GERÇEK DÜNYA
Ayhan SÖNMEZ
Milenyumun başlangıcından bu tarafa, modern dünyanın kötülüklerine karşı mücadele, kahir ekseriyetle çevrimiçi hâle geldi… Bu girdabın dışına çıkmaya gayret, gerçek mücadeleyi istemenin de bir ispatıdır..
Çevrimiçi alanlar herhangi bir muhalif veya devrimci hareket için bir koruma sağlar, fakat onu sınırlar. Fikir oluşumu, araştırma ve tartışma, sizi dijital alanın sınırlarının dışına çıkmadan ancak bir yere kadar götürebilir. İnternetin sosyal medyadan önceki versiyonunda olanlar bunu dolaylı olarak biliyorlardı: İnternet gerçek hayatla aynı değildir ve kendi başına bir eylem teşkil etmez. Bu sebeble, o zamanlarda “ciddi bir iş” değildi. Saf bilgi ancak fizikî eylem yoluyla gerçeğe dönüşür. Basit gelebilir ama hatırımızda tutmamız gereken bir şey: Odanın ışığını bir düğmeye basıp kolayca söndürmek gibi, çevrimiçi hizmetler kapatıldığında ne olur? Destek ağınız ve itiyadlarınız anında kaybolur. Büyük bir kriz hâlinde, yanınızda yalnızca şahsî çevrimdışı bağlantılarınız olan kişiler kalır.
2000’lerin ortalarından beri çevrimiçi saha, ideolojik muhaliflerin faaliyetleri için bir alegori olarak kullanılıyor. İçine girmek ve içinde yaşamak zorunda olunan “gerçek dünya” ise insandan biraz daha uzaklaşıyor.
Son on yılda internetin, “dünyayı değiştirme” gücü nefes nefese övüldü. Anonymous’tan Arap Baharı’na ve hatta 2016 Trump seçimlerine kadar. Güç merkezinin tam olarak anlaşılmadığı yahut karartıldığı olaylar için “internet”in amorf gücü uygun ve teselli edici bir açıklamadır. Kendiliğinden eylemin görünmez eli bize, “halkın gücünün” iştirak etmesiyle modern dünyanın gerçeklerine karşı etkili olduğu ve her ân, “halkın” artık kâfi geldiği ve nihayet had safhaya ulaşıldığına karar vereceğine dair rahatlatıcı bir his veriyor. Güya çürüme burada duracak ve daha ileri gitmeye cesaret edemeyecektir.
Hiçbir zaman aşağıdan yukarıya doğru bir değişim olmamıştır ve olamaz. “Dünyayı değiştiren” tüm aktivizm örnekleri, iktidar yapısının tepeden inme bir eyleminin veya bir dış gücün müdahalesinin sonucu şekillenmistir. Hiçbir fizikî barışçıl protesto hareketi tek başına kararlı bir rejimde değişimlere yol açamaz; benzer bir nedenle kesinlikle hiçbir çevrimiçi protesto veya YouTube kanalı tek başına dünyayı değiştirmeyecek. Ne yazık ki, şebekenin kendisi tarafından çevrimiçine alâka seviyemizin artmasıyla gücümüzün de artışa geçtiğine dair sahte tezahürler bize satıldı.
Bu demek değildir ki çevrimiçi eylem boşuna; ama bundan ibaret kalırsa da boştur. Gerçeği kabul etmeyi, nihilizme düşmekle karıştırmamak lâzımdır. Enerjimizi değerli yollara harcamalıyız.
Biliyorsunuz zaten ama ben tekrar belirtmek isterim: Zinciri boynunuzdan çıkarmaya ikna edecek hiçbir kelime kombinasyonu yoktur. Mevcut durum, gerçekler ve mantıkla basitçe tartışılamaz. Mücadeleyi kazanmak, müşahhas güç seviyeleri elde etmeden hiçbir şey ifade etmez. Retorik sizi (küresel panoptikon)un sıkılaşan ağından kurtarmayacak, sadece etrafınızdakiler yardım edebilir. Çevrimiçi alan, son yirmi yıldır bir kabus gibi gözetleme vaziyetine geçti.
Sahte parti ve sahte siyasî kabileciliğin ötesinde olan bir topluluğa bağlılık hissediyorsak, manevî benliğimizi, inançlarımızı ve ahlâkî değerlerimizi yansıtan yerleri çevrimdışında inşâ etmek zaruri… Bir şey değişecekse, her şeyden önce, kaybolmuş bağ duygusunun bir tezahürü olmalıyız. Kararmanın gizleyemeyeceği bir tepedeki şehir gibi dünyanın aydınlığı olmalıyız. Aslında biz harabelerin arasındaki insanlarız ama o harabelerle uyuşmamıza gerek yok.
İnsan parçalandı, topluluklarından koptu, meraktan mahrum bir dünyayı besledi ve modern hayatta neredeyse dünya çapında bir hasret, bir boşluk oluştu. Bu boşluğu doldurmaya yardımcı olmak bizim yüce vazifemizdir; ancak, yüksek ideâli inşa etmeye yönelik büyük bir adım, etraflarındakilere zaman ayırmaya ve onların yanında olmaya istekli bir grup insana sahip olmakla mümkün. Ütopik bir kardeşlik tercih edenlerin retoriğinde ve eylemlerinde, tam da aciliyeti gereken bir zamanda insanlıktan eser kalmaz. Çevrimiçi topluluklardaki yolculuk uzadıkça ne yol kalır, ne de yolcu.
Hegemonya polisinin kapıda olma zamanı geldiğinde, ki bazılarımız için gelmekte, maddî ve manevî olarak birbirlerinin yanında olan bir insan topluluğu, internet kesildiğinde ortadan birdenbire kaybolan bir topluluktan kat kat daha dirençlidir.