GENÇLİĞİ KENDİNDEN ZUHURA DAVET

Selim GÜRSELGİL

Geçiyor karşımıza birisi, o konuşuyor, biz dinliyoruz. Çok şey biliyor demeyeceğim, çünkü her şeyi biliyor. Kendisini dinleyen nazarında da, kendi nazarında da… Her soruya cevap veriyor. Helyumun atom numarasını sorsan onu bile söyleyecek. Ama helyumun atom numarasını kim ne yapsın?

Genellikle cennete gitmeye yarayacak sorular soruluyor. “Hocam matematik öğrenmek caiz mi?” Cevabı:

-Şimdi o matematik bizi inkâra götürüyorsa kesinlikle caiz değil. Ama bizi imana götürüyorsa o zaman caiz olabilir. Yine de çok fazla uğraşmamak lazım. Sıkıntılı.

“Tam olarak ne kadar uğraşmamız gerekiyor?” diye soran olmuyor. Çünkü hocaefendi “sıkıntılı” buyurdu bir kere; benim bildiğim bir şey değil demek yerine, “sıkıntılı” dedi. Demek ki matematiği tam öğrenmeyeceksin. Para hesabı yapacak kadarı yeter. Öyle denklemdir, integraldir, “sıkıntılı”…

Biz de diyoruz ki, artık bu sıkıntıdan kurtulmanın zamanı gelmiştir. “Her şeyi bilen adam”lar bizi pasifizme götürüyor, konformizme götürüyor, İslâm inkılâbının uzağına götürüyor. Onlar anlatacak biz dinleyeceğiz, mutlu mesut evimize döneceğiz. Onlara hayranlık bağlılık sunacağız. Para ve şöhret kazandıracağız. İki gün sonra zaten bir yerleri şişecek, mehdilik mesihlik imalarına başlayacaklar. Biz de onlara ne kadar boyun eğersek cennete o kadar hızlı gideceğimize inanacağız.

Arkadaşlar, gençliğin görevi bu değildir. Birilerinin egosunu şişirip kendini pasifize etmek değildir. İmân da bu değildir. İmân bir aksiyondur, iştir, ibdadır. Cemaat de bunun için vardır. Gençliğin karşısına geçip konuşacak adam, ona gençliğine ilişkin aksiyon görevlerini buldurmaya yaramıyorsa, konuşmasa da olur.

Tasavvufun kaybedilmiş ruhunu burada aramalıyız. Eski şeyhler “baba” keyfiyetindeydi. Nasıl ki her baba, oğlunun kendinden daha üstün bir hayata erişmesini ister. İnsanların karşısına geçip konuşan bir ego değil, egosunu yok etmiş bir babaydı. Günümüzdeyse bunun tam tersidir. Karşısına gelenlerin hayranlık ve bağlılık duygularını çalıp onları hayatın dışına atmak için konuşuyor çoğu. Sonunda da zaten konuşma hakkını kendi oğlu, o yoksa damadına bırakıp gidiyor.

Eski tasavvufun ruhunu bugün fikirle yaşatabiliriz. Büyük Doğu-İbda ile. Çünkü fikir, gençliği yokluğudur; daha doğrusu, “iş ve eser neredeyse İbda (merkez) oradadır.”

Sizi nefsine çağıranlardan, her b.u bilenlerden uzak durun. İbda Diyalektiği’ni okuyun ve “yapmam gereken budur”a (kendinden zuhur) ulaşın. Yeni İslâm gençliği, inkılâp gençliği gelirse bu yoldan gelir.

Bu dâvâya, dünya ile işini bitirmiş cenneti kovalayanlar değil, bu dünyayı cehennemî bir atmosferden cennete mahsus bir iklime çevirmek için fikir mücadelesine hazır olanlar lâzım. Şeriat işte biz bunu isteyelim diyedir; putlarla iyi geçinelim diye değil…

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: