RENKLER, SESLER VE DESENLER: 5 – İNSAN DİYALEKTİĞİ
Varlığı ve yokluğu var eden Rabbim, merhamet eyle bizlere; merhamet! Mülkün tek sahibi olan Rabbim, kudret senin, kuvvet senin, güç senindir. Rahim olan, Kerim olan Rabbim, anamı, babamı ve atalarımı rahmetinle yargıla. Âlim olan Rabbim, askerin olmakla şereflendirdiğin Türk milletini dünyevî ve uhrevî marifetlerde aziz eyle. Hâkim olan Rabbim, hizmetkârın olan, askerin olan Türk milletinin bir çocuğu olarak bizlere basiret ver aldanmayalım, feraset ver yanılmayalım. Şafi olan Rabbim, korkaklık, tembellik, cimrilik, kibir, şehvet, açgözlülük ve nisbeti olmayan öfke hastalıklarımıza şifa ver. Musavvir olan Rabbim, Yeni Dünya Düzeni – Başyücelik nizâmını inşa, Kelime-i Tevhid nurunun sembolü olan Mavi Bayrağı dalgalandırmak için ebabilin eyle bizi, ebabilin eyle…
İşitin yarenler, kulak verin dostlar, pırlanta sözlerim, pastel boyalı satırlarım olmasa da niyetim ve maksadım kalplere ferahlık, kursaklara tat, kulaklara ezgi, sezgilere ilham ve aklın odalarına bir renk katabilmektir. Gayri gayret bizden, destur pirden, teşekkür veyahut tenkit kıymetli okuyucunundur.
Malûmunuz olduğu üzere günümüz dünyasında küfür–inançsızlık ile imânı ayıran kesin çizgiler körelmiş ve alacakaranlıkta dolaşan insanlık, güneş ışığında eriyen şeker gibi kaybolup gitmektedir. Hayatımızı, alacakaranlığın rutubetli dehlizlerinde geçirmemek, dilimizin dikenlerinde boğulmamak için sığınacağımız tek liman, Kur’ân ayetleri ile K’âran ayetlerinin gölgesinde nefeslenen insanların eserleridir. Mutlak ayetlerin olduğu tek kitap olan Kur’ân-ı Kerim’in ışığı altında ve halife Ömer’in (r.a) kurduğu mektebin mayasıyla yoğrulan, şekillenen ve bizlerin istifadesine sunulan bu eserin “İslâm’a Muhatap Anlayış” olduğunu ifşa etmekten mutluluk duyuyorum.
Takdir edersiniz ki erdemler ve değerler cevherinin tecellisi için mânâ ile suretin izdivaç zarureti vardır. Evet, vahdaniyetçi silsilenin çocuğu, Türkistan erenlerinin dervişi olan Salih MİRZABEYOĞLU’nun incir ile zeytin hükmündeki eserleri, işte bu meşru izdivacın çocuklarıdır.
Evet, bu kısa girizgâhtan sonra şah-eser kitap ile alâkalı satırlarımıza başlamadan önce müsaadeniz ile mini minnacık bir mola verelim. Elbette ki Neomavi tarafından seslendirilen “Sen benim her gece efkârım” adlı dinletisi eşliğinde…
Bir karıncanın kendi ağırlığının on misli ağırlındaki ceviz içini sürüklemeye uğraştığını görenler, hayretle karıncaya bakarak, bu kadar hafifliğiyle koskoca ceviz içini nasıl taşıyor dediler. Karınca bu sözleri işitince, hoşuna gitti, gülerek şu cevabı verdi: Yiğitler, yükünü himmet gücüyle, hamiyet bileğiyle kaldırırlar. Yoksa vücut kuvveti ve cüsse büyüklüğü ile değil.
“İslâm’a Muhatap Anlayış” üst başlığı ve “Teorik Dil Alanı” alt başlığıyla yayınlanan muhteşem eser vesilesiyle kayıp kimliğimize kavuşabilir ve yitik aidiyetimize sarılabiliriz. İşgâl altındaki kalbimizi özgür, prangalı irademizi hür kılmak için bu şah-eseri tane tane okumalı, ahenkli ahenkli anlamanın ötesinde benliğimizin kalıbına dökmeliyiz. Hazreti İnsan’ın İslâm’a Muhatap Anlayış adlı eseri, namazdan önce alınan abdest hükmündedir. Nasıl ki abdest almadan namaz kılmak mümkün değilse bu eser ile kendini donatmayan insanın da davamız olan İslâm ile ideolocyamız olan İBDA fikriyatına ait diğer eserleri anlaması mümkün değildir. Kendi inşamızın yapıcısı olmak, kendi bünyemizi donatmak için bin çiçeğin tohumu, bin lisanın iliği, bin kilidin şifresi ve bin bir derde derman olan bu eser, insan diyalektiğinin terazisi ve endazesi hükmünde olduğunun şuuruna ermeliyiz.
Metafiziğin yoğunlaştırılmış haline bürünmek, denklemlerin pıhtılaşmış formüllerini kuşanmak istiyorsak bu eserle rabıtalı olmaya mecburuz ve mahkûmuz.
Aklın odalarını sıratı müstakim üzere düzeltmek, duygularımızı çiçeklerle bezemek ve nizamı âlem ilahi kelimetullah davamızın gönüldaşı olabilmek için bu eseri yürek rafımıza sabitlemeli ve gönül hanemize nakşetmeliyiz.
Evet, bünyemizi şerbetli kılacak bu eser vasıtasıyla gafletten uyanabiliriz. Evet, maddenin moleküllerine, hadiselerin gerçeği ile vakaların hakikatine ancak ve ancak bu kitabın gıdalarıyla beslendiğimiz takdirde vakıf olabiliriz. Mamafih, bugüne kadar Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e yüzlerce eseri okuyan biri olarak, kıymetli eserler karşısında bazen hayret, bazen şaşkınlık yaşasam da hiçbir beşeri esere karşı hissetmediğim utangaçlığı, mahcubiyeti, eksikliğimi ve noksanlığımı bu eser karşısında yaşadığımı ifşa ve itiraf etmeliyim.
Bildiğiniz üzere Cebir, tamir etmek ve onarmak anlamlarına geldiği gibi Algoritma da aynı manalara gelmektedir. Bu meyanda duygularımızın tedaviye, bildiklerimizin tamire ve malumatlarımızın onarılmasına ihtiyaç vardır. Üzerinde yürüdüğü yolun seçtiği yol olmayanlar, bulunduğu yerde tercihle durmayanlar, varmak istediği ile vardığı nokta arasında uçurum olan kardeşim, arkadaşım üzülme, hüzünlenme, sana bir sır vereyim. Kaygılarımızın ürettiği ilâhlardan kurtulmak için, korkularımızın türettiği ilâhlardan kurtulmak için gel İslâm’a Muhatap Anlayış eserinin duvarına yaslanalım. Sarıldığı bulut, yediği ve içtiği tütsü olan kardeşim, gamlanma, eseflenme sana bir sır vereyim. Vicdanımızı onarmak, kaybettiğimiz merhamet cevherini bulmak ve yüreğimizde kaybolan şefkat madenimizi keşfetmek için izzet ve şerefle giyeceğimiz fazilet gömleği, hürriyet elbisesine bürünmek ve kurtuluşa erenlerden olmak için gel İslâm’a Muhatap Anlayış eserine iltica edelim. Hani demem o ki, kalbimizi ve aklımızı İslâm cevherinin ( hayret bezeli imân, ilim, hikmet, irfan, basiret ve feraset vb.) ziynetleri ile donatmak, suretimizi ve diyalektiğimizi Türk örfünün müktesebatıyla şık ve yakışıklı kılmak için gel İslâm’a Muhatap Anlayış eserinden ilham alalım.
Sonuçta hepimiz bir damla su ve bir parça balçıktan yaratıldık. Her insan, kendi yazgısını yaşıyor. Her insanın bünyesinde öfke, merhamet, nefret, aşk, kin, şefkat, af, vb. erdem ve değerleri barınıyor. Her insan, bilsin veya bilmesin işte bu varlığından zuhur eden bu erdem ve değerlerin “hâl keyfiyeti” ile hareket ediyor.
Çağımız insanı ağaç değil ki köprü olsun, ruh dubası da olmayınca sabit kalamıyor. Günah ordusunun yılan kadar sessiz ve sinsi saldırılarına karşı Allah’ın casusu olmak zorundayız. Seçeneksiz bir teyakkuzla birlikte uygun zaman ve uygun zemini kollamalıyız. Uygun zaman ve uygun zemin oluştuğunda Yeni Dünya Düzeni-Başyücelik nizâmını inşa, Kelime-i Tevhid nurunun sembolü olan Mavi Bayrağın ebabili olabilmek için kalbimizi, aklımızı ve duygularımızı İslâm’a Muhatap Anlayış ile mutabık yürümekten geçtiğine inanıyorum; vesselam.
Allah’ın selamı üzerinize olsun.