BÜTÜN CEPHELER FİLİSTİN’E GÖTÜRECEKTİR
Levent AKINICI
Yahudilerin milâdi 70 yılındaki hezimetlerinden sonra bir daha eli silâh tutmamış ve yaklaşık iki bin yıl boyunca dünyanın her yerine dağılmış sersefil olmuşlardır. Gittikleri her bir ülkede çok geçmeden nefretleri üzerine çekmişlerdir. Sürekli ekonomik oyunlar yaptıkları için. Sinsi oldukları için. Hain oldukları için. En azından belli bir kısmı.
Mesela İspanya’dan aç sefil kovuldukları zaman Osmanlı sultanına mektuplar yazıp ‘Osmanlı devletinde sadık birer köle olmayı bile’ kabul ettiklerini söylemişlerdir. Osmanlı bu sefillere acımış ve İslâm topraklarına hür zımmiler olarak kabul etmiştir.
Bir kısım Yahudiler daha sonraki yüzyıllarda uslu durmadılar. Buna Sabetay Yahudi taifeleri de ekleyelim. Devlete sızdılar. En sonunda da Halife Sultan 2. Abdülhamid’e askerî bir darbe yaparak yönetimden indirdiler. Bu 1909 darbesi “Sabetay-Yahudi-Mason” darbesidir. Bu hususta zerre şüphesi olan sadece “31 Mart Faciası” adlı kitapları, ki aşağıda bahsedeceğim, okuması yeterlidir aydınlanmaya.
1897’de Yahudi üssü İsviçre’de Dünya Siyonist Kongre’si yapılmıştı. Siyonist lider Teodor Herlz bu kongrede Filistin’de bir Yahudi devleti kurmak gerektiğini deklare etmişti.
Siyonistler böylece başlayan bu süreçte Filistin’de bir kaç örgüt kurmuşlardır. En tehlikeli ve meşhurunu anlatalım kısaca. Takriben 1. Dünya savaşının başlarında önce “Hashomer” ve sonra “Gideon”, ve sonra da onun devamı sayılan “Nili” adlı bir siyonist Yahudi örgütü kuruldu. Nili adı Tevrat’tan alınan Netzach Israel Lo Ishakare (İsrail’in sonsuzluğu yalan olmayacak) kelimelerinin baş harflerinden oluşuyordu. Osmanlı’nın acıyıp eman verdiği hain bazı göçmen Yahudiler bu örgütü kurup sürekli İngilizler lehinde istihbarat çalışmaları yaptı. 1882 yılında Yahudi karşıtlığı sebebiyle Romanya’dan Osmanlı topraklarına göç ederek Filistin’de Hayfa şehri yakınlarındaki Zihron Yaakov kolonisine yerleşen Yahudi Aronson ailesinin büyük oğulları olan Aaron, meşhur Yahudi zengini Baron Rotschild’in maddi desteğiyle Fransa’da okumuş ve botanik mühendisi olmuştu. Filistin’e dönünce 1909’da Amerikalılarla beraber Atlit köyünde bir tarım araştırma laboratuarı kurmuştu. İşte bu tarım laboratuarı, Aronson kardeşler ile arkadaşlarının beraberce kurdukları Nili örgütünün gizli karargâhı olmuştu. Bir kaç yıl içinde Osmanlı bu örgütü keşfetti ve cezalandırdı. Bazılarını infaz etti. İlişkili olması muhtemel bir çok Yahudiyi de sürdü. Bu Nili hakkında, adeta tek başına örgütü çözümleyip ifşa eden adamın yani -o sırada yüzbaşı- Cevat Rıfat Atilhan’ın meşhur “İğneli Fıçı” adlı kitabını ve diğer kitaplarını tavsiye ederim.
