“VATAN” KAVRAMI, HADİS İNKÂRCILIĞI VE DOĞRU ANLAYIŞ YOLU

Selim GÜRSELGİL

Hadis inkârcılığı, aslında göründüğünden daha derin bir konu. Bir kaba hadis inkârcıları var, onları biliyoruz: E. Yüksel’dir, M. İslamoğlu’dur, muhtelif ilâhiyatçı takımıdır. Bir de ince hadis inkârcıları var, onlara pek dikkat etmiyoruz:

Bunlar, güya Ehl-i Sünnettir, dolayısiyle hadislere hürmet ettiklerini söylerler. Fakat hadisleri kendi seviyelerine indirerek ve kendi seviyelerince tasnif ederek bir kısım hadisleri reddetme tutumuna girerler. Onların mânâsını anlayamadığı hadisler olamayacağını düşünürler; anlayamıyorlarsa, “uydurma” diyebilmek için -demeden- bin dereden su getirirler ve neticede o hadisi çöpe atarlar.

Mesela günümüzde sık sık ileri-geri yorumlarla gündeme gelen bir hadis var: “Vatan sevgisi imândandır.” Bir kısmı, bu hadisi Jöntürklerin “vatan-millet-sakarya” hamasetine âlet ediyor.

Bir kısmı da bunu yapmak istemedikleri için “o hadis uydurmadır, zayıftır, mevzudur” gibi laflarla onu saded dışı tutuyor. Bunların ikisi de hadis inkârclığıdır; biri o hadisi, hadisin mânâsına aykırı bir ideolojiye âlet ediyor, âlet edebildiği için kullanıyor; diğeriyse, tıpkı önceki gibi, mânâsını anlayamadığı bir hadisi, anlamadı diye reddediyor.

Oysa -çok basit- bu hadiste geçen “vatan”, Fransız İhtilali’nin “patrie” kavramına karşı Jöntürklerin yakıştırdığı, N. Kemal’in “vatan yahut silistre’sinde”, M. Kemal’in “Vatan ve Hürriyet”inde ilh. geçen “vatan” değildir. Mevlânâ Hazretleri bir şiirde der ki: “Vatan istiyorsan nehrin ötesine geç / Bu doğru hadisi yanlış okuma”… İmam-ı Rabbanî Hazretleri de bu muteber hadiste geçen “vatan” kavramının Nakşibendîlerin “Sefer dervaten / Vatanda yolculuk” tabiriyle anlaşılması gerektiğini anlatır. “Nehrin öte yakası” veya “sefer dervaten” tabirlerinde geçen “vatan”ın, Fransız İhtilali’nin kuru toprak parçası veya alelâde memleket güzellemesiyle bir alâkası yoktur. Bu, “göklerdeki vatan”dır; “ruhun vatanı”dır. Zaten hadiste “min’el-imân” yani “imândandır” denilen sevginin kuru toprak parçasına olması abes olurdu. O halde “vatan sevgisi imândandır” hadisinin gerçek mânâsını, İslam büyüklerinin rehberliğinde, “ruhun vatanına olan sevgi ve ilgi” olarak anlamamız gerekir. Nitekim Tiyatro Bitti’de buna “gökçekimi” denilmişti. Fakat “gökçekimi” tabiri, “hubb’ül vaten” yani ruhun aslî vatanına yönelik sevgi mânâsını tam karşılamaz; sadece onu işaret eder;

Demek ki, gerçek Sünnet ve Cemaat Ehli yolcuları, âyetlere olduğu gibi hadislere de edep, hürmet ve sır idrakı ile yaklaşır. Onları kendi seviyesine indirmez, onlara kafasına göre mânâ vermez -ki bu, onların inkârı demektir-; onların hikmetini İslâm büyüklerinden dinler.

Salih Mirzabeyoğlu’nun “İslâma Muhatap Anlayış” kavramının cümle kapısı budur. Zira Kitab ve Sünnet, İslâm büyüklerinin anlayışları bırakılarak herkesin kendi dangıl dungul idrakına göre el atabileceği bir şey değildir. İslâm’ı Ehl-i Sünnetin rehberliğinde anlamak gerekir.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et