ŞEHİD İBRAHİM KÜÇÜK, ŞEHÂDETİN KUTLU OLSUN!

ŞEHİD İBRAHİM KÜÇÜK, ŞEHÂDETİN KUTLU OLSUN!

Fatih Ülkü Ocakları Başkan Yardımcısı İbrahim Küçük kardeşimiz İslâm / Türk düşmanları karşısında verdiği mücâdele sırasında gıpta edilesi bir biçimde şehid oldu.

Onun şehâdeti üzerine yapılan haberlerdeki alçaklıklar, onun kimliğinin ve duruşunun sıhhatini gösteren birer düşmanlık örneği olarak, hesabı görülecek arşivlerimizde yerini aldı.

Son görüşmemiz cepheye gitmesinden bir ay öncedir sanıyorum.

İbrahim, üç senedir tanıdığım bir ülküdaşım, gardaşım, gönüldaşımdı. Tanışmamız, onun Tekirdağ Ülkü Ocakları’nda görev yaptığı döneme denk gelir. Yaptığım iş vesilesiyle tanışmıştık…

Mizacen ağırbaşlı, bir o kadar mütevazı bir arkadaşımızdır.

Şehid İbrahim hakkında bana yazma ihtiyacı hissettiren şey, en azından onun hakkında pek bilinmeyen birkaç hususu nakletmek ve tarihe bu kaydı düşmektir.

Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz sohbetlerde “şehidlik” bahsi tabiî olarak gündemimize gelirdi. Hele ADIMLAR Dergisi’nin bombalanmasıyla Ünsal Zor’un şehîd oluşu, bu meseleyi sohbetlerimizin temel gündemi yapmıştı. Son konuşmamızda şu çerçevede gelişmişti:

“Ahir Zaman’da yaşıyoruz, Risalet kapısı kapanmış ve kimsenin “peygamber” olma ihtimâli yoktur. İşimizle uğraşarak çoluk çocuğumuzun nafakası için esnaflık yapıyoruz. “İyi bir Tüccar şehidlerle birlikte hoşrolunacak”tır müjdesine muhatab olabilmek umuduyla. Ama bu dahi bizi “şehidlik nimetini arzