BATI’YA KARŞI VAROLUŞ ŞARTI

Ayhan SÖNMEZ

Batı’nın, bugün, kendine dair iç çelişkileri ayrı mesele, dışına bakışı tutarsızlık içermez. Tarihinin derinliklerinden tebarüz eden bu tefrik şuurunu kendi dışına bütün ve tutarlı bir şekilde yansıtır. Batı, kendi haricindeki ile arasına hiyerarşik keskin çizgiler çekmiştir. Asla ve kat’a kendi medeniyetinin içinde bir unsur kabul etmeyeceği heveslilerine de medeniyetinin anahtarını hedefletmiştir. Hiç açılmayacak bir kapıya varmak için siz türlü maymunluklar sergilerken, bu Batılı olmak kompleksi ve gayretiyle her geçen zaman, sizin doğulu şahsiyet ve hüviyetinizi de alıp götürmüştür.

Sizi her anlamda öyle bir sınıra getirirler ki bir mucizenin eseri olarak, tüm maddî ve manevî gücün başladığınız ve terk ettiğiniz noktaya dair ve ait değerleri tekrar kuşanmak olduğunu anladığınızda, bu noktada kendinize ait bir şahsiyet kılığınız kalmamış olur. Bu durum, Üstad Necip Fazıl’ın tabiriyle “tersine mucizedir”…

Batılı için kendi dışındaki cümle âlem, yerlidir ve yaşadığı mekânla birlikte müstemlekedir. Kazara kendi dışında bir unsura kendine göre üstünlük veya denklik atfedecek olsa, onu da sömürmek için önce düşürür, sonra yapacağını yapar. Batı adamı şöyle düşünür: Hangisinin iyi, hangisinin kötü “yerli” olduğunu biz Batılılar tayin ederiz, çünkü bütün yerliler bizim onları tanımamız sayesinde varlar. Yerlileri kendimizi üstün görmek için biz yarattık, konuşmayı ve düşünmeyi öğrettik; isyan ettiklerinde, en fazla Batılı efendileri tarafından aldatılan aptal çocuklar oldukları konusunda bizi doğrulamış oluyorlar.

Bir kökünüz -hâlen- varsa uzanın ve onu sahiplenin! Var kalabilmenin, başlangıç şartı budur!

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: