KIRGIZ KADINLARIN ÇARESİZLİĞİ

Kırgızistan’da kadınların %80’i internet üzerinden “ağ pazarlamacılığı” yapıyor.

Distribütörler aracılığıyla ürünlerini satan ve pazarlamasını doğru yapan firmalar, piyasada oluşturdukları güven ile birlikte uzun süre çalışabilirken; sıradan insanlarından elindeki birikimleri, paraları “kâr ortaklığı” vaadiyle toplayanlar parayla birlikte ortadan kayboluyor. Öyle ki, artık para toplayıp yok olmakta uzman(!)laşmış çok sayıda “matrix” şirketi var.

Kırgız kadınları, içinde bulundukları ekonomik darboğazdan dolayı geçimlerini sağlayabilmek için çaresizlik içerisinde çıkış yolları aramakta. Herhangi bir işi olmayan kadınlarımız, ekonominin istikrarsız olduğu bu zor dönemde çocuklarını yetiştirebilmenin, geçim için para kazanmanın; aileyi ayakta tutabilmenin yükü altında ezilmekte.

En basit ve sade yaşam standartlarına sahip olmak için dahi düzenli bir gelir sahibi olmanız, çalışmanız gerekmekte. Bu motivasyonla “pazarlama”dan kazanç sağlama umuduyla harekete geçen kadınlarımız, para kaybedebileceğinden bile şüphelenmeden tekrar ve tekrar pazarlama-yatırım şirketleri aramaktalar. Yaşadığımız dijital-internet çağı hakkında teknik bilgi sahibi olmayan bu insanlar önceleri farklı firmaların elemanı olarak çalışırken, aralarından “işi öğrenen”ler zamanla bu pazarlama teknolojisinin dilini öğrenerek firmalarda “yetkili müdür” pozisyonlarına kadar geldiler. Fakat bu 3-4 yıllık süreç içerisinde birçok “yatırım şirketi” iz bırakmadan, insanımızı dolandırarak ortadan kayboldu.

Peki sonuç?.. Ortadan kaybolan “kurucu” dolandırıcıların yerine, süreç içerisinde sektör hakkında eğitimlerini tamamlamış ve “yetkilendirilmiş” masum Kırgız kadınlar sorumlu tutuldu. Neticede, içinde bulundukları ümitsiz ekonomik şartlardan “pazarlama” işiyle sıyrılmak isteyen Kırgız kadınlarının 5’te 1’i “ceza davaları”ya karşı karşıya bırakıldı.

Kısaca anlattığımız bu süreci; Kırgız kadınlarına bir oldu bittiyle suç yıkıldığını, elbette bizim kadar Devlet yetkililerimiz ve Hâkimler de biliyor. Anayasa değişikliğinden önce ve eski rejimde hukuk, ülkemizde sadece zenginler için işliyordu. Çünkü rüşvet verip, ceza davasını kapattırabiliyorlardı. Ancak parası olmadığı için geçim derdiyle iş arayan Kadınlarımızın böyle bir maddi güçleri olmadığı gibi, ahlâkî olarak “Hukuku satın alma” gibi bir ihanete girmeleri beklenemezdi.

Bugün birçok kadınımız, “birileri” kendi çıkarları uğrına Kırgızları dolandırdığı için hapiste. Çünkü insanımızın ümitlerini sömürerek paralarını toplayan birçok “yatırım firması”, bir tuşla “internet sitesi”ni kapatıp ortadan kayboluyor. Olan da “yetkili” olarak iş başına getirilen, tuzağa düşürülen Kırgız kadınlara oluyor.

Dediğimiz gibi, bu apaçık gerçeği benim kadar sayın Devlet yetkililerimiz ve Hukuk da biliyor:

Kaç tane kırık hayat can çekişiyor! Kaç çocuk anne sıcaklığından yoksun kaldı! Kaç kadın suçsuz cezaevine girdi! Hayatlarının geri kalanında da izleri silinemeyecek bir kabus gibi, yaşamları altüst oldu!

Ne de olsa ailenin en temel ihtiyaçlarını karşılamak, çalışıp para kazanmak her insanın ve özellikle dul kalmış her kadının hayâlidir… Ama hiç kimse de bunun için kendisini hapishanede bulmak istemez!

Kadınların ülkemiz ekonomisine büyük faydası var. Hatta dünyanın birçok ülkesine göre Kırgız kadınları bu istatistiklerde önde.

Özetle;

Yeni hükümete inanıyoruz!

Ekonominin düzene girmesi için sahici adımlar atılacağı yönünde büyük bir ümit besliyoruz.

Ve elbette, masum Kırgız annelerine kurulan tuzakları boşa çıkarıcı hukukî düzenlemeler bekliyoruz.

Anara Joldoshbekova / Жолдошбекова Анара

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: