CANER TASLAMAN, EVRİM VE RUH

CANER TASLAMAN, EVRİM VE RUH

Elime Caner Taslaman’ın bir kitabı geçti, okudum, bitirdim. Hemen söyleyeyim, kendisini bir kaşık suda boğmak niyetinde değilim. Bu adam dünyanın en büyük üniversitelerinde bulunmuş ve doğrusunu söylemek gerekirse felsefe kafası olan birkaç felsefe hocasından biri. Diğerleri çöp.

Öncelikle övmek zorundayım: Caner Taslaman, bir Müslüman olduğu için,  Cumhuriyet tarihindeki felsefe sefaletimizi tek başına aklama istidadı belirtiyor. Kitabında soruyor: Bir Müslüman evrimci olabilir mi? Türkiye’de böyle soru sorabilen başka felsefeci yok. Dedim ya, çoğu çöp.

Yalnız bir mesele var: Caner Taslaman’ın Müslümanlığı İslâmiyetle problemli bir Müslümanlık. Caner Taslaman İslâmiyeti olduğu gibi bulmak yerine, lâzım olduğu kadarıyla almak emlinde. İltizam ettiği şey de bildiğiniz materyalizm; onun dinli bir karikatürü diyelim. Yuvarlak kare!

Evrim teorisini anlatıyor ve onun İslâmiyetle uyumsuz olmadığını savunuyor. Sayfalarca bekledim, ruhtan hiç bahsetmeyecek mi diye. Birkaç satır geçiştirdi: Ruh maddenin bir hâliymiş. Baş ağrısı hâli herhalde! Ruhun ayrı bir cevher olduğuna karşı bilinemezci olmalıymışız!

Sosyal Darwinizm meselesine gelince, Darwin’i tenzih etmeye çalışması beni kahkahalarla güldüren başka bir bölüm oldu. Bütün suç Spencer, Haeckel gibi tiplerinmiş. Darwin okumayan bunu yer. Darwin’in Spencer’i nasıl övdüğünü, Haeckel’i nasıl yere göğe koyamadığını bilmeyen yer.

Düşündüm, Caner Taslaman, hem evrimci olup hem de Darwin okumamış olabilir mi? Yoksa “okuyucu kesin okumamıştır ha, nasılsa yer” diye mi yazıyor? Evrim teorisi şöyle dursun, Darwin pis bir ırkçıdır. Almanya’da 200 bin hasta ve sakatın öldürülmesini sağlayan Haeckel’in ortağıdır.

Irkları –hatta– “tür” olarak kabul eder. Düşünebiliyor musunuz? Çinli bir “tür”, yani insan değil; insana giden yolda bir canlı türü. Hele Habeş; köpek desen o bile fazla… Burada birbirimizi kandırmayalım. Hadi bizim vaiz takımı cahilliği dindarlık sanır da herkes değil, ayıp oluyor.

Yani kitabına iyi başladı da sonunda bildiğin 19. Yüzyıl materyalizmine dini eklemeye çalışan vasat bir tip gibi göründü gözüme. Sırf 19. Yüzyıl materyalizmine sadık kalsa o bile iyiydi; bir de o spekülatif maddeciliğine dini eklemeye kalktı. Niye ki? Ne gerek var?

Şöyle hafifleteyim: Caner Taslaman iyi de hocaları kötü. Adnan Hocacılıktan gelmiş İslamoğlucu olmuş. Referanslarına baktım, hep kafasız ilahiyatçı takımı. İşte cennet bahçe demekmiş, demek ki cennet yok! Veya başta yok sonda var! Aslında İslâm da barış demek; al barış, ne İslâmı!

Peygamber zaten haberci demek… İki internet haberi oku, hadis yerine geçer! (Tövbe estağfirullah, adamı günâha sokarlar mübarek günde!) Evrim ve yaratılış ilişkisi üzerine bu seviyede konuşulur mu? Ruh var mı diyorsun, bilinemezci olmalıyız diyor. Git hoca, boyundan posundan utan!

Şunu söyleyeceğim: İbda olmadan İslâmî düşünce olmuyor. Tasavvuf, “falanca hocanın maskaralıkları” diye anlaşılınca İslâmî düşünce olmuyor. Türkiye’de zaten kuyrukçuluk ideolojisi hâkim; boş düşünce bile olmuyor.

Mirzabeyoğlu şart!

Selim GÜRSELGİL

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: