İDEOLOJİ VE KÜLTÜR MESELESİ

İDEOLOJİ VE KÜLTÜR MESELESİ

Muhiddin-i Arabî Hazretleri, Şit Aleyhisselâm’dansöz ederken sözü “son insan”a getirir ve onun üzerinden Ahir Zamandansöz eder. Ahir Zamanda insanların şehvetleriyle yönetileceğini söyler. Böylebir dönem geldiğine göre, burada bize düşen nedir? “Şehvetlerimizleyönetilmemeliyiz”…

Peki ama hayatla yüzleştirince bu da beylikbir laf olarak kalıyor. Topluma öyle bir hayat tarzı dayatılıyor ki, bazıkimseler bu dayatılan hayat tarzına boyun eğerken bazı kimseler şartlara adapteolamıyor ve büyük sıkıntılar içine düşüyorlar. Gençlerimiz, İslâmcı gençler,kız olsun, erkek olsun, büyük zorluklarla yetişiyorlar.

İslâm tarihinde hiçbir zaman böyle bir dönemolmadı. “Cinsel sorun” dedikleri şeyi bu ümmet hiçbir dönem yaşamadı.Vaizler, “o yaşta evlensin, bu yaşta evlensin” muhabbeti yapıyor ama şimdigençler evlenemiyor. Hoş evlense bile kâbuslar başka kılıkta devam ediyor.Günümüzde evlilik ve aile, çağın ıztırabını yaşayan insanların derdine dermanolmak yerine, bizzat bu çağın ıztırabını yaşatıcı bir yerde duruyor.

Herkesin gözü yöneticilerde… Çünkü budurumda ne kişisel bir çözüm vardır, ne de vaizlerin nasihatleri insanlarıkurtarabilir. Sadece toplum, iktidar gücüyle bu saldırıdan korunabilir. Fakatbaktığımız zaman, iktidar ta en başından beri diyor ki, “hayat tarzlarınadokunmayacağım.” Dokunmuyor. Dokunamıyor da. Dışarıdan gelen saldırı,insanları içlerinden avlıyor. Bireyi, aileyi, gençliği, yetişkini, hattaihtiyarı ve bütün bir toplumu yıkıyor. İktidar seyrediyor.

Gerçi seyretmese ne yapacak? Bir şey yapdesen, tutacak, işte “buraya bu kılıkta giremezsiniz.” Örneklerihatırlıyorsunuz değil mi? Hayat tarzı öyle hariçten müdahale edilebilir bir şeydeğil ki? Bu, insanları içlerinden avlayan, ruhlarını zehirleyen bir şey… Hergün televizyonuyla internetiyle şarkısıyla sanatıyla sokağıyla işyeriyleokuluyla kahvesiyle toplumun üzerine boca ediliyor.

Bu bir kültür meselesi… Kültür emperyalizmimeselesi… İktidarın bu kültür emperyalizmi ile, bu kültür dayatmasıyla mücadeleedebilmesi, sadece bu cereyanı kesebilmekle değil, aynı zamanda alternatif biryaşama kültürü üretmesiyle, bunu topluma hâkim kılması, daha önemlisisevdirmesiyle mümkün.

İşte bizim Salih Mirzabeyoğlu’ndan, NecipFazıl’dan, Büyük Doğu-İbda’dan bahsederken abarttığımızı düşünenler, yahut“onlar olmasa da olur”cular, bu meseleleri hiç anlamıyorlar. Kültürmeselesi, ideolojik bir meseledir. Ekonomisiyle, sanatıyla, ahlâkıyla; herşeyiyle… Böyle bir ideolojik görüşten, daha açıkçası yepyeni bir düzenfikrinden mahrum olanlar bu işlerin içinden çıkamazlar. Onları bekleyen yadayatılan hayat tarzına boyun eğmek (ki olan budur) yahut işte İran gibi, KuzeyKore gibi dışa kapalı bir diktatörlük şartlarında direnmeye çalışmak,hamburgerle kot pantolonuyla savaşmaktır.

Bu sadece Kemalizm veya Kemalist eğitim meselesi de değildir. Bu, “Bütün Fikrin Gerekliliği” meselesinin ta kendisidir. İktidar, sadece bu iktidar değil, gelmiş geçmiş iktidarlar bunu anlamıyor. Vaizler zaten kültür fukarası, yanından bile geçmiyorlar. Toplum yok olurken onlar sakalını taramanın derdinde. O zaman geriye bir tek teselli kalıyor: “Bırakınız çıban olgunlaşsın!” Siz kendinizi çıbanın şerrinden korumaya bakınız! Nihayetinde olacak olan olacaktır.

Selim GÜRSELGİL

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et