ENE MEKEN’İN KURULUŞ HİKÂYESİ VE ŞEHÎDİMİZ DİLMURAT

Hayata bakışımı tamamen değiştirdim. Bunu sağlayan en önemli sebep, şüphesiz Dilmurat’la tanışmamdı… Duyarlılığı ve nezaketiyle çevreyi farklı algılayan Dilmurat Abdubaky Uulu‘ydu. Onunla günde 1 saate kadar telefonda çok konuşurduk. Onu ilk tanıdığım zamanları şimdi düşünüyorum da; neyle ilgilendiğimi ve neden üzgün olduğumu araştırıyordu. Bir gün “Gülşah, arkadaş ve yaşıtın olan anneleri toplayabilir misin?” diye sorduğunda şaka yollu yanıtlamıştım: “Evet, eğer ben yapmazsam kim yapacak?”

“Bu mücadeleyi başlatırsan, seninle çalışacağım” diye söyledi bana.

Bir ay boyunca bu fikir aklıma her geldiğinde, kalbimin hızlı çarptığını hissettim. Bu fikir benim içimde kafesteki kuş gibiydi. Üstündeki örtüyü aldığınızda, uzun süre kafeste kaldığı için kuş önce korkar, sonra kanat çırpar ve şarkı söylemeye başlar.

Bu yeni motivasyon, inanıp inanmama arasında bocalayan duygularımızı ortaya çıkardı.

Hemen, on yıllardır birikmiş problemlerle boğuşurken destek arayan kadınlardan oluşan bir örgüt topladım ve adını da “Ene Meken” koydum.

Anaların acılarını ve beklentilerini örgütleyerek çözüm bulmak için “Ene Meken”… Çünkü bir çocuğun evreni, annesinin gözyaşlarından tanıdığı söylenir. Allah önce Adem babamızı, sonra da onun kaburgasından Havva annemizi yarattı. Hayatımızda da “baba oğulu yetiştirir, anne de milleti yetiştirir” diye söylenir bizde. Ülkemizde “boşanma” da daha ziyade ekonomik sebeplere, o da yabancı ülkelerin ülkemiz ekonomisindeki hakimiyetleri ile alakalı. O kadar çok anne çocuklarıyla kirada oturuyor ki… O analar da ufak tefek demeden, iş beğenme lüksü olmadan ve işten kaçmadan gece gündüz çalışırlar. Bu koşullar altında çocukların bağışıklık sistemleri zayıf olsa da, en azından hasta olmasınlar, aç kalmasınlar, kira paraları yetsin diye çırpınan analar…

Babasız çocuklar sadece disiplinsizlikle büyümekle kalmaz, işiyle meşgul olan annelerini de özlerler. Çocuklardaki bu büyük boşluğu doktorlar bile tedavi edemiyor. Özlem yavaş yavaş bir fobiye dönüşür ve çocuk sudan, yükseklikten, kapalı kapılardan korkar olur. Ene Meken sloganı altında toplanan annelerin hikayesinden bir tutam bu.

Çocukken kaybettiğim oyuncak bebeği bulmuş gibi, o kadar mutluydum ki; bu yepyeni mücadele için her şeyimi ortaya koyarak Ene Meken temellerini atmaya başladım. Dilmurat da çalışmalarımı övdü, hareketimizin bizim de farkında olmadığımız etkilerini gösteren haberleri anlattı. Kırgız dostu Türkiye’de onun vesilesiyle birçok görüşmeler gerçekleştirdik. Doğru Fikirle tanışmamıza vesile olan Adımlar ve Ali Osman Zor bey başta olmak üzere, birçok siyasî kuruluş ve insanî yardım dernekleriyle de ilişkilerimizi geliştirdik.

En önemlisi kendisinin de inandığı yüce değerlerin, mücadelenin dayandığı fikrin benim aracılığımla Kırgızistan’da gerçekleşeceğinden emin olduğu fikrini bana vermesiydi kuşkusuz.

Öğretmeninden 5 alan bir çocuk olarak hevesim arttı. Bu şekilde Dilmurat ve ben, Ene Meken’in sağlam ve çok yönlü temelini atmış olduk. Dilmurat’tan çok şey öğrendim. Tek bir şey söyleyebilirim: Bizi dosdoğru yola sevk edecek Doğru Fikre her zaman ihtiyaç vardır.

“Biri iyi olup hiçbir şey yapmaz, diğeri kötüdür ama pes etmez ve başarılı olur” diye bir Hadîs var. Adaletsizlik karşısında adaleti savunmaktan utanmamayı Dilmurat’tan öğrendim! Geçmişte yanlış bir şey görseydim, bu kadar üzülmezdim. Ben Dilmurat’ı bilen, tanıyan arkadaşlarla ve birçok güçlü insanlarla tanıştım. Belki düşünce tarzlarıyla biraz farklı insanlardı, ancak, hepsi aynıydı; bunlar, hayattaki amaçlarının ve misyonlarının ne olduğu konusunda derin bir anlayışa sahip şahsiyetlerdir.

Sabah ve akşam insanlarla konuşmaktan ve mücadele ruhu aşılamaktan bıkmadı ve yedi, sekiz dil bilmesine ve siyasî analiz yapabilmesine rağmen, her fırsatta bana arkadaşları hakkında çok güzel şeyler söylüyordu. Onlar hakkında konuşurken gözleri parlıyor ve gülüyordu…

Ne harika bir insandı! Kısa bir süre birlikte çalışsak bile çok şey öğrendim ve çok şey öğreneceğimi hayâl ettim…

Fikirlerimiz hayata geçecek mi? Kırgızların altın kadehten içeceği gün gelecek mi? Manevî ve maddî olgunlukla gelişecek; gelişmiş ülkelerden biri olabilecek mi? Topraklarımızı satmadan borçtan kurtulup, borçsuz bir devlet inşâ edebilecek miyiz?

Bütün derdimiz ve davamız budur!

Kırgızistan için bu davaya ömrünü adayan Dilmurat’a rahmet diliyorum.

Yolu, yolumuzdur!

Гульшах Исакова – Gülşah İSAKOVAADIMLAR

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: