SAVAŞ, DE GAULLE VE AVRUPA MESELESİ

Adımlar Fransa

Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’yı destekleyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a muhalif sesler yükselmeye devam ediyor. Bunlardan en ilginç ve manidar olanlardan birisi de Fransa’nın 20. yüzyıldaki en büyük siyasî figürlerinden birisi olan General Charles de Gaulle’ün (Dö Gol) torunu Pierre de Gaulle. Pierre de Gaulle, 14 Haziran 2022 tarihinde Rusya Fedarasyonu’nun Millî Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada, dedesinin politik mirasına atıf yaparak, bir kez daha açıkça Rusya’yı desteklediğini beyan etmişti.

Strateji ve kurumsal finans danışmanı olan torun de Gaulle, savaşın başından beri yaptığı açıklamalarla Fransa ve Avrupa siyasetinde sesini duyran bir isim oldu.

(Dö Gol) demişken, Büyük Doğu Mimarı Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu Dergisi’nin 17.7.1959 tarihli 20. sayısındaki başyazısından yaptığımız iktibasla (Piyer dö Gol)ün Rus Büyükelçiliği’nde yaptığı konuşmanın birlikte mütalâa edilmesini faydalı buluyoruz. Üstad’ın 65 yıl öncesinde kaleme almış olduğu satırlar, bugün Amerikan boyunduruğundan hâlâ kurtulamamış olan Avrupa’nın durumuna da ışık tutucu ve çıkış yolunu da gösterici keyfiyette olması bakımından ayrıca mühim…

Üstad’ın satırları:

“Yalnız Fransa (Dö Gol) tecrübesinden sonra bir şahsiyet hummasına düşebildi; ve (frenk) isminin eski temsil hakkı üzerinde yepyeni bir istikamet kolladığını belli etti. Dış politikada ilk defa olarak (Dö Gol)ün; Amerikan hava üslerini Fransa’dan tasfiyeye kalkması, işte bu istiklâl ve şahsiyet davranışının en bariz işaretidir. Bu işaret, Fransa’nın artık bir âlet mevkiinden çıkıp, Garp medeniyetini yuğuran şahsiyetli milletlerden biri olmak sıfatını her sahada göstermek ve bütün iç ve dış buhranlarını yenmek istemesinden başka bir maksada yorulamaz.Hakikat şudur ki, Amerika sadece iktisadî ve teknik üstünlüğü yüzünden, ayrıca hiçbir payı bulunmayan Garp medeniyetini bütün hakları ve imtiyazlariyle ve açıkgözce nefsine yamamış; ve cihanın komünizma dehşetine karşı kendisini biricik tutamak haline getirmeyi bilmiştir. Bu tutamağa el atanlar da, onun iradesine boyun eğmeye, dünya çapında hiçbir temsil tavrı takınmamaya, şahsiyetsiz yaşamaya ve Amerikalılara mahsus basit ve düpedüz dünyanın bekçiliğini etmeğe mecburdur.

Bu ne boğucu, sıkıcı dünya! Yukarıya tükürsem bıyığım, aşağıya tükürsem sakalım…

Nazariyede materyalist Rusya’ya karşı Amerika, cihana öyle ablâk bir çehre vermiştir ki, ikisi arasında sıkışıp kalan Avrupa, evvelâ birincisine, sonra ikincisine karşı (spiritüalist) bünyesini koruyabilmek için ne yapacağını bilememektedir. Birinden korunmanın öbürüne sığınmak şeklinde tecelli eden çaresi, gerçek korunmayı ve şahsiyet müdafaasını büsbütün iflâs ettirici bir durum arz etmektedir.”

Pierre de Gaulle’ün konuşması:

“Ekselansları, bayanlar ve baylar, yetkililer, hanımefendiler ve beyefendiler;

Ulusal Gününüz’ü kutlamak üzere bizi davet ettiğiniz için ailem ve babam Amiral de Gaulle adına teşekkür ederim. Halklarımız, uzun yıllara dayanan dostluk ve Nazilere karşı dökülen kanla birbirine bağlıdır. Bu, Fransız-Rus ilişkisinin General de Gaulle için özel bir önem taşıdığını tekrarlamam için bir fırsat. Fransa ve Rusya birbirine yakın ama aynı zamanda menfaat ve kader ortaklığının bilinciyle birleşmiş durumdalar.

Rusya, gerek Avrupa, gerek dünyadaki yerinden dolayı büyük dedeme göre uluslararası dengeyi koruyan bir ülkeydi. Kendisi, Rusya’yı ters müttefikten ziyade, Fransa’nın güvenliği için gerekli bir unsur olarak görüyordu. (Ters müttefik: Eski bir Fransız devlet stratejisi terimi; düşman ülkenin komşusuyla müttefik olmak. -ç.n.-) General şunları söyledi: “Napolyon’un 1. Alexandr’a saldırma kararı, yaptığı en büyük ölümcül hatadır. Hiçbir şey onu buna zorlamadı. Çıkarlarımıza, geleneklerimize, dehamıza aykırıydı. Çöküşümüz, Napolyon ile Ruslar arasındaki savaştan kalmadır.”

Buraya, Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmenin Fransa’nın çıkarına olduğunu bir kez daha yüksek sesle ve net bir şekilde teyit etmeye geldim.Kıtamızın birliği ve güvenliği ile tüm dünyanın denge, ilerleme ve barışına katkıda bulunmak için birlikte çalışmamız gerektiğini söylemek istiyorum.

Artık herkes, mevcut çatışmada ABD’nin sorumluluğunu, sürekli genişleyen NATO’nun feci rolünü ve Ukrayna Hükümeti’nin pervasız politikasını kabul ediyor. Amerikalı ve Avrupalıların tatlı vaatleri ve illizyonlarıyla Donbass’ın Rusça konuşan halkına karşı ambargo, yağma, ayrımcılık ve bombalama gibi bir politika yürütüldü. Batılılar, ne yazık ki, Zelensky, onun oligarkları ve neo-Nazi askerî gruplarının kendilerini bir savaş sarmalına hapsetmelerine izin verdi.

Bu basiretsizliğin Ukrayna halkı için ciddi sonuçları var. Ama şuna hiç kuşkunuz olmasın: Amerikalılar, tek amacı kendi direktiflerini, ekonomilerini ve sistemlerini empoze etmek için Avrupa’yı zayıflatmak ve bölmek olan yeni bir Doğu-Batı çatışmasını kışkırtmaktan başka ne istiyor? Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Amerikalılar, Avrupa’da gerekli güç dengesini kurmak ve Avrupa kıtasının güvenliğine katılmak için bir anlaşmaya girdiler. Ukrayna’da düzenli ve sistematik bir şekilde askerî gerilimi yükselterek taahhütlerine veya “büyük özgürlük” ve “demokrasi” ilkelerine saygı gösteremezler.

ABD yanılıyor, dizginsiz ve pervasız yayılmacılığı, amansız bir şekilde dünyanın dengesizliğine ve adaletsizliğe yol açan NATO yanılıyor. Amerikalılar, NATO’yu Doğu’ya ya da Kuzey’e genişletmeme yönündeki güzel vaatlerine saygı göstermedi. Minsk anlaşmalarına uyulmadı.

Gerçek şu ki, 1991’deki zorlu geçiş ve ardından gelen yeniden yapılanma sonrasına kadar Amerikalılar ve onlarla birlikte Batı, Rusya’nın tek kutuplu dünyasına uymadığını asla kabul etmedi. Ne Amerikalılar ne de Avrupa, Rusya’nın kendisini Batı modeline göre kendi imajına göre dönüştürmesi gerektiğini asla kabul etmedi.

Bu nedenle ve başından beri Başkan Putin, ülkesi için büyük bir lider iken, bir diktatör olarak algılandı!

Amerika Birleşik Devletleri, dünyadaki uluslararası ticaretin düzenlenmesinde baskın para birimi olan Dolar’ın rolünü kaybetmesini de asla kabul etmedi. İşin kötüsü, bu körlük içinde, ekonomik ve malî çıkarları Doğu’ya kaydırarak, yine savaşmak istedikleri Çin para biriminin konumunu güçlendirmekten başka bir şey yapmıyorlar! Zayıfların politikası olan yaptırımlar, Avrupalıları ve dünyanın diğer uluslarını zayıflatmak dışında etkisizdir. Afrika Birliği Başkanı Bay Macky Sall bu konuda çok endişeli olduğunu ifade etmiştir.

Amerikalılar, ekmek fiyatından ısınmaya ve akaryakıta kadar hepimizi zaten etkileyen derin, sistemli ve kalıcı bir ekonomik krizi kışkırtarak, aynı zamanda gıda, hammadde ve endüstriyel metal kıtlığı nedeniyle Avrupalıları zayıflatıyor. En az bir asırdır tüm büyük finansal krizlerin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini unuttuk mu? Henry Kissinger, “Bizim dolarımız, sizin sorununuz” dedi. Amerikalılar bizi hâlâ ihraç ettikleri borçlarıyla tutuyorlar.

Amerikalılar, zevk ve tüketim kültüne dayalı bir kültürel ve sosyal modeli de empoze ederek, geleneksel değerlerimizin iki temeli olan aile ve gelenek sütununu baltalıyorlar.

Avrupa ve tabiî ki Fransa, kendilerini ABD ve NATO’nun arzuladığı bu askerî ve ideolojik gerilimle birçok şeyi kaybetme riskiyle karşı karşıya. Charles de Gaulle şöyle demişti: “Zannedersem haritada buldum. Amerika, Avrupa’nın bir parçası değil.”

Mevcut korkunç ve ürkütücü durumda, Fransa kilit bir rol oynayabilir ve oynamalıdır. Fransa ve Rusya, ikisi de Avrupa’nın kızlarıdır. Fransa, Avrupa uluslarının en yaşlısı olduğunu ve hiçbirinin arkasında bu kadar uzun bir zafer izi olmadığını unutmamalıdır. Büyükbabam, Rusya ile güçlü ve ortak bir ilişki kurmak ve sürdürmek için tarihin en zor zamanlarında bile zorunlu ihtiyacı her zaman destekledi ve savundu.

Dedem Rusya’yı severdi. Ben ve aynı zamanda ailem de Rusya ve insanlarını seviyoruz. Mülkiyet hakkı tüm dünyada haksız yere ihlâl edilen Rus halkı… Bana işgâlin en kötü zamanlarını ve Fransa’daki Vichy rejimini hatırlatıyor. Ve sanatçılar, Rus sporcular da sorumlu mu?

Rus halkına karşı yürütülen sistematik ayrımcı müsadere politikası çok çirkin ve beni şaşırtıyor.

Müsadenizle General de Gaulle’den bir alıntı yapmak istiyorum: “Fransa’da Rusya’yı hiçbir zaman düşman olarak görmedik. Ben Fransız-Rus dostluğunun geliştirilmesinden yanayım ve Sovyet Rusya’ya karşı savaşan insanlara asla silâh göndermedim ve göndermeyeceğim.”

Amerikalılar para (ve silâh) veriyor, biz de onlara bağımsızlık paylarıyla ödüyoruz. Fransız Hükümeti’nin NATO’ya ve dolayısıyla Amerikan politikasına bu boyun eğmeyi taahhüt etmesinden üzüntü duyuyorum.

Bazı Fransız Cumhurbaşkanlarının iradesiyle Fransa’nın kendisini NATO içinde eritmesine üzülüyorum. Ancak General de Gaulle her zaman Fransa’nın bağımsızlığını NATO’nun entegre komutasında korumaya çalıştı.

NATO Avrupa’yı yutuyor. O zamandan beri Amerikalılar artık Fransa ile konuşmuyor ve bizi artık güçlü ve bağımsız bir millet olarak görmüyor.

İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olan ve İngilizler ve Amerikalılar tarafından yönetilen Avustralya’nın, Fransa’dan denizaltı satın alacağına dair sözleşmeyi vahşice ve tek taraflı ihlâl etmesiyle, Fransa’nın yakın zamanda uğradığı küçümsemeyi hatırlatmamıza gerek var mı? Fransa, egemenliğini kaybetmesinin yanı sıra, NATO’nun kendisine verdiği üç günlük cephane ve yakıt avansıyla yetinebilir mi? Fransa Cumhurbaşkanı’nın politikasını anlamıyorum.

General de Gaulle, inançlarının gücüne, ordusuna ve Amerikalıları üzecek şekilde kendi oluşturduğu caydırıcı gücüne dayanarak, Atlantik İttifakı’nın tam üyesi olarak kalırken NATO’dan ayrılma kararlılığına sahipti. Fransa Cumhurbaşkanı’nın, Amerikalılar tarafından dayatılan ve onu bağımlı hale getiren tek düşüncenin ve ortak politikanın sancılarına katlanmak yerine, bu cesarete ve iradeye sahip olmasını istiyorum.

Aynı şekilde günümüz Fransa’sında da bizi zayıflatan bu “aynı zamanda” politikasında kendimi bulamıyorum. Değerlerimizin, tarihimizin, kültürümüzün, büyük özgürlük, görev ve güvenlik ilkelerimizin terk edilmesini kabul etmiyorum.

General de Gaulle, “Fransa’nın büyüklüğü ile dünyanın özgürlüğü arasında yirmi yüzyıllık bir anlaşma var.” demişti. Hedefimiz, Atlantik ile Urallar arasında bir Avrupa anlayışı oluşturmaktır ve böyle kalmalıdır. Dünyadaki alarmların ve mevcut krizin tehlikelerinin ortasında, Fransa bir kez daha tüm ağırlığını koyarak savaşan ülkeler ve özellikle Rusya ile bir anlaşma yoluna gidebilir ve buna teşebbüs etmelidir.

Savaşa yalnız gitmiyoruz!

İdeolojilerin ve dolayısıyla onları ifade eden rejimlerin, başka yerlerde olduğu gibi Ukrayna’da da geçici olduğu kanısı var. “Siyasî temellere dayalı olarak önemli olan tek şey, yüzyılların birikimi ve ülkelerin büyük kalabilme yeteneğidir.”

General de Gaulle’ün 1966’da Rusya’ya ikinci seyahatinde söylediği gibi, “Ülkenize yaptığım ziyaret, ezelî ve ebedî Fransa’dan ezelî ve ebedî Rusya’ya yapılmıştır.”

Teşekkür ederim!

Pierre de Gaulle

*

Konuşmanın video kaydı:

*

Haber ve tercüme: Adımlar Fransa

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: