AYŞE KANTARCI’DAN HALİL’E “MEKTUP”
AYŞE KANTARCI’DAN HALİL’E “MEKTUP”
Sevdiğim, sevildiğim, öğrendiğim, öğrettiğim, özlediğim, kıymetlim…
Sen gittin, sözler biriktirdim sana söyleyemediğim, söyleyemeyeceğim. Sen gittin fotoğraflar çektim sana gönderemediğim, gösteremediğim. Çiçekler yetiştirdim başucuna gelip beraberce seyredemediğim. Sen gittin ya yar dediğim ! Biz hep biraz eksik, hep biraz yarım…
Haberini aldığım ilk an zaman dondu sandım, bir daha hiç akmayacak… Sanki bir daha güneş hiç doğmayacak, bir daha ben hiç ben olmayacağım… Sen çıkıp gittin ya son kez şu kapıdan , dönmeyeli tam bir yıl geçti. Sensiz fakat her anı seninle tam bir yıl… Oysa dün gibi…
16 Temmuz… Hastanedeyiz… ” Halil şehit oldu ” dediler. Ben çaresiz ” olmasın ” dedim. Bu bir hakikat olmasın… Belki bir rüya, belki kötü bir şaka , belki bir yanlışlık olsun fakat hakikat olmasın.
Daha yapacaklarımız vardı seninle… “çocuklar büyüsün ” diyerek ertelediklerimiz, ” yaz gelsin, bahar gelsin yaparız ” dediklerimiz… Nasıl böylesine ani ? Zamanımız vardı daha, zaman bizimdi oysaki…
Sonsuz bir kaçış yok hakikatten… Kabullendim… Sonra kendime kızdım. Bu kadar yakınımdaydı ” O’ nun canı yandı ve ben hissetmedim ” dedim. Asla unutmayacağım bir teselli cümlesi geldi ” hissetmedin Ayşe, çünkü O’ nun canı hiç yanmadı ” …
Evet , sen şehittin … Sonrası dua … Allah’ ım O’ nun günahlarını affeyle, O ‘ nu Hz Hamza ile komşu eyle , Uhut şehitleriyle cem eyle !
Dayanma gücü ver Allah’ ım , sen kolaylaştır … Rabbim dayanma gücü verdi . Çocukları düşündüm , anneydim ben . Çocuklar teselli edecekleri değil, teselli bulacakları bir anne isterlerdi. ” sen derdin ya hani ” sen ölürsen hepimiz ölürüz Ayşe’m, sen iyi ol ” Ben hepimiz için iyi olmalıydım. ” Allah’ ım dayanma gücü ver! “
” Ben şimdi ne yapacağım? ” dedim. Halil benim elim, ayağım, her şeyimdi… ” Kadim dostum cevap verdi ” biz varız Ayşe, biz hep yanında olacağız, beraber atlatacağız, bundan sonra biz varız…” Ben gerçekçi… ” herkes bir gün kapısını kapatacak ” dedim. Sonra Allah’a sığındım, Allah var! “Rabbim bana çok güzel kapılar açacak ” dedim bilmiyorum kaç kez… Öyle oldu… Herkes kapısını kapattı , lakin bizim kapımız hiç kapanmadı . Giderken bizi emanet ettiğin ümmetten geldiler… Yıllanmış dostlar ve yıllanacak dostlar… Kapımız hiç kapanmadı dualarla geldiler, sevgileriyle geldiler… uzaktan, yakından… Ve Rabbim bize çok güzel kapılar açtı. Sanki Sana orada bize burada cenneti yaşattı…
Sonra bir şey hatırladım ve farkettim neyi yaşadığımı. Sen şehit olmuştun, bense şehit eşi… Sen ” onlar diridirler ” ayeti ile müjdelenmiştin. Elhamdülillah ! İçimde bir coşku ” Allah beni çok seviyor ” dedim, ” duama icabet etti . “
Bir arkadaşım “. Halil’ in şehit olduğu haberini alınca kulağıma sesin geldi Ayşe , hani ortaokuldayken hep “şehit tahtında” yı söylerdin ya, aynı o ses… Ne çok istemişsin . ” Öyle ya , ne çok istemiştim. Yıllarca ettiğim , yıllardır etmediğim duam. ” şehit olayım, şehit eşi olayım…”
10 yaşındayım …Yaz tatili… Adapazarı’ndayız… Dayımların bir kaseti var, sabahtan akşama döndürüp döndürüp onu dinliyorum. ” kalksam ve dirilsem” . Çocuğum , anlamıyorum esasen ama hissediyorum. İdrak ediyorum . Çocuk feraseti… Allah için mücadele etmek , zalimlere kafa tutmak , ümmetin derdi ile dertlenmek , Allah için sevmek, Allah için ölmek … Cihad ! Karar veriyorum ” ben Cihat edeceğim, bir Mücahit ile evleneceğim ve oğlum olursa ismini ” Cihat ” koyacağım. Elhamdulillah …
Sen… En acıyan , en acıtan yanım, inandığım , aldandığım, kızsam da incinsem de küsemediğim, tek zaafım… “Ben gidersem ” diye başlayan cümlelerin aklımda… Sanki bilir gibi… Her an bırakıp gidecek gibi , Hep telaşlı , hep sabırsız , hep aceleci , hemen olsun, şimdi olsun hallerin … Benim “zamana yay “mizacıma inatla … Bazen sana kızardım , sonra durup düşünürdüm ” şayet sana bir şey olsa , kızdığım şeyin bir manası olacak mı ? ” diye. Hemen yatışırdı yüreğim… Zira hiç birşey senin varlığından daha kıymetli değildi. O sebepledir sana her defasında ” Canın sağolsun” deyişim. Canın sağolsun, sağlık olsun…
Sen , alnımın yazısı… Bizi bugün ayıran , yıllar önce yola çıkaran aynı dua … Aralık 2004… Tanıştığımız ilk gün. Çoğunlukla sen anlatıyorsun ben dinliyorum. Bir ara Nasıl oldu mevzu neydi bilmiyorum, ” evet , şehit olmak benim duam ” diyorum. Yüzünde bir tebessüm, gözlerin ışıl ışıl, arkana yaslanıyorsun … Aynı dua … Aynı kader…
Bazen her şey bir rüya olsa diyorum, uyansam , yine yanı başımızda olsan… Sonra sana haksızlık olur diyorum. İçe dönük bir nida ” dayan Ayşe dayan !” Biliyorum ki herşey Allah’ın rahmetinden. Biliyorum ki bizim bilmediğimiz fakat O’ nun bildiği bir şeyler var . O bizim için en hayırlısını diler , en hayırlısını verir. Öğretmek istediği ve varmamızı dilediği bir yer var . Bir yetim gibi büyüttü ve nihayetinde üç yetim emanet etti . Öğretti … Anlamadığım , anlayamadığım Hikmetleri var biliyorum , inanıyorum, herşey rahmetinden…şimdi vakti gelip de Buluştuğumuz vakit yine gururla bakıp yüzüme ” ben senden razıyım Ayşe’m , Allah da senden razı olsun ” dediğini duymak için duada ve gayretteyim her daim…
Tek bir Canımız var , bize emanet … Emaneti , emanetin sahibine teslim etmenin en güzel hali Şehadet !.. Biz senin için mutluyuz , kendi payımızda biraz hüzün… Şimdi artık kendimiz için duadayız , ” her nefeste İman, son nefeste şehadet …
Seninle buluşacağımız güne değin , Allah’ a emanet …