HÜR SAVAŞÇI – “1984”E DEVAM…

HÜR SAVAŞÇI – “1984”E DEVAM…

“Duyuyorum, görüyorum, bir gün gelecek dönence biliyorum”

 

Münih’te bulunduğum seminerde konuşan doçentten kısaca bahsetmiştim.

 

Bütünüyle uzman olması ayrı, özellikle hâkim olduğu bölümlerdeki konuşkanlığına ve anlatma hevesine değinmeden edemeyeceğim.

 

Karşımda, kendi çapına göre ideâl gördüğü şeyi ve gelecek düşüncesini canla başla aktarmaya uğraşan bir örnek duruyordu.

 

Bir fikre, sisteme veya inanca sımsıkı sarılan ve hayatta ondan başka tutanak tanımayan bir insanı düşünün!

 

Hedefine kilitlenmiş sahici ideâlistler, aksiyon adamları, ahlâk devrimcileri de böyledir. Bunlar, sıkılmadan, yorulma hissini belirtmeden üzerinde bulunduğu işin hakkını verebilenlerdir.

 

Onlar öyle nefes almadan konuşma derdine düşmezler. Her sözü hazmederek yazarlar, çizerler ve söylerler.

 

Artık anlamak, okuyanın, görenin ve dinleyenin anlayış kaabiliyetine kalır.

 

Bir kısa anektod da bazı komut ve numaralardaki enteresanlıklar. Mesela “-El” diye bir komut var! Burada “-”, bir eksiyi değil, bütün komutlarda olduğu gibi sabit programlanmış olan ve komutun geçerli olmasına yönelik bir şekil ifade ediyor. Bir İbdacı olarak “El” teriminden hoşlanmıştım ve “Kumandan’ın “El”i her yerde” diye düşünüyordum! “El” kelimesini araştırırken çoğu Semitik (Samiler) olan halkların en yüce tanrılarına verdikleri isim olduğunu da öğrenmiş oldum. Ya da “sıfır” sayısı… Sarı Hocamızdan nakil olarak, Metris’te bizzat Kumandan’ın bilgisayar üzerine yaptığı bir konuşmada “0”dan bahsetmiş olması ve belki insan hayatında hiçbir şey ifade etmeyen sıfırın bilgisayar ortamında gayet önemli bir yerinin olduğuna birebir şahid olmuştum. İster komut olarak, isterse de İP (İnternet Protokolü) veya İD (Kimlik tanımlaması) olsun.

 

Seminer ile alâkalı yazdıklarımın konumuzun dışında olmadığını hissettiğinizi ümid ediyorum.

 

1984 yılına geri dönecek olursak, bu yıl, hem Türkiye’de hem de Dünya’da yeni hadiseler doğurmuş, hatta 20. Yüzyıl’a doğru sanki yeni bir kapı aralamıştı.

 

Bizim adımıza en önemli hadiseye geçmeden önce bir kaç tanesini sizinle paylaşmak istiyorum:

 

10 Ocak: ABD ile Vatikan arasında 100 yıl sonra yeniden diplomatik ilişkiler başlatıldı. (Amerika’da Protestanlık hâkimdir ama Katolikler ile yıldızı barışmayan, hatta Papa’dan hiç hoşnut olmayan Ortodokslar, Hazreti İsa Mesih’in doğum ve vaftiz edilişini Katolikler gibi 25 Aralık’tan itibaren değil de 6 Ocak’ı 7 Ocak’a bağlayan geceden itibaren 10 Ocak’a kadar kutlarlar ve bu diplomatik yakınlaşmanın bu tarihe denk getirilmesi ilginç. Sanki Ortodokslar’a bir mesaj veriliyor!)

 

Aynı gün Türkiye’de kürtaj yasallaşıyor.

 

17 Ocak: Cevher Özden (Banker Kastelli) beraat ediyor.

 

24 Ocak: Apple’ın ürettiği Macintosh bilgisayarları piyasaya sürüldü. İnsanlar bilgisayar ile tanışmaya başlıyor. Apple logosundaki ısırılmış elma, mânâsını İncil’den alıyor.

 

7 Şubat: Amerikalı astronot Bruce McCandless, uzayda ilk kez serbest yürüyüş yapıyor.

 

17 Şubat: Avusturya’da gerçekleşen Avrupa Güzellik yarışmasını Neşe Erberk kazanıyor.

 

5 Nisan: Cidde-Şam seferini yapan bir yolcu uçağı Suriyeli biri tarafından kaçırılıp Yeşilköy’e indiriliyor.

 

23 Nisan: Aids hastalığının virüsü belirleniyor.

 

28 Nisan: İran ile Türkiye arasında ticaret yapan aynı zamanda Tahran Büyükelçiliği sekreterinin eşi olan Işık Yönder, Asala Terör Örgütü tarafından öldürülüyor.

 

1 Mayıs: DGM (Devlet Güvenlik Mahkemeleri) 8 ilde göreve başlıyor.

 

2 Mayıs: F-16 savaş uçaklarının Türkiye’de yapılmasına dair anlaşmaya varılıyor.

 

15 Mayıs: 1256 Aydın tarafından hazırlanan ve Aydınlar Dilekçesi olarak bilinen “Türkiye’deki demokratik düzene ilişkin gözlem ve istekler” adlı dilekçe Cumhurbaşkanı Evren’e veriliyor ve bu girişime karşı dava açılıyor.

 

12 Haziran: Urfa, Şanlıurfa oluyor.

 

13 Ağustos: Türkiye’ye kesin dönüş yapan işçi çocuklarına “uyum dersleri” verilmeye başlanıyor. Ben uyum dersi almamıştım ve ilkokul 2. sınıftan devam etmiştim.

 

15 Ağustos: PKK, ilk silahlı eylemine Hakkâri’ye bağlı Eruh ve Şemdinli ilçelerinde jandarma karakollarına ve resmi dairelere ateş açarak başlıyor.

 

3 Eylül: Filipinler’deki tayfunda bin kişi ölüyor.

 

26 Eylül: Afyon savaşlarından Çin’e karşı galip çıkan İngiltere 99 küsur yıl sömürgesi ve kontrolünde olan Hong Kong’un kontrolünü 1997’de Çin’e vermeyi kabul ediyor.

 

12 Ekim: İrlanda Cumhuriyet Ordusu İRA İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’in kaldığı bir otele bomba atıyor. Thatcher’in kurtulduğu eylemde 5 kişi ölüyor.

 

25 Ekim: İzmir’de bir soygun esnasında 3 kişiyi öldüren Hıdır Aslan adlı kişi idama mahkûm ediliyor ve Türkiye’de resmi olarak idamla infâz edilen son kişi oluyor.

 

28 Ekim: Çin Komünist Partisi ekonomik kriz yüzünden serbest girişime ve rekabete izin veriyor.

 

31 Ekim: Tek kadın ve en uzun süreli Hindistan Başbakanı İndira Ghandi, 500 yıl önce bir çeşit yeni bir din olarak kurulan “Sihizm”e bağlı iki Sih (talebe) güvenlik görevlisi tarafından suikaste uğrayıp öldürülünce, 2000 Sih aynı gün katliama uğruyor. Müslümanların Pakistan olarak ortaya çıkması da 1947’de Müslümanlar ve Sihler arasında yaşanan çatışmalar sonucu gerçekleşiyor.

 

6 Kasım: ABD Başkanlığına Ronald Reagan seçiliyor.

 

14 Kasım: Futbol millî takımımız İngiltere’ye 8-0 yeniliyor.

 

3 Aralık: Union Carbide adlı ABD Kimyasal şirketinin Hindistan’ın Bhopal şehrinde kurduğu Böcek ilacı üreten fabrikasından yanlışlıkla 40 ton metil isosiyanat gazı sızıyor ve 18.000 kişinin ölümüne neden oluyor.

 

18 Aralık: Abdi İpekçi cinayeti suçundan aranan Mehmet Şener İsviçre’de tutuklanıyor ve Ülkücü Gençlik Kolları 2. Başkanı Abdullah Çatlı ve Oral Çelik hakkında soruşturma açılıyor.

 

19 Aralık: Hong Kong’un 1997’de tamamen Çin’e devredilmesi konusunda Çin ve ABD anlaşıyor.

 

22 Aralık: Amerikalı bir beyaz kendisini gasp edeceklerinden şüphelendiği 4 siyahîyi New York metrosunda öldürüyor.

 

29 Aralık: 31 Ekim’de öldürülen İndira Ghandi’nin yerine oğlu Rajiv Ghandi geçiyor.

 

Bütün bunlar olup biterken, merhum Barış Manço’nun ilk defa 1981 yılında “Dönence” şarkısında sanki yaklaşmakta olan muazzam hadiseyi seslendirdiği gibi bir yerlerde güneşler doğmaya, bir şeyler kök salmaya, türküler söylenmeye ve birgün mutlaka gün dönende dönencenin geleceği haberi yayılmaya başlıyordu tüm Anadolu’ya..

 

(Devam edecek)

 

Nihan ÖZTÜRK

29 Haziran 2018

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: