HERKES İÇİN ADALET
Yavuz USTA
“Rüyayla amel edilmez” dedi molla, “dünya hayatı rüyadır, ölünce uyanacaksınız” dedi peygamber; gel de etme şimdi amel…
Kimimiz hilkatimizin hakikatini kovalıyoruz, kimimiz kaçıyoruz kendimizden; amellerimizse niyetlerimizi ifşalıyor…
Sözlerimizin, alnımıza yazılan kimliklerimiz ile hükmü kaldırılmışsa? Secdelerimizde lat, menat, uzza düşleri dolaşıyor, biatlılarına bonkör davranıyorsa hubel ve avareleri, seviniyorsak konforumuza?..
Hey aşk, hayat ve ölüm!
Yaşanmaya değer bir hayat, hayallerimiz de düş ve rüyalarımız da adaletin ahengiyle var olamamışsanız, neye yararsın sen ömür? Aşksız kavga, muhabbetle beklenememişse ölüm, nedir ki hayat ve ömür? “Bir yatak, bir sofra, iki beden ve leş kokulu toprak” dememişsek?
Secdelerimiz, sevgilerimiz ve riyakâr öfkelerimiz aleyhimize şahitlik ederlerken, hiç tanımadığımız sabi yüzler ve mazlum suretler karşımıza çıkıp işaret parmaklarıyla bizleri gösterirse?..
– “Bizim bedenimizden cebren veya hile ile kopartılıp bunlara yedirtildi! Bunlar da emeğimizi, etimizi yerken mutlu ve huzurluydular; onun için huzurunuza eksik geldik!” derlerse?..
Ve dişlerimizin arasından mazlumların etleri ayrılıp sahiplerine sürüklenirken, “Herkese Adalet” söz ve hükmüne nasıl ihanet ettiğimizi ve bedelinin ne olduğunu lânetlenmiş milletin ahlâkıyla haşrolunurken öğrenirsek?..
“Güneş kadar imânımız var” derken, hardal tanesi kadar kalmazsa kalbimizde?..
“İmân zırhının adalet olduğu ve adaletin ise herkes için olduğu söylenmemiş miydi sana?” denilirse…
“Söylenmemişti!” diyemezsin…