanı kulağı duymaz. Bir şey düşünür (veya gibi yapar) ama bir düşünceyi kafasında 2 sn’den fazla tutamadığı için söz başka yere atlar. Ne mantıklı bir cümle, ne zekice bir nükte, ne bilgece bir söz… Akım diyecekken -diyemez- b..um deyiverir.

Bakalım öyle mi? Şimdi ne diyor bu arkadaş? “Keşke Yunan galip gelseydi” çizgisi doğrultusunda “keşke Fransız galip gelseydi” diyor. Neden öyle söylüyor? Çünkü Kemalistlerin Müslümanlara yaptığı zulmü Fransızlar bile yapmadı demek istiyor.

Bu eleştitilebilir ama hâlâ savunulabilir bir tarafı da vardır; bir rejim eleştirisi yapmak istemiştir dersin, yalan değil.

Fakat iş bundan sonra çok tuhaf bir yere varıyor: “Hatay Türk toprağı değildir” diyor. “Çünkü orada Araplar ve Kürtler de yaşıyor.” İşte bu sözün ardından -haklı olarak- kıyamet kopuyor.

O hesaba girersek, ülkenin yarısını terketmek gerekir. Orası Türk toprağıdır, burası Arap toprağıdır, şurası Kürt toprağıdır şeklinde hüküm kurmak, bir vaizin boyunu aşar. Hangi toprağın aslında kimin toprağı olduğunu vazilerden mi öğreneceğiz? Birisi de çıkar “Zulüm 1453’te başladı” derse ona tepki gösterecek yüzümüz kalmaz.

Buna ilk karşı çıkması gereken Müslümanlarken anlaşılmaz bir şekilde savunmaya çalışıyorlar. En azından “hocamızın dili sürçmüştür, istemeden söylemiştir, onun adına biz özür dileriz” demek dururken, yok dindarlara zulüm yapılıyormuş, Allahın nuru söndürülemeyecekmiş, bilmem ne…

Senin üstüne vazife mi Hatay’ın kimin toprağı olduğu? El Muhaberat ajanı mısını sen? Hatay’da 1939’da referandum yapıldı ve Hatay Türkiye’ye bağlandı; sen bu referandumu mu tanımıyorsun? “Ulusalcı” mısın sen? (Aslında ulusalcıların söylemesi gereken bir söz bu. Nitekim İsmet Paşa vaktiyle şöyle diyordu: “Bu Mardin’i bize neden verdiler anlamadım, orada bir tane Türk yaşamıyor.)

Görüldüğü gibi hadise bambaşka bir yere gidiyor. Kemalizm eleştirisi ile başlayıp casusluk davası ile sonuçlanabilecek yerlere geliyor.

Biz İslâmcılar olarak bu konunun dışındayız. Bizim için Hatay’ı, Haleb’i bırak, Mekke ve Medine dahi Müslüman Türk’ün toprağıdır. Onun olduğu kadar Müslüman Kürdün ve Arabındır. Tüm dünya Müslümanların toprağıdır.