“KÜÇÜK AMERİKA DÜZENİ”NİN KURULUŞ SÜRECİ -I-
CHP Ve DP’NİN Amerika İle İmzalanan “İKİLİ ANLAŞMALAR”I
Bugün Amerika Birleşik Devletleri ile imzalanan “İstimlak ve Müsadere Garantisi Anlaşması”nın TBMM’de onaylanmasının yıldönümü. Tarih 19 Ocak 1959…
Aslında Türkiye’nin Amerikan mandası altına girişi bu anlaşmadan önce gerçekleşen bir dizi “ikili anlaşma” ile başlar. “İkili anlaşma”nın eşit şartlar altında imzalandığı düşünülmesin. Zira, imzalanan anlaşmalar, Amerika menfaatleri lehine olup, adetâ mağlup bir devletin “teslim şartları”nın ortaya konulduğu izlenimini uyandıran tek taraflı anlaşmalardır.
İlk “ikili” anlaşma, 23 Şubat 1945 tarihinde “borç alma ve kiralamalar”la ilgili “karşılıklı yardım anlaşması” adıyla TBMM’de 4780 sayılı yasa ile resmileşti. Her ne kadar “karşılıklı yardım” şeklinde isimlendirilse de, “yardıma muhtaç” bırakılan Türkiye’nin kaynaklarını sömürüyü esas alan bir anlaşma olarak dikkat çekmektedir. Anlaşma, Amerika’nın isteklerinin Türkiye’yi idare edenler tarafından kabul edilmesiyle Türkiye’yi ağır yükümlülükler altına sokmaktaydı. Tek taraflı menfaatin gözetildiği bu anlaşmanın II. maddesi şöyleydi: “TC hükümeti, sağlamakla görevli olduğu hizmetleri, kolaylıkları ya da bilgileri ABD’ye teslim edecektir.” Böylelikle TC hükümeti, ABD’ye hizmet sunmakla görevli olacak ve bu görevin sınırı da belli olmayacaktı.
İktisadi sıkıntılar bahane edilerek ABD ile yapılan ikinci anlaşma, 27 Şubat 1946 gün ve 4882 sayılı yasayla kabul edilen “kredi anlaşması”dır. Anlaşma yine tek taraflı olarak Amerikan menfaatleri doğrultusunda imzalanmış olup “dünyanın değişik yerlerinde ABD’nin elinde kalan ve ülkesine geri götürmesi pahalı olan eskimiş savaş artığı malzemeleri satın alması koşuluyla Türkiye’ye borç verilmesi”ni esas alıyordu.
7 Mayıs 1946’da Türkiye’nin “Ödünç Verme ve Kiralama Yasası” çerçevesinde Amerika’ya biriken borçlarını silen “Borçların Tasfiyesi” ile İlgili Anlaşma… 6 Aralık 1946 tarihli “Kahire Anlaşmasına Ek Anlaşma”… 12 Temmuz 1947 tarihli “Askeri Yardım Anlaşması” ve 27 Aralık 1949 tarihli bir diğer “Askeri Yardım Anlaşması”…
Demokrat Parti (Menderes hükümetleri) öncesinde CHP (İnönü Hükümeti) Türk Milleti adına Amerika’yla imzalanan anlaşmalar bunlar.
CHP sonrası istikrarlı bir şekilde Demokrat Parti tarafından devam ettirilen biricik politika “Amerika ile imzalanan anlaşmalar”ın kapsamının genişletilerek devamlılığının sağlanmasıdır.
2. Dünya Savaşı’nın Türkiye içerisinde doğurduğu iktisadi buhran sebebiyle CHP tarafından yapılan anlaşmalar, 1950 yılında Demokrat Parti’nin gelişiyle Türkiye’nin çok daha köklü bir boyunduruğa girmesine sebeb oluyordu.
Bu çerçevede 1954 yılında Bayar-Menderes Hükümeti tarafından Petrol Şirketleri Türkiye’ye davet edildikten hemen sonra, bu yağmacı uluslararası şirketlerin temsilcisi Max Bell‘in hazırladığı (yanlış okumadınız) yasa aynen Meclis’ten geçti ve yasalaştı. Yasanın 136. maddesi “anlaşma”nın bütün ruhunu ele verir nitelikteydi: Bu yasa yabancı şirketlerin izni olmadan değiştirilemez.
Ardından 23 Haziran 1954 yılında, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında “Vergi Muafiyetleri Anlaşması” imzalandı. Tek taraflı olarak Amerikalıların yararlandığı bu anlaşma, Türkiye’deki ABD varlığını adeta devlet içinde devlet haline getiriyor ve ABD şirketlerine vergisiz, gümrüksüz, denetimsiz ve yargı organlarından uzak, yasa üstü bir statü tanıyordu.
Bugün, Amerika ve bölgemizdeki işbirlikçilerinin yıldönümünü kutladıkları 1959 tarihli “İstimlâk ve Müsadere Garantisi Anlaşması”na ise Meclis görüşmeleri sırasında başını Demokrat Partisi’nin Erzurum Milletvekili Sabri Dilek’in çektiği bir avuç vatan evlâdı tarafından yeni bir “kapitülasyon” olduğu gerekçesiyle karşı çıkılıyordu.
ABD ile Türkiye arasında 12 Kasım 1956 tarihinde ise meşhur “Tarım Ürünleri Anlaşması” imzalanmış ve 24 Eylül 1963 gün ve 11513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Bu anlaşmaya göre, ABD Türkiye’ye 46,3 milyon dolarlık (o zaman 1 doları, 10 lira) buğday, arpa, mısır, dondurulmuş et, konserve, sığır eti, don yağı ve soya yağı satacaktı. Bu ürünler, azgelişmiş bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin temel ürünleriydi ve bunlar ABD gibi bir ülkenin eşit olmayan rekabetine terk ediliyordu ki, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in bu hususta ve tek başına Büyük Doğu dergilerinde verdiği mücâdele, gerçek bir Tarım Politikası’nın prensiplerini ortaya koymuş olarak, halâ uygulayacak Tam Bağımsız bir İrade’yi beklemektedir.
Yapılan bu anlaşmalar, 27 Mayıs sonrasında da aynen sürdürülmüştür. Öyle ki, Meclis görüşmeleri sırasında “Petrol Yasası”na karşı muhalefet eden İnönü, 60 Darbesi’yle iktidara getirilişinin ardından bu yönde kendisini davet eden taleplere rağmen anlaşmalara dokunmamış, bilâkis koruyucusu olmuştur.
Ardından Başbakanlığa gelen Demirel, 31 Mayıs 1968 tarihinde yapılan ve 12978 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, “Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Kredi Anlaşması”na imza koymuş, böylece Türkiye’yi ekonomik, mali ve siyasi bağımlılığa sürükleyen koşullu kredi anlaşmalarının yolunu açmıştır…
*
Yukarıda tekrar geri dönmek üzere kısaca zikrettiğimiz Amerika ile yapılan sözde “ikili anlaşmalar” bir yana, Türkiye Cumhuriyeti adı altında yabancı ülkeler ile yapılan “ikili”, “uluslararası” her anlaşmanın bir tarafı daima Amerika olmuştur. Gerek İngiltere, gerek Yunanistan, gerek Avrupa Birliği, NATO, CENTO vb anlaşmaların bir tarafında “Türk Milleti’nin menfaatleri” pazarlık konusuyken, imza altına alınan her anlaşmanın diğer tarafında Amerikan yararı gözetilmiş, korunmuş ve hatta kabul edilerek Türk Milleti’ne dikte edilmiştir.
Böylece, Türkiye’nin Küçük Amerika Düzeni hâline getirilişinin hikâyesine devam edeceğiz…
Aydın KALKAN