İİT TOPLANTISI YAPILDI; GEREKEN TEPKİYİ VERECEĞİZ DEMİŞLERDİ, BU MUYMUŞ GEREKEN TEPKİ?
Ahmet ÖLÇÜLÜ
Avrupa’da hızla yayılan Kurân yakma şenaeti karşısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile ortak basın toplantısında “Kutsal değerlerin aşağılanmasına tahammül etmemiz mümkün değil. 31 Temmuz’da İslâm ülkeleri olarak Kur’an’a saygısızlığa gereken tepkiyi vereceğiz!” demesi üzerine ne yapacaklarını merak ettiğimizi belirtmiştik. İlgili haber-yorumumuz şu şekildeydi:
Hakan Fidan’ın sözünü ettiği İİT toplantısı gerçekleştirildi.
Haberler şöyle:
Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıları ele almak amacıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 18. Olağanüstü Dışişleri Bakanları toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’in kutsallığına yönelik yapılan mükerrer saldırıların şiddetle kınandığı ifade edildi.
İİT’nin, ifade özgürlüğü adı altında yapılan bu tür eylemlerin tekrarlanmasının önüne geçecek önlemleri alması için AB Komisyonuna heyet gönderme kararı aldığı aktarıldı.
Açıklamada, İİT üyesi ülkeler, Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı ülkelerle ilişkilerini gözden geçirerek gerekli pozisyonu almaya çağrıldı.
Bu bağlamda, üye ülkelerden, İsveç ve Danimarka’daki büyükelçilerini istişare amacıyla geri çağırmak da dahil olmak üzere siyasi adımlar atmaları istendi.
Açıklamada ayrıca, Müslümanlara ve İslam’ın kutsal sembollerine yönelik çirkin saldırıların derinlemesine değerlendirilmesi için İİT Yürütme Kurulunun İslamofobi hakkında olağan bir toplantı düzenlemesi çağrısı yapıldı.
Tavsiyeler, o da gayet korkakça ve çekingen bir tavsiyeler dizisi.
İslâm ülkelerinin Batı’yı dize getirecek gücü ve imkânı yok mu?
Bugünün dünyasında, Batı’ya kapıları kapatarak Rusya ile stratejik ittifak arayışını açıkça ifade etmek ve petrolü silâh olarak kullanıp, pahalı enerji ile Batı sanayisinin ucuz enerji sayesinde varolmasını imkânsız hâle getirebilirler.
Amiyane olacak ama, özeti şu: Hikâyeden teyyâre, selâm söyle o yâre…
Kumandan’ın sözünü hatırlatalım: “Bunlar hep bizim adam olamadığımızdan!”
Adam olmamızın ilk şartı da başımıza adam gibi adamlar bulmak olsa gerek.