İSLÂMCI-KEMALİST TARTIŞMASI

Selim GÜRSELGİL

İslâmcılara Kemalistler arasındaki tartışma, yabana atılmaması gereken bir tartışmadır. Bazıları bu tartışmayı ortadan kaldırmaya veya üstünü örtmeye çalışıyor. Oysa bu tartışma büyük ölçüde Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan tartışmadır. Özellikle sağlıklı bir zemine taşınacak olursa, tıpkı Jironden-Jakoben ve Bolşevik-Menşevik tartışması gibi, dünya çapında ve tüm insanlığın meselelerine ışık tutucu bir değer belirtebilir.

İslâmcılar şöyle der: Yeni rejimin kuruluşunda bir hile yapılmıştır. Saltanat ve Hilâfete karşı İngilizlerle el altından uzlaşılmış ve bu bir zafer gibi gösterilmiş, sonrasında da tarihî ve dinî varlık yok edilmeye çalışılmıştır.

Buna karşılık Kemalistler şöyle der: İngilizlerle el altından asıl işbirliği yapanlar İslâmcılardır, buna rağmen mağlup olmuşlardır. Tarihî ve dinî varlıkla savaşıldaysa, savaşılması gerektiği için savaşılmıştır. Çünkü Osmanlı artık yaşayamazdı ve İslâm’ın çağa söyleyecek bir sözü yoktu. Tarihî ve dinî varlık yerine Batılı değerleri getirmek kaçınılmazdı.

Kemalistler Batılı değerleri tartışmazlar. Onların insanlığın nihaî değerleri olduğundan kuşkuları yoktur. Dolayısıyle bu değerleri hatalı ve yarım yamalak getirip getirmediklerini de sorgulamazlar. Batılı değerler, Doğu’ya mahsus bir yarı-ilâh figürü etrafında iktibas edilebilir miydi? Dahası tüm çaba, bu yarı-ilâh figürüne toplumu mutlak bir itaat ve biat çizgisinde tutmak, bu yüzden onu sürekli dipçik altında bulundurmak iken, Batılı değerler burada sadece araç rolü oynayacaktı. Gerçekten iktibas edilmiş ve gerçekte Batılılaşılmış olmayacaktı.

Buna mukabil Kemalistler, “İslâm’ın çağa söyleyecek bir sözü yoktur” yerine, “Günümüz Müslümanlarının çağa söyleyecek bir sözü yoktur” deselerdi, davalarında kesinlikle haklı olacaklardı. Zira Müslümanlar onlara karşı gelirken bile çoğu zaman onları delillendirici bir çürümüşlüğün içinde. Neye niçin karşı geldiklerine dair hiçbir açıklamaları yok. Neyin yerine ne koymaya dair hiçbir düşünceleri yok. Sadece tepki gösteriyorlar. Birisi onlara “al sen yap” dese, ne yapacaklarına dair o kadar bilgisizler ki, ülkeyi iki günde mahşer yerine çevirirler. Kafalarının basmadığı bir mesele oldu mu, ayet ve hadisleri ortaya atıyorlar. Ayet ve hadisleri ortaya atmayacaksın, onlardan hisse halinde kendi yapmaya dair fikrini göstereceksin.

İşte tam da tartışmayı verimli kılacak ve dünya çapında bir niteliğe büründürecek yer burası. İslâmcı-Kemalist tartışması, eğer “Bu ülkenin sahibi kimdir?” gibi bir çizgi yerine “Bu ülkeyi yönetmeye kim daha lâyıktır ve kimin tüm insanlığa değer üretecek bir dayanağı vardır?” zeminine taşınacak olursa, o zaman gerçekten velud bir hâl alabilir. İster istemez buraya doğru gidecektir. Çünkü küçük tepkilerden ibaret bir tartışma süremez.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: