ÇOCUK İSTİSMARI İDDİALARINA DAİR

Selim GÜRSELGİL

İki ihtimal var: Ya iddia doğrudur, yahut kadın ailesine iftira atıyordur.

İddia doğruysa, iki ihtimal var: Ya kadın, küçük yaştan beri ailesinin bilgisi dahilinde istismara uğramaktadır, yahut ailesinin istismardan haberi yok, saf bir iyi niyet içindedirler.

Kadın iftira atıyorsa, iki ihtimal var: Ya -ailenin iddia ettiği gibi- psikolojisi bozuktur, ya -genellikle İslâmî kesimin iddia ettiği gibi-, Fadime Şahin türü bir komplonun içindedir.

Ben kendi kafamda sol kesimin, sol gazetenin, gazetecinin iftira atma ihtimalini tamamen eledim. Çünkü işin içinde bir iddianame var. Adamlar iddianameye dayanarak haber yapıyorlar. Ancak bu durum sol kesimin ikiyüzlülüğünü ortadan kaldırmıyor. Bu tür hadiseler, karşı tarafta 1 tane oluyorsa kendi kesimlerinde 10 tane oluyor. Ama kendi kesimlerinde olanın hemen üstünü örtüyor, hiç konuşmuyor, karşı tarafta olan 1 hadiseyi ise sürü halinde ve yıllarca dillerinden düşürmüyorlar. Mesela Ensar Vakfı’nda olan istismarı bütün solcular, solun beşikteki bebeleri bile bilir; ama Halk Partililerin 1’e 10 misli aynı türden skandallarını, ilk gün duymazdan gelir ikinci gün hemen unuturlar.

Daha kötüsü var: Sol kesim, AB’nin “eşcinsel çocuklar” projesinin de gönüllü taşeronudur. Daha bir hafta geçmedi, CHP’nin akıldânelerinden Sorosçu biri, bu konuyu gündeme taşımaya çalıştı. Olmayan bir hastalığı önce topluma bulaştırıp, sonra güya tedavi etmek bahanesiyle meşrulaştırmak. Bu eski bir solcu taktiğidir.

İslâmî kesime gelince, bu konuda sınıfta kalmış ve çuvallamıştır. Halk Partili biri bir çocuk istismarı sırasında suçüstü yakalandığında, hadi parti önünde “Halk partisi kapatılsın” diye gösteri yapmasın. Fakat kendi arasında bir sapkınlık ortaya çıktığı zaman, onun failini kendi elleriyle cezalandıramayan, bir daha bizde böyle bir şey zuhur edecek olursa ibret-i alem yaparız diyemeyen, tıpkı sol kesim gibi onun üstün örtmeye ve örtbas etmeye çalışan bir İslâmî kesim, başına gelen musibetleri zaten hak ediyordur.

Piyasada çocuk istismarından hüküm giymiş hocaefendiler (!) dolaşıp hâlâ itibar görüyor, bundan ötesi var mı? Eğer ona gereken tavır konulsaydı, hadi şeyinden tavana asılmasın, dışlansaydı, suratına tükürülseydi, bugün bunlarla uğraşıyor olur muyduk?

Solcular için ahlâksızlık, kendilerinde olunca üstü örtülecek, karşıtında olunca yaygarası yapılacak bir şey olabilir. Fakat İslâmcılık ve ahlâksızlık, asla bir araya gelmeyecek iki zıt şeydir. Piyasanın dolandırıcı, üçkağıtçı dolu olmasını saymayalım bile…

İslâmî kesim o kadar dava ahlâkından uzaklaşmış ve dünyevîleşmiştir ki, başına gelen bu musibet vakayı adiyeden sayılır. Şalvarı cübbeyi giyince mesele tamam oluyorsa, 150 kiloluk çarpık ve çirkin bir cüsseyle kasıla kasıla ortada dolaşmakta beis görmüyorsan, belâyı çekersin.

Müslümanlık, nefsaniyete, ehl-i dünya yaşayışına dinî kılıf bulmak davası değildir. Müslümanlık, Allah’tan başkası için varolmayı red davasıdır. Bu davanın şuurudur, ahlâkıdır, aksiyonudur. Müslümanlık, iyiyi emretmek ve kötüyü menetmek, menedilememiş kötüyü cezalandırmaktır.

8 Aralık 2022

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: