HAYVANSEVERLİK HASTALIĞI
Ayhan SÖNMEZ
“Hayvanseverlik” denilen marazî ruh hâli bugün yaşanan acıların temel sebebi. Ruhen zinde her insan hayvanları sever. “Hayvansever” denilen şeyse, insanlarla kuramadığı sosyal iletişim açığını hayvanlarla kapatan patolojik bir zümre. Papaz sınıfının inancı, dini sadece kendine mahsus kılması gibi, bunlar da hayvan sevgisinde tek yolun kendilerinki gibi olmak iddiasıyla hayvanlar üzerindeki tasarruf hakkını da tekellerine alma çabasındalar.
Hayvanseverler, kendinizi lanse ettiğiniz gibi sevgi dolu filân değilsiniz, bu duygudan da çok uzaksınız aslında. Hayvanları sevdiğiniz de doğru değil. Hayvan seviyor olsanız bugünkü manzaraya tahammül edemez, hâl çaresine bakarsınız. Siz sadece bir ego sorunu yaşıyorsunuz; hâletiniz gayet egoistçe. Çünkü gerçekten içi dışı sevgi dolu olsaydınız dünyadaki tüm memeliler gibi önce kendi türünüzü önde tutmaya eğilimli olur ve insanları severdiniz. Sizin sevdiğiniz şey insanlar veya hayvanlar değil, sadece ve sadece egonuz, yüzleşin bununla.
Karın ağrınız ise insanlar, sizin türünüz. Evet, insanlar komplekstir ve sizin egonuzu tatmin etmezler. Sizi el üstünde tutmaz, size hayranlık beslemez, size tapmazlar. Aksine yalan söyleyebilir, kandırabilir, aldatabilir, ikiyüzlü olur, size karşı menfaatlerini gözetirler.
İnsanlardan hak ettiğinizi zannettiğiniz muameleyi göremeyince, o hissi basit gördüğünüz canlıların size verdiğini farzettiğiniz için onları seviyor görünüyorsunuz. Bu bir sevgi değil, bu bir köle-efendi ilişkisi. Çünkü kendinizi çok seviyorsunuz.
İşte, aşın bunu biraz, hayat sizden büyük. Siz hayvanları değil, hayvanların size hissettirdiği o üstünlük duygusunu seviyorsunuz. Hayvanlar sizi kandırmıyorlar, kendilerini sizin önünüze koymuyorlar, koysalar bile onları zavallı gördüğünüz için bağışlıyorsunuz. Gerçekten problemli insan hareketleri bunlar. Yaşanan her türlü acıya bizzat şahit olmanıza rağmen ütopik bir beklentiyle mevcut sorunları reddediyor ve suçluyu sürekli başka yerlerde arıyorsunuz, çünkü bunu yapmak size kendinizi üstün ve özel hissettiren başka bir şey. Yani ortada tek bir sorun var, çözüm istemeyen hastalıklı bir ego sorunu. Bu yaptığınız çok ama çok aşağılık, dahası aşırı derecede de merhametsiz, sadistçe; kusura bakmayın.
Siz kendi iç problemlerinizi aşamıyorsunuz diye toplum içerisinde herkese zarar veren bir kanseri büyütemezsiniz. Fizibilite çalışması yapılmış, maddiyatı karşılanabilir ve makûl çözümünüz varsa derhal sunun. Yok bir çözüm. Benzer sorunlara karşı getirilen çözümler; herkes, başa belâ olan sokak hayvanlarını toplatarak ve itlaf ederek çözmüş bu işi.
10 milyon köpeği kısırlaştıramazsınız, anormal bir seferberlik ve bütçe gerektiriyor buna teşebbüs. Hadi diyelim gözünü karartıp girdin, kısırlaştırdığın hayvanları tekrar sokağa saldığında, gözden kaçanlar illa ki olacak ve üremeye devam edecek. Sonra ve onlarca sene bunu çekmeye devam edecek toplum. Ayrı bir konu ama kısırlaştırma pek mi merhametli. Canlılığın en temel insiyakı üreme, en ilkel canlı bile besin görürse yönelir, tehlike görürse uzaklaşır ve ürer. Kompleks bir memeliden bunu esirgemek kimyasını alt üst eder, belki daha canavarlaşacak.
Hadi çözüm bu dedik,10 senelik bir plân hazırladık. Bu plânın tutması için köpekleri sokağa geri salamazsınız. Nereye koyacaksınız 10 milyon hayvanı ya? Var mı böyle bir barınak? Nasıl bir yatırım, nasıl bir organizasyon gerektiriyor bu, farkında mısınız cidden siz? Nüfusunun %10’undan fazlasının işsiz olduğu bir ülkede 10 milyon köpeğe milyarlarca dolar yatırım yapılmasını, çok güvenli, hijyen barınaklar kurulmasını ve 10 sene boyunca günden güne köpeklerin sayıları azalırken bu devasa yatırımının çöp olmasını izlemesini mi bekliyorsunuz insanlardan?
Biraz gerçekçi olun. Varsa da bir çözüm getirin. Yoksa bu hayvanlar itlaf edilmek üzere toplatılacaklar; bu fikre kendinizi şimdiden alıştırın. Eğer varsa mahallenizin maskotu, adı sanı olan, sevimli, özel bir köpek, alın himayenize, uygun bir yerde bakın, besleyin, ne yaparsanız yapın. Ama kalanlar toplanacak, kurtarmak istediğinizi tez elden kurtarın. Çünkü o barınaklarda çok yaşamazlar, 1-2 ay sonra uyutulurlar. Alıp tekrar sokağa salarsanız da bu kez insanlar öldürür onları haberiniz olsun.
Olması gereken belli. Yani sırf siz insan iletişiminde zorlandığınız için kendinizden aşağılık gördüğünüz hayvanlara karşı yaşadığınız ego tatminini doyurmak adına bu acılara ilelebet katlanmaya devam edemeyiz. Tek celsede son verilmesi en iyisi olacak. Bir dirhem merhamet sahibi olun gerçekten, ne diyeyim ki? Bu iş bitsin, sokaklar temizlensin, hem barınakların kalitesi artacak, hem sokağa hayvan bırakanlara ağır cezalar gelecek, hem eziyet çeken hayvan olmayacak, hem insanlar, çocuklar böyle ölmeyecek. Ağır görünse de ödemeye mecbur bir bedel bu inanın ki.
One thought on “HAYVANSEVERLİK HASTALIĞI”