İBDA’YI ANLAMADA ÜÇ SACAYAĞI
Salih Mirzabeyoğlu’nun fikriyatı, en temel kavramlara irca edildiğinde üç esasa sığdırılabilir. Gerisi bu esasların mevzulara uygulanışı, birbiriyle karşılıklı ilişkisi ve teferruatıdır.
Bu esaslardan birincisi, İbda Diyalektiği (Kendinden Zuhur Diyalektiği):
İbda Diyalektiği, en basit şekilde iyi, güzel ve doğru’nun kendi karşıtlarıyla tarih içinde mücadelesidir; bu mücadelenin usûlüdür. İbda Diyalektiği hem bir düşünce yöntemi, hem de bir aksiyondur. Kâinatın Efendisi’nden aldığı iyi, güzel ve doğru ölçüsüyle tarih içinde kendi kendini inşa edici, kendinden zuhur edici, en geniş anlamda İslâmcı mücadele ölçülendirmesi, bunun diyalektiğidir.
İkinci esas, İslâma Muhatap Anlayış’tır. İslâma Muhatap Anlayış, hem Sünnet ve Cemaat Ehli yolunun tavizsiz savunuculuğu, hem de İslâma Muhatap Anlayışın yenilenmesi ve bu yenilenmenin tarihî gerekliliğine ilişkin meselelerdir. İslâma Muhatap Anlayış, en genel anlamda şeriat ve şeriatın çağımızın insan ve toplum meselelerine uygulanışıdır.
Üçüncü esas ise Hikemiyat’tır. Hikemiyat, İslâma Muhatap Anlayış’ın tecrit boyutudur, mücerret fikir boyutudur
Hikemiyat, Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu kanatları arasında birinciyi hesaba çekerken ikinciyi aslileştirmeye dönük derin düşünce ve saf fikir tavrıdır. Hikemiyatın bildiğimiz felsefeden farkı şudur; gayesi onu yıkmak ve onun malzemesiyle İslâmî tefekkürü (Hikemiyat) inşadır.
İbda Diyalektiği, İslâma Muhatap Anlayış ve Hikemiyat; bu üç esası anlayan, Salih Mirzabeyoğlu’nun fikriyatını da anlar, Büyük Doğu Tarih Muhasebesi ve İdeolocyası’nı da kavrar. Bu üç esas anlaşılmadan, Necip Fazıl’dan bahsetmek de -mesela- Sait Faik’ten bahsetmekten farksızdır.
Tabii şunu da ilave etmeliyiz: Üstad’dan bahsetmenin kuru güzellemeye dönüşmesi gibi, Salih Mirzabeyoğlu’ndan bahsetmek de -onun destanlık mazlumiyetine binaen- merhamet gösterilerine dönüşmemelidir. Salih Mirzabeyoğlu muhatabından merhamet edilmeyi değil, anlaşılmayı istiyor.
Selim GÜRSELGİL