DEPREM AYNASINDA BURJUVAZİ

Selim GÜRSELGİL

Burjuvazi halkın yanında durmuyor. Büyük Maraş Depreminin açığa çıkardığı bir başka acı veren gerçek de bu oldu.

Bağış gecesinde gördük. Sıradan vatandaş, çocuklar, ev kadınları depremzedeler için bütün varını yoğunu feda ederken, Türkiye’nin yapma burjuvazisi elini taşın altına koymadı. Kamu kurumlarının tartışmalı bağışları olmasa kampanyada ortaya dramatik bir rakam çıkacaktı. Koca koca holdingler, onlara ait bankalar, sigorta şirketleri, bilmemneler beş kuruş bağış yapmadı.

Diyebilirsiniz ki “yapma burjuvazinin siyasî kaygıları var. Başta AKP değil CHP olsaydı, onlar da fedakârlık yaparlardı.” Buna katılmıyorum. Siyasî kaygıları olan, siyaset zamanı, siyasî bir tavır içinde olur. Bunlar onu yapmıyor. Siyaset zamanı iktidarın kapısında it gibi kıvrılıyorlar, ondan bir şeyler kapmak için kuyruk sallıyorlar. Ama fedakârlık zamanı ortada görünmüyorlar. Demek ki onların sorunu iktidarla değil, bu halkla. Onlar Ak Partiden değil, Anadolu’dan nefret ediyorlar.

Bu da gösteriyor ki, bu ülkede var olmayı hak etmiyorlar. Halkı sadece müşteri ve işgücü olarak görüyorlar. Anadolu ile ortak bir his ve düşünce dünyaları yok. Anadolu’nun acısını paylaşmak ve onun için fedakârlık yapmak yerine, bu faiz düzeninin onları her gün daha fazla semirtmesinin keyfini çıkarmaya devam ediyorlar.

Bu düzen değişmeli. Bu yapma burjuvazi yakılmalı. Onların faiz kazançları derhal müsadere edilip halka dağıtılmalı. Adına ekonomik düzen dedikleri bu çarpık düzen kaldırılmalı ve refah üç-beş faizcinin değil tüm toplumun hakkı sayılmalı.

Ama bunu kim yapacak? Hangi siyasî irade? Bugüne kadar ortaya çıkanlar, bu çarpık düzeni beslemenin ve onun tarafindan beslenmenin siyasetini güttüler. İslâmî kesimin içinden yetişip bu düzeni değiştirme iddiasıyla ortaya çıkanlar bile, biraz palazlanınca bu düzenin çarkları arasına girip, onun ahlâkıyla ahlâklanıp, onun yemleriyle semirmeyi başarı saydılar. Kurtuluş iradeleri iki gün sonra yerini yiyicilik ahlâkına bıraktı.

Zaten başka türlüsü de mucizevî bir şey olur. İstediği kadar dinibütün olsun, nafile ibadetlerini bile kaçırmasın… Bir müslüman eğer Büyük Doğu-İbda dersine iyi çalışmamışsa, idareye geldiğinde ne yapacağını bilemez. İstediği kadar iyi niyetli olsun, bu çarpık düzeni iyi niyetle sürdürmek çabası dışında bir yol bulamaz. Büyük Doğu-İbda dersi bu işin olmazsa olmazıdır. Neyi nasıl yapacağının kılavuzudur. Kenarda gece gündüz şeriat diye bağır, hilâfet diye haykır, ortaya gelince 23 Nisan çocuğuna dönersin.

Onun için kimse bize öfkeleniyormus numarası yapmasın. Öfkeleniyorsun da ne yapıyorsun yani? Değiştirmek için bir çaba mı gösteriyorsun? Yoksa çok öfkeliyim diye akşam tweet atıp sabah öfkelendiğinle kolkola çarpıklığı mı yaşatıyorsun?

17 Şubat 2023

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: