Ümmi Ne Demektir? (Birkaç Söz) -2-
Şehir efsanesi diye nitelendirip Allah Resulünün ümmiliği -okuma yazma bilmemesini reddetmeniz sizin şahsi efsaneniz yahut bilgi eksikliğiniz yahut 2 cin Ali kitabı okuyup kendinizi alleme zannetme hatanız.. Medine’ye hicretten sonra Mekke ile yapılan antlaşmada Allah Resulünün isminin silinmesi istendiğinde peygamberin kendi ismini silmek için nerede yazdığını sorması ümmî – okuma yazma bilmemesi değilse ne oluyor ?? Ümmi değil demek Hristiyan ve Yahudi kaynakların uydurduğu yalana inanmaktır ki bu durumda o zaman ayetleri kendi uydurdu diyenlere haklı görmeye götürür.. Halkın inandığı ümmiliği beğenmeyip kendini akıllı zanneden alleme ümmi konusunda peygamber ümmi değil demek tehlikesinin ya farkında değil yahut çok pervasız wesselam
Önce insandan beklediğimiz okuduğunu anlayabilmesi. Yorumcu okuduğunu anlayamıyor. Yazının hiçbir yerinde Hz. Muhammed ümmi değildi denmiyor.
Hz. Muhammed’in okuma-yazma bilmediği, yazının hiçbir yerinde reddedilmiyor misal. Tam tersine, söylenenler şunlar:
“…Eğer soru, “Hz. Muhammed Aramice okuyup yazabiliyor muydu?” ise, cevab olumsuz olmak zorundadır…Dolayısıyla, Hz. Muhammed’in Arami veya Süryani yazısını okuyup yazamadığı bilinmektedir….”
Daha da fenası, yorumcunun imla gibi basit konulardaki cehaletini bir tarafa bıraksak bile, yorumcu Hudeybiyye Anlaşmasının adını bilmiyor.
***
Peygamber Aleyhisselam in ülkelere gonderdigi mektuplar hangi dil ve alfabede idi? Ve yine Kabe duvarına suk ul ukaz da asılan sure, ve kadimden beri asılan şiirler? Ve Hudeybiye de yazılan anlaşma hangi dil ve alfabede ? Yine, Peygamber Aleyhisselam in “Ebu Şame için yazın” yahut unutkanliktan şikayet eden bir başka sahabeye “Sağ elinden yardım iste” dediği hangi dil ve alfabe? Ve en basit örnekle; borç alırken sahitler huzurunda “yazın” ayeti?.bir çok daha nakli ve aklı delille curutilur bir iddia o devirde yazı alfabe yoktu iddiası. Finike ve Aramca kökenli arap dil ve alfabesi ile Asri Saadet den de evvele tekabül eden yazıtlar var.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) inen Ayet-i Kerimeleri, aralarında, Hz.Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Zeyd de olmak üzere 40 kadar “Vahiy Katibi”ne Aramice mi yazdırıyordu? Arapça yazı dilinin o dönemde olmadığı iddiasını ilk kez duyuyorum. Belki bizim cahilliğimiz olabilir.
İddia, o devirde yazı ve alfabe yoktu iddiası değil. Mantıkta buna straw-man fallacy deniyor. Muhatabının gerçek iddiasına değil, o iddianın karikatürüne veya abartılı/çarpıtılmış haline itiraz etme safsatası.
Elimizde Kur’an’dan daha eski Arapça bir kitap yok. Arap alfabesi, 4. asırda Nebati alfabesinden evrilmeye başlamış, 9. Asırda evrimini tamamlayıp bugünkü haline kavuşmuş bir alfabe. Genel kabul gören görüş bu. Daha az kabul edilen görüş ise, Arap alfabesinin doğrudan Süryani alfabesinden, yine aynı dönemde evrildiği.
Bugüne kadar ulaşılabilen, İslam öncesi devre ait toplam 13 adet duvar yazısı veya kitabe var. Bunun iki tanesi Sayhadi alfabesiyle, dört tanesi Nebati alfabesiyle yazılmış. Arapçaya benzer bir alfabeyle yazılmış olan beş tane duvar yazısı veya kitabe var.
- Dört veya beşinciyüzyıllara ait, Suudi Arabistan Sakaka’da bulunan duvar yazısı şöyle:
(a) kısmında “Garm’ın oğlu Hama”, (b) kısmında “Melk’in oğlu Abduimrulkaysın oğlu Besu” yazıyor.
- Altıncı yüzyıla ait Ürdün Ummul Cimâl’de bulunan duvar yazısı şöyle:
“Bu, Augusta Secunda Filadelfiyana’nın katibi Ubeyd’in oğlu Uleyh tarafından yazıldı. Bunu silen delirsin” yazmaktadır.
- 512 yılına ait, Suriye Zebed’de bulunan Yunanca Süryanice Arapça olarak üç dilde yazılmış taş kitabe şu şekilde:
“Allah’ın yardımıyla. Serciyuz, Amat Menaf’ın oğlu, ve Tubi, Imrulkays’ın oğlu ve Serciyuz, Sa’d’ın oğlu, ve Sitr ve Şurayh” yazmaktdır.
- 528 yılına ait, Suriye Cebel Useys’te bulunan duvar yazısı şu şekilde:
“Muğayr Evsî’nin oğlu Rukaym. Kral el-Harîs beni Useys’e gözetleme noktasına 528 yılında gönderdi” yazmaktadır. Duvar yazısını kazıyan kişinin Kral el-Harîs dediği Bizans vassal devleti olan Arap Gassanî devleti kralı Haris ibn Cebele (Yunancasıyla Arethas) olması kuvvetle muhtemeldir.
- 568 yılında Arapça ve Yunanca olarak iki dilde yazılmış, Suriye Leyca’da bulunan kitabe şu şekildedir:
“Talimu oğlu Şerahil, bu meşhedi 568 yılında Hayber’in yıkılışından sonraki yıl yaptı.”
Kitabenin Meşhed (martyrium) dediği, Aziz Yuhanna için yapılmış olan meşheddir. Yazıda bahsedilen kişi Saraelos Taelemou’dur. Linguistik olarak ilginç noktalardan biri de, yazarın oğlu ifadesi için, Arapça bin yerine Süryanice bar ifadesini kullanmasıdır.
Bu duvar yazısı ve kitabelerden hiçbirisini, bugün Arap alfabesiyle okuyup yazabilen bir insan, konunun uzmanı değilse okuyamaz. Zira bunlar erken dönem Arap alfabesinin, gelişim safhasındaki ilk örneklerinden.
***
İlk yazıda bu kadar tartışma doğuran o cümleye tekrar bakalım: “Hz. Muhammed zamanında Arapça yazı dili mevcut değildi”. Bugün insanların söylenince dehşete düştüğü, delilik muamelesi yaptığı şey, dillerin ve yazılı kültürün tarihini bilen insanlar için oldukça sıradan bir bilgi. Fransızca, bugün dünyanın en gelişkin yazı dillerinden biridir fakat yazıya geçirilmesi 9-12. yüzyıllardan önce değildir. İlk yazıya geçirilen Fransızca da Fransızca-Latince karması amorf bir dildir. İngilizce, dünyanın en gelişmiş yazı dillerinden biridir fakat en erken yazılı örneği, bugünki İngiliz alfabesinden bambaşka bir alfabe olan Runik alfabe ile 8. yüzyıldır. Örnekler sonsuzca çoğaltılabilir: Özeti şudur ki, yazılı kültür insanlığın çok sonraki aşamalarında ortaya çıkmış bir ihtiyacın karşılığıdır. Bir dilin yazı dili haline gelebilmesi yüzyıllar alan bir sürecin sonucudur. Kadim zamanlarda aslolan sözlü kültürdür.
İnsanların bu denli tepkisini çeken şey, bana öyle geliyor ki, Arapçanın da diğer bütün diller gibi bir tarihinin olduğu, gökten zenbille düşmediği, bir takım toplumsal süreçlerin sonucu olduğu fikri.
Muallakat (kısmen ilk yazıda değinilmişti), Hudeybiyye Anlaşması, devlet başkanlarına yazılan mektuplar, vahiy katipleri gibi konuların her biri ayrı birer yazının konusu. Fakat sadece şunu vurgulamakla yetinilsin ki, bütün bu rivayetlerin kaynağı ya Buhari ve Tirmizi (ki 9. yüzyıl ortasıdır) veya Taberi tarihi (ki 10. yüzyıl başıdır).