BÜYÜK DOĞU’YA SALDIRILAR

Selim GÜRSELGİL

Büyük Doğuya fikriyatına yönelik saldırılar genellikle iki biçimde olur. Biri cepheden saldırılardır. Çoğu Büyük Doğu’nun ideolojik karşıtları böyle saldırı düzenlerler. Çetin Altan’ın, Aziz Nesin’in, Murat Bardakçı’nın vs saldırıları buna örnektir. Kadir Mısıroğlu’nunki de ideolojik istisnâ teşkil etmekle beraber bu kapsamdadır.

İkincisi, sinsi saldırılardır ve genellikle İslâmcı camiadan gelir. Sözgelimi Feto’nun saldırıları. Necip Fazıl’ı anma gününde, STV’de, üstelik ana haberde, güya Necip Fazıl’ı övermiş gibi görünüp, sinsi bir üslupla O’nu karikatürleştirmeye çalışırlardı. Dücane Cündioğlu, Akif Emre, Mustafa Armağan gibi isimlerin saldırıları da bu üslûba örnekti. Mesela Mustafa Armağan, Abdülhamid’le ilgili kitabında, konuyu Necip Fazıl’a getirmiş ve şöyle demişti:

“Necip Fazıl’ın, cumhuriyet devrinde Abdülhamid’i ilk savunan kalem imtiyazını göğsüne asma gayretine rağmen, şimdiki tesbitlerime nazaran ilk karşı atağa geçen aydınımız Nihal Atsız’dır.”

Mustafa Armağan kim? Sözkonusu dönemde, sırtını Feto’ya yaslamış, alternatif tarih yazan, bu hizmetleriyle büyük paralar kazanan, İslâmcı gençlerin bayıldığı biri. Normalde bizim onunla ne işimiz olur? Ama yaptığı şeye bakar mısın? “Abdülhamid’i ilk savunan kalem imtiyazını göğsüne asma gayreti”ymiş. Hasetliğin, fesatlığın yoldan çıkmış dili! Bu imtiyaz O’nun değil din düşmanı Nihal Atsız’ınmış.

O dönemde bilenler bilir, bizim Hakan Yaman, Aylık dergisinde, oturdu ona enfes bir cevap verdi. “Sen pislik yapmaya çalışıyorsun” demeyip, acaba doğru mu söylüyor diye araştırdı. Verdiği tarihte Nihal Atsız’ın Abdülhamid’i öven yazısı gerçekten vardı; yani Büyük Doğu çıkmadan. Fakat bundan önce Necip Fazıl’ın Namık Kemal kitabı çıkmış ve Abdülhamid’in resmî tarihin gösterdiği gibi olmadığı ilk defa orada savunulmuştu. Mustafa Armağan yanılıyordu, büyük lâflar etmeden önce eksik bir araştırma yapmıştı. Peki yanılgısı gösterildikten sonra iddiasından vazgçeti mi? Hayır. Çünkü onun için önemli olan hakikatin ne olduğu değil, Necip Fazıl’a pislik yapmaktı. Onun yerine din düşmanını da, Allah düşmanını da şampiyon yapmaya razıydı. Bundan dolayı da bu mesele artık ilmî bir tartışma olmaktan çıkıp, ideolojik bir kavga hâlini aldı. Şimdi kim diyebilir ki bize, durduk yerde ona buna sataşıyorsunuz diye? Bizim kimseye sataştığımız yok. Ama meydan boş, istediğimiz pisliği yaparız diye düşünen olursa da ona yanılgısını göstermek, bizim görevimiz.

Burada her aradığınızı bulamazsınız. Burası Medine Hacı Pazarı değil. Sizin sevdiklerinizi öveceğiz diye bir taahhütte de bulunmadık kimseye. Bizim bir çizgimiz var. Bu yıllardır sağa sola sapmadan yolunda giden bir çizgidir. Bu size hitap ederse, aynı yolda yürürüz; etmezse yolunuza gidin. Bunun dışında bir beklentiniz olmasın

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et