SEÇİMİ YİNE YİYİCİLER PARTİSİ KAZANACAK

SEÇİMİ YİNE YİYİCİLER PARTİSİ KAZANACAK

Dönem dönem Habervaktim sitesinde yazdığım oldu. 23 Mart 2009 tarihinde yazmışım mesela: “YİYİCİLER PARTİSİ”NİN KAZANAMAYACAĞI SEÇİM, SEÇİM DEĞİLDİR! (O zamanki yerel seçimlerin hemen öncesi. Vakit çevresinde eleştirel yazılar çıkabiliyordu, SP ile AK Parti arası bir çizgideydi.):

Türkiye’deki bütün seçimlerden birinci çıkan tek bir parti var: Yiyiciler Partisi. Dünya demokrasi tarihinde bütün seçimlerden zaferle ayrılan böyle bir partinin varlığı, görülmüş, işitilmiş şey değil.

Daha tuhafı da şu: Bütün genel ve yerel seçimlerde, seçim sonuçları açıklandığı ânda, sözkonusu partiye bakıyorsunuz, sonuncu olmuş; halk bu partiyi sandığa gömmüş. Bir daha asla dirilmeyecek sanıyorsunuz. Fakat genel veya yerel idare kurulur kurulmaz derhal bu parti yeniden işbaşına geliyor; seçimlerin sonucu her ne olursa olsun, o daima başa geçmesini ve seçimleri kendi zaferine döndürmesini biliyor.

Şaşılacak şey: En idealist olarak meydana çıkanlar, bir müddet sonra, oybirliği ile, Yiyiciler Partisi’ne iltihak ediyor. Her seçimde bu parti sandıktan en son sırada çıkıp, sonra işbaşına gelmesini biliyor.

Her seçimde pusuda bekliyor, hatta mümkünse kendini hiç hissettirmiyor; ama her seçim, mutlaka, sonunda bu partinin zafer bayramına dönüşüyor. İktidarlar el değiştiriyor, biri gidip öteki geliyor, ama Yiyiciler Partisi hiçbir zaman muhalefete düşmüyor.

Türkiye demokrasisinde Yiyiciler Partisi ile başa çıkabilmek mümkün değil. Bugüne kadar seçimlerden galib ayrılan hiçbir parti, ona teslim olmamayı başaramadı. Adetâ bütün seçimler, Yiyiciler Partisi’nin yediği partilerle henüz yiyemediği partiler arasında geçiyor.

Halk da bunu bildiği için, oy verirken, “biraz da bunlar yesin!” diye oy veriyor.

(…) Tek parti dönemine bakın; Yiyiciler Partisi’nin kuruluşunu ve içtüzüğünü görürsünüz. Demokrat Parti dönemine bakın; Yiyiciler Partisi el değiştirmiş ve biraz daha palazlanmıştır.

Demirel dönemine bakın; Yiyiciler Partisi’nin “aileboyu” şişesi çıkmış, hayalî ihracatlar, banka vurgunları ülke gündemine oturmuştur… Özal dönemi, Yiyiciler Partisi’nin altun çağıdır… DYP-SHP koalisyonu, belediyeleriyle, hükümetiyle Yiyiciler Partisi’nin en güçlü saltanatıdır.

Yiyiciler Partisi’nin geleceğinden en fazla endişe ettiği dönem, 28 Şubat dönemidir. Saltanatının son bulacağından korkan Yiyiciler Partisi, “postmodern darbe” yoluyla yeniden işbaşına gelmiş ve yoluna devam etmiştir. Üçlü koalisyon zamanında şaha kalkmıştır.

Ak Parti’nin ilk dönemlerinde biraz köşeye çekilir gibi olmuş, zamanla orayı da ele geçirmeye başlamıştır. Görülmedik ölçüde yolsuzluk operasyonları oluyor. Ak Parti’nin Yiyiciler Partisi’ne direndiğini savunabilirsiniz; ama bu direncin başarıyla sonuçlandığını söyleyemezsiniz

Öyleyse, geriye bir tek şey kalıyor: Kime oy verirseniz verin, sonunda seçimlerinin galibinin Yiyiciler Partisi olacağını bileceksiniz. Bu ülkenin siyasî alışkanlığı kökünden değişmedikçe, siyasî idealizm partilerin her hücresine hâkim olmadıkça, genel ahlâk sistemi ve ona bağlı olarak ekonomik sistem temelinden değiştirilmedikçe, Yiyiciler Partisi daha çoook seçim kazanacak, daha çoook milleti sömürecektir.

Mevcud düzende seçim, bir “yatırım” meselesidir. İnsanlar “seçilebilme hakkı”ndan yararlanabilmek için, büyük paralar harcamak zorundadır; seçim kazanıp da yaptığı yatırımları misilleriyle geri almayan tek bir siyasî gösteremezsiniz. Her suçun bir kılıfı vardır ve suçların en kılıflısı yiyicilik suçudur. Bu suçtan çok nâdir yakalanırsınız. Yakalandığınızda, hakkınızda ciddî bir delil çok nadir ele geçer.

Cezalandırılacak olsanız, en alt seviyeden ve adetâ bir trafik suçundan bile hafif ceza yersiniz. Sınıf atlamanın en kestirme yolu, seçim kazanan tarafta olmaktır. Mesleklerin en kârlısı, seçim kazanan tarafta siyaset yapmaktır.

Selim GÜRSELGİL

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: