TALİBAN’IN KIZLARA ÜNİVERSİTE YASAĞI ÜZERİNE
Selim GÜRSELGİL
“Taliban kızların üniversite eğitimi görmesini yasakladı.” Bu haber laik kesimde büyük bir ilgi gördü. Fakat İslâmî kesimde hiçbir yankı uyandırmadı. Bunun sebebi, İslâmcılar kaçma ve sıvışma psikolojisinden hâlâ kurtulmuş değiller. Zoru gördü mü hemen sıvışıyorlar ve böyle kurtulacaklarını sanıyorlar. Kendi meseleleriyle bile yüzleşmekten kaçınıyorlar. Laik kesim haklı olarak soruyor:
-“Tamam kızların üniversiteye gitmesini yasakladın ama yarın eşin hastalanınca kadın doktor yok mu diye ortalığı ayağa kaldıracaksın. Kızlar üniversiteye gitmezse kadın doktor nasıl olacak?”
Yine cevap yok.
Peki ama buna bir cevap yoksa, dünkü baroda İslâm düşmanlarının başörtülü avukat görünce kudurmalarına nasıl tepki göstereceğiz? Biri şeriat adına, diğeri İslâm düşmanlığı adına aynı şeyi, Müslüman kadınların okumamasını ve meslek edinmesini istemeyen bu iki kesimin, birine karşı fikrimiz yok ama diğerine var mı? Oysa ikisi de aynı şeyi savunuyor.
Şu ki, İslâm düşmanları Müslümanlardan rahatsız oluyorlarsa, bilsinler ki, Müslümanlar da onlardan rahatsız oluyor. Onlarla er-geç hesaplaşacağız. Ama güya şeriat adına onlarla aynı amaca sahip olanlar ve bu konularda fikri olmayanlar da arada kaynayacak. Bu vakitten sonra hiç kimse Müslüman kadının eğitim ve sosyal görünüş hakkını elinden alabileceğini ummasın.
Bunu söylerken, muhafazakâr demokratların yaptığı tarzda bir yozlaşmayı da kastetmiyoruz. Onlar AB’nin “kadın işgücünü arttırma” programlarına harfiyen uymakla övünüyorlar. Her sene kaç tane ev kadınını konfeksiyon işçisi ve sekreter yapmayı başardıklarını rakamlarla açıklayıp alkış bekliyorlar. Genç kızlarımızı eğitim için ailelerinden alıp ruhuyla bize yabancı, kabuğuyla bize benzer mahluklara dönüştürüyorlar. Onları kapitalizmin şatafatı ve postmodernizmin hastalıklı fikirleriyle zehirliyorlar.
İslâm inkılâbı bunların hiçbirini vaadetmiyor. O, bunların tümünü yok etmeyi taahhüt ediyor. İslâm inkılâbı, kadınları evden çıkarıp konfeksiyon işçisi ve sekreter yapma gayesi taşımamaktadır. Bunu bir kadın hakkı değil, kadının soysuzlaştırılması olarak görmektedir. Fakat doktor, öğretmen, ilim ve sanat erbabı olmak isteyecek genç kızlarımıza ve üniversite eğitimi görmeyi gerçekten isteyen her gencimize de hiçbir engel ve şart koymadan bu özgürlüğü sunmayı taahhüt etmektedir. Tüm gençlere, zengin fakir gözetmeden tam bir fırsat eşitliği ve liyakat imkânını garanti etmektedir.
Şu da bilinmelidir ki, İslâm inkılâbının üniversitesi, bugün örneklerini gördüğünüz üniversitelere benzemez. Dünyanın en donanımlı nesillerini yetiştirmeye memur dünyanın en prestijli üniversiteleridir. Orada eğitim ve ilim dışında hiçbir gaye ve özellikle karma eğitim rezillikleri yoktur. Onlar yeni bir medeniyetin ocakları, külliyeleridir.