MÜLTECİLER VE IRKÇILIK

Selim GÜRSELGİL

Irkçılık kötü bir şey, kabul. Evet ama ırkçılığı besleyen ve büyüten mülteci politikası çok mu iyi? O da en az onun kadar, hatta müsebbibi olmak bakımından ondan bir kademe daha fazla kötü değil mi?

Irkçılığın en kötü tarafı, Siyonizm’in beşinci kol faaliyeti gibi çalışması.

Tüm ırkçılar, kendi ırkî asabiyetleriyle de çelişen bir şekilde, su katılmamış bir Siyonisttir. Sadece Siyonizm’i hâkim kılmak için faaliyet gösterirler. Bunu anlıyoruz.

Evet ama muhafazakârlar da Batı’nın çıkarlarını korumaya ayarlı mülteci politikalarıyla ırkçılığa zemin teşkil etmiyorlar mi? Batı’nın yol açtığı savaşlar ve yıkımlardan dolayı oluşan bütün göç dalgalarına, Batı zarar görmesin diye göğüs geriyorlar. Her geleni ülkeye alıyor, enkaza Batı’ya kaçanları da geri kabul ediyor ve ülkeyi bir milletler panayırına dönüştürüyorlar. Kimse kimseyi anlamıyor, herkes her gün garip tavırlı, nereden geldiği belli olmayan birtakım insanlar arasında kalıyor. Herkes canından, malından, namusundan endişeye düşüyor. Bütün gelenekler, kültürel yapılar hızla yok oluyor. İnsanlar kendi ülkelerinde, kendi mahallelerinde kendilerini yabancı hissediyor. Tam da ırkçılığa fidelik edecek bir ortam hazırlanıyor. Siyonizm’in ülkemizde hiç olmadığı kadar sempatizan toplamasının yolu açılıyor.

Sadece mülteci işi de değil. Yabancı sermaye, yabancı yatırımcı anlayışı da bu ortamı körüklüyor.

Bu işi tüm yönleriyle görmek ve kökünden ele almak zorundayız. Aksi takdirde ırkçılar tepki gösterirken onlardan farkımız kalmaz. İslâmcılık ne yazık ki bu duruma hızla sürükleniyor. Cihangir mültecilerin ihtiyacını karşılayacak miktarda travesti üretemez halde, İslâmcılar kardeşlik türküsü söylüyor.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d