Filistin, Suriye ve Mısır’daki bu “Nili” kadrolarından; ve onun uzantısı ve silâhlı kısmı olarak Çanakkale’de “Siyon Katır Birliği” ve daha sonra Filistin’de “Yahudi Lejyonu” adıyla İngilizler’in av köpekliğini yapan bu Siyonist ideologlardan hayatta kalanlar, daha sonra “Haganah” ve “Irgun”u ve “Stern’i oluşturmuşlardır. Hatta bütün “İsrail”i bunlar kurmuştur. Yani “Hilâfet”e karşı “Haçlı Sömürgeci İngilizler”e muhbirlik yaparak ve savaşta katırlarla yiyecek su dağıtarak kuruldu İsrail denen açık hava tımarhanesi ve şeytanizm devleti! Ekleyelim; bunda münafık “Sabetay” bazı İttihatçı subayların da “Şerif Hüseyin” ve işbirliklerinin de rolü çok büyüktür.
Bu arada; “Masonluk” Türkiye’de çeşitli kılıflarla da olsa biraz daha eski olmasına rağmen neden 1909’u yani Halife Sultan Abdulhamid’i devirdikleri ve “Laik” asrı fiilen başlattıkları tarihi bir başlangıç olarak kabul edip, 2009’da 100. yıl anısına bir madalyon bastırdı. Bu konuyu ve kadim belâmız “Sabetayizm” fitnesini her İslâm evladı öğrenmelidir. Bu konularda iki emekli generalin “31 Mart” isimli iki ayrı kitabını da muhakkak okumalı. “Mustafa Turan” ve “Cevat Rıfat Atilhan”. Her zaman söyledim yine söylüyorum, bu iki 31 Mart kitabı okunmadan yazılan konuşulan her bir yakın tarih yalan tarih olacaktır!
Emmanuel Caroso, Hayım Nahum. Bu ve bu gibi daha bir çok isim ve hadise var masaya yatırılması gereken. 1909 darbesinde Haçlı Bulgar, Yunan, Sırp çetelerle birlik olup Halife’ye karşı arslan kesilip de, o kankardeşi oldukları Hıristiyan âsilerin 1912 Selanik işgâlinde şehri savaşmadan küffara teslim eden, veya Osmanlı’nın sonunu getiren 1918 Filistin bozgununda baş rol oynayan bazı İttihatçılar’ın rolü gibi. Keza güneyde Şerif Hüseyin bu işlerin neresindeydi? Bunlar hep tafsilatlıca araştırılması ve halklara öğretilmesi gereken konular. Bakü fatihi Nuri Killigil Paşa kimler tarafından ve neden öldürüldü? Filistinliler’e silâh satıyordu. Fabrikasını kimler havaya uçurdu? Bunların hepsi önemli ayrıntılar. Bildiğimiz gibi Killigil hakkında Meclis’te kapalı oturum ile yapılan soruşturma hâlâ daha yasaklı. Ve olay ört bas edilir edilmez aynı günlerde ilk iş olarak İsrail resmen tanınmıştır. Ayrıca, kısa bir ara notu da yazalım; çeşitli tarihlerde yapılan Ermeni ve Rum tehcirlerinin tamamı Sabetay ve Yahudiler’in bütün pazarlara tüm ekonomiye hakim olmaları ve ayrıca da sürdükleri Hristiyanların taşınır taşınmaz bütün mülklerine çökmeleri içindi. Öyle de oldu.
Cihan harbindeki Siyonistlere dönersek; 1. Dünya Savaşı sırasında İngiliz hakimiyetindeki Mısır’da örgütlenen ve Nili uzantısı bir grup Siyonist Yahudi, Zmc (Zion Mule Corps/Siyon Katır Birliği) adında bir birlik oluşturdular. Çanakkale savaşına katılmak için. Osmanlı’yı yok etmek için. İstanbul’u işgâl etmek için. Böylece Siyonist İsrail’i rahatça kurabileceklerdi. Hem İngilizler öyle vaad ediyordu.
Bir ulaştırma birliği idi bu. Yaklaşık 500 Siyonist Yahudi. Bazı yazılarda daha fazla sayılara da rastladım. Katırlarla ingiliz ve Anzak askerlere su ve yemek ve cephane dağıtmakla görevli idi. Birazı da çok mecbur kaldıklarında korka korka savaşa katıldı. Her seferinde Osmanlı askerlerinin ateşi karşısında arkalarına bile bakmadan kaçtılar. Bir kısmı öldürüldü bu savaşlarda.
Çanakkale savaşından sağ kurtulan bu bir grup Siyonist Yahudi, daha sonra Filistin cephesinde de İngiltere’nin yanında savaştı. Orda da korkak korkak savaştılar.
Zmc İngiliz saflarında, Nili İttihat Terakki saflarında, yani kılcallarında idi.
Asıl zararı Nili verdi tabi ki. Bu konuyu Cevat Rıfat Atilhan’dan okuyun.
Zmc katırcıları siperlerde kafalarını bile kaldırmaya cesaret edemediler. İngiliz uçakları ve topları ve mitralyözlerinin arkasında fırsat buldukça ateş edip, saklandığı siperde altına pisleyen türlerdi yani.
Fakat, yaklaşık 2000 yıldan sonra ilk defa ellerine silâh alıyordu Yahudiler. Haçlıların kanatları altında. Oysa Kudüs’e girdiklerinde sadece müslümanları değil bu Yahudileri bile kılıçtan geçirmişti Haçlı sömürgeci Avrupalılar! Ve yüzyıllar boyunca ASRI SAADET, EMEVÎ, ABBASÎ, OSMANLI hakimiyeti altında Yahudiler de Hıristiyanlar da, zımmi vatandaş olarak insanca yaşama fırsatı bulmuşlardı. Şimdi bazıları yedikleri çanağa pisliyorlardı.
İhanet ve işgâl içinde olmayan, hatta Devlet-i İslâmiyye’nin yanında yer alan bir kısım sadık Yahudi ve Hıristiyan tebaayı bu hususta tenzih ederim. Nitekim misal, Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı askeri olarak savaşa katılan sadık Yahudiler ve de Ermeniler Rumlar var olmuştur. Yaşayan torun torbalarına hidayet dilerim.
1916’da Syces Picot’a imza atmış olan İngiltere, bu hain Siyonistlere ödül olarak ileride Filistin’de devlet kurmaları sözü verdi. Balfour bildirisi. 1917. Buna İsrail devletinin ilk resmi adımı diyebiliriz.
Daha sonra bu Katırcılar’dan sağ kalanlar ve Nili artıkları, 1948’de ilân edilen Siyonist İsrail devletinin askerî gücünü ve istihbarat gücünü kurdular. İlk İsrail Başbakanı, David Ben Gurion da bu katırcı birlikte idi. Fotoğraflar linkteki kaynaklarda. Yine ilişikteki bir kaynaktan nakledelim;
“Birliğin komutanı irlandalı Protestan subay Patterson’ın anılarında askerlerinden bahsederken, “Siyonistler” ifadesini kullanması tesadüf değildir. “Siyon Katır Birliği” tabi ki Çanakkale Savaşları’nın sonucu değiştirmedi. Ama Siyonistler için gerekli sempatiyi, kamuoyu desteğini hem Avrupa’da hem ABD’de kazandı. Yarbay Patterson’ın gazetelere verdiği röportajlar da kamuoyunun oluşmasında oldukça etkili oldu. Siyonistler 1948’de kurulacak olan İsrail devleti için uluslararası kamuoyunu 1917’de ilan edilen Balfour Bildirgesi ile arkalarına almış oldu. “Siyon Katır Birliği” savaş sonrasında dağıtıldı ancak daha sonra 1917’de kurulacak olan “Yahudi Lejyonu’’nun temelini oluşturdu. Yahudi Lejyonu, 1918’de General Allenby’in komutasında, Filistin’de Osmanlı kuvvetlerine karşı savaştı.”
Daha doğrusu İngilizler savaşırken korkak Siyonist Yahudiler de arada bir kafalarını kaldırabildi saklandıkları siperlerde. Bu, Cihan Harbi’nde Filistin’de kurulan Yahudi Lejyonları için Haçlı Amerika’da afişler ilânlar bile hazırlanmıştı. Siyonist bir kışkırtma ile İngilizlere yardıma çağrılıyordu Yahudiler. Haçlı Avrupa zaten Siyonist Kongre ve her türlü organizasyonların merkezi idi. Küfür tek millet.
Bugünkü İsrail ordusunun temeli kabul edilen, “Siyon Katır Birliği” ve birliğin fikir babası Jabotinsky, ve eğitici ve yönetici komutanı Patterson, bir kahraman olarak kabul ediliyor. İsrail’de törenlerle, katır birliğinin kuruluşu anılmaktadır. 1948’de İsrail devleti kurulunca Patterson ve karısının cenazeleri İsrail’e getirilmişti ve oraya gömülmüştü.
“İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu 2014 yılında, “Siyon Katır Birliği” Komutanı John Henry Patterson’ın mezarını ziyaret etti. Patterson 1947 yılında, Siyonizm’in öncelikli hedefi olan ve bunun için Çanakkale’de komuta ettiği askerlerin amacı olan Filistin’de kurulacak Yahudi devletini göremeden vefat etti. Ancak, Siyonistler II. Musa olarak adlandırdıkları, Siyonizm’e yürekten bağlı, Yahudi geleneklerine meraklı komutanlarını asla unutmadı, 1948’de kurulan İsrail devletinin ardından, Patterson ve karısının cenazeleri İsrail’e getirdi ve gömüldü. Ayrıca Başbakan Netanyahu, Patterson’ın mezar ziyaretini, torun Patterson ile birlikte gerçekleştirdi ve ona da ayrıca teşekkür etti. Netanyahu, Siyon Katır Birliği’ne hiç de yabancı değildi üstelik, çünkü birliğin fikir babası Vladimir Jabotinsky’nin sekreteri, Netanyahu’nun babası tarih profesörü Benzion Netenyahu’dan başkası değildi.”
Siyonistler hâlâ daha korkak tavuk gibi savaşıyorlar. Amerika ve Avrupa’nın kanatları altında. Sivil, çocuk ve kadınlara ateş ederek, içselleştirdikleri Haçlı ve Nazi ve Sovyet sadist ruhunu ifşa ediyorlar.
Siyonistlerle “Büyük Savaş” yaşanmadı daha. ÜMMET, HİLAFFET çatısı altında birleştiği zaman. İsrail diye bir devlet çoktan yok olmuş olacak.
Sadece kahraman Çeçen ulusu veya sadece naif ve yiğit Bosna ulusu, sadece yiğit Açe Sumatra ulusu bile tek başına İsrail’i savaşta perişan edebilir normalde.
Hatta Sadece Türkiye’deki bir şehir halkı bile, mesela Erzurum, Trabzon, Yozgat, Diyarbakır gibi şehirlerden bir şehrin halkı bile İsrail devletini haritadan silebilir. Bir gün öyle de olacak zaten.
Korkak ve Hain Siyonistler! Katırcı oğlu katırcılar! At hırsızı kılıklı pejmürde av köpekleri savaşçı(!) olmuşlar erkek (!) olmuşlar da elleri silâh tutuyor. Peh.
Ama aşağıda, kaynaklardan alıntıladığım su kısımda göreceğimiz en ibretlik cümle sondakidir bence;
“Jabotinsky, özellikle, Filistin Cephesi’nde aktif görev alacak bir birliğin kurulmasını düşünürken, Mısır’daki İngiliz Komutanlığı’nın kararı çok farklıydı. Mısır’daki İngiliz kuvvetlerinin komutanı General Maxwell, böyle bir birliğin, yeni açılacak olan Gelibolu Cephesi’nde kullanılması uygun görmüştü. Yüzbaşı Trumpeldor da bu konuda fikrini şöyle dile getirecekti: “Saldırıya kuzey ya da güney hangi cepheden başlanacağı teknik bir sorundur. Her cephe Sion’a götürecektir”.
“Her cephe Sion’a götürecektir”. Böyle demişlerdi.
Biz de diyoruz ki; küffarla savaşımız çok cephelidir; Moro ve Açe’den Doğu Türkistan ve Kafkasya’ya, Irak’tan Suriye’den Yemen’e Bosna’ya, Keşmir’den Nijerya’ya. Ve cümle alemi İslâmda yerel tağutlarla olan mücadele.
Fakat bütün cepheler Filistin’e götürecektir!.
Nihayetinde de o Garkad ağacının gölgesine ve Bâb-ı Lût’a.
Bazı kaynaklar ve ekler:
One thought on “BÜTÜN CEPHELER FİLİSTİN’E GÖTÜRECEKTİR”