SALDIRAN BELLİ, SALDIRTAN BELLİ AMA CEVAP MEÇHUL!
Alâaddin Bâki AYTEMİZ
Emperyalizm ve işbirlikçilerinin dün Taksim İstiklâl Caddesi’nde gerçekleştirdikleri saldırı sonrası ortaya çıkan tablo üzerine hükümet kanadından, özellikle Süleyman Soylu’dan çok üst perdeden açıklamalar geliyor.
Açıklamalar ne kadar üst perdeden olursa olsun, neticede yapılanlar önemlidir.
Atalar sözü: Ayinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz.
Peki işleri nedir?
Yarım kalan Barış Pınarı ve Zeytin Dalı operasyonları…
Yani yarım iş…
Niye yarım kaldı bu operasyonlar?
Amerika hududu çekti ve, “tamam, buraya kadar!” dediği için.
Şimdi de aynı Amerika’nın eğittiği, donattığı adamlar, artık yol geçen hanına dönmüş olan sınırlardan rahatlıkla içeri girip, istedikleri gibi vurabiliyorlar. Daha önceki gün açıklama yapılmıştı, yüzbinden fazla kişi sınırdışı edilmiş. Demek ki yüzbinden fazla kişi bizim sınırımızı rahatça geçebiliyor.
Bu işin bir yönü, esas meselemize dönelim…
Amerika’ya gerekli cevap verilecek mi?
Verilmesi gereken cevap, yapılan saldırı ile orantılı olması gerektiğine göre, bu nasıl bir cevap olacak?
Yoksa sadece bir gece ansızın gelebiliriz tekerlemesine devam mı?
Amerika askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde, Amerika’ya nota veremeyen bu iktidar değil miydi? Barış Pınarı ve Zeytin Dalı’nda “dur!” dediklerinde de duran… 15 Temmuz’da Amerika’nın eli var diyenler kendileri, cevabı ne oldu?
Şimdi Amerika biraz alan açar, bizim uçaklar da gidip gaz almak için bu açılan alanı bombalar filan, misilleme yapılmış olur; öyle mi?
Şimdi sen Amerika ile stratejik müttefiksin, İsrail’le normalleştin, elçi atamasını daha önceki gün yaptın ama Amerika ve İsrail’in kurduğu etnikçi terör koridoruna müdahale edeceksin öyle mi?
En fazla, sahadaki durumu değiştirmeyecek, sihalarla veya istihbarat eliyle yapılan nokta operasyonlar…
Emperyalizmin müsaade ettiği, tolere ettiği kadar emperyalizme karşı operasyon mantığı olur mu? İçeride, emperyalizme karşı olunuyor, mücadele ediliyor görüntüsü verip gaz almak için emperyalizmin de işbirlikçisi iktidarın devam etmesi gayesiyle müsaade ettiği kadar anti-emperyalizm…
Yoksa ne Barış Pınarı, ne Zeytin Dalı’nın yarıda kalmasması gerekirdi. “Fırat’ın Batısı (Menbiç) kırmızı çizgimiz!” lâfı çiğnetilmez ve şimdiye Menbiç ele geçirilmiş olurdu.
Amerika’nın mesajı açık: Seni istediğim zaman vurdururum, vururum.
Ya bizim cevabımız? İşte insanı kahreden mesele de bu; biz ne cevap verileceğini bilmediğimiz gibi, gerçek bir cevap verilip verilmeyeceği konusunda da güvenimiz yok.
Bu güvensizlik arızi değil, sistematik sebeplerden kaynaklanıyor. AKP, nihayetinde emperyal sistemin bir unsuru. Sistemin bir unsuru olarak da sistem içinde kendine ne kadar alan açmak isterse istesin, bu çaba belli marjları aşamıyor, aşamaz.
Sistemi, sistemin işleyişini, sistem içi rolleri bilmek de kimin ne yapıp yapamayacağını tahmine imkân veriyor.
Filler tepişirken ezilen çimenler oluyor.