BİDEN’IN KÜRSÜDE SAÇMALAMASI ÜZERİNE; BUNAK CÜCELER Mİ YÖNETMELİ YÜCELER Mİ?

Ahmet ÖLÇÜLÜ

Amerika bir bunağa emanet… Dünyayı bunak cüceler mi yönetmeli, “YÜCE”ler mi?

Vietnam ziyaretinde basın mensuplarının sorularını cevaplamaya çalışan Amerika Başkanı Joe Biden’ın, zaman zaman tuhaf ifadeler kullandığı ve cevaplarını anlamsız kelimelerle uzattığı görüldü.

Bu durumun bir süre devam etmesinin ardından Beyaz Saray Basın Sekreteri Karine Jean-Pierre, Biden’ın sözünü yarıda keserek basın toplantısının sona erdiğini belirtti.

Biden bu talimata uyarak kürsüyü terk etti.

Biden’ın hastalığı şahsi olmaktan öte, aslında temsil ettiği medeniyetin hegemon gücü olarak içine düştükleri durumu yansıtıyor.

Ukrayna kışkırtmasıyla da açıkça görüldü ki, Amerika artık dünyayı yönetemiyor, saçmalıyor, lâfı uzatıyor, ne dediğini bilmez hâlde birilerinin kendisini dünya liderliği kürsüsünden indirmesini bekliyor.

Ve mutlu bir tesadüf ki, zaten uzun zamandır hasta olduğu bilinen Biden’ın hastalığının zirve yapması Vietnam’da ve 11 Eylül’ün yıldönümünde tezahür ediyor.

Vietnam ve 11 Eylül tarihinin Amerika ve dünya tarihinde kimilerince müspet, kimilerince menfi kabul edilecek olsalar da, her halükârda büyük öneme haiz olduğunda herkes hemfikir.

Dünyanın değişimine tesir eden iki büyük vakanın, her ikisinde de başrollerden birini oynayan Amerika’nın bunak lideri şahsında zaman ve mekân olarak çakışması…

Bu çakışmayı mistik bir işaret addetmekte ne zarar olabilir ki; yeter ki iş salt mistikte kalmasın; mistik, aksiyonu beslesin ve emperyalist Amerika ve işbirlikçilerinden hesap sorma iradesini motive edici olsun, kılınsın.

Bu durum aynı zamanda Batı sisteminin ne kadar berbat olduğunu gözler önüne sermesi bakımından da dikkate şayan. Bir devlet başkanı zırvalıyor ve buna rağmen görevi bırakamıyor, devredemiyor, bir millet ve dünyanın gidişatı bu bunak başkanın sözlerine bakıyor… Hastalık normal de, hasta olanı görevde tutmak zorunda kalmak nedir? Buna karşılık -neyin nasıl olmasının gerektiğinin Başyücelik’ten gösterilmesinin yeri burası olmadığından onları atlayarak söyleyelim ki-, bizim Başyücelik sistemimizin yönetim anlayışında bu tür sakilliklere asla yer olmaz. Yaşanan her hadisede Başyücelik sistemimizin Batılı sistemler karşısında ne kadar üstün bir yönetim anlayışına sahip olduğunu, bu tür problemleri çözecek tedbirlerin sistem kurulurken dikkate alınarak çözümlerinin de sistem içinde ortaya konulmuş olduğunu gördükçe, Başyücelik’e ve Başyücelik’in kurucularına olan hayranlığımız daha da artmakta.

Batı da dahil tüm dünya bizim Başyücelik sistemimize muhtaç; hem ruh hem de şekil olarak…

Bir tarafta bunakların, hırsızların, ahlâksızların, yalancıların, dolandırıcıların, hortumcuların, adam kayırıcıların, cahillerin, sahte diplomalıların yönetimi; diğer tarafta en iyilerin, en yücelerin, en ahlâklıların, en bilgililerin yönetimi… İşin ruhu buna işaret ettiği gibi, şekil olarak da her açıdan çok daha üstün…

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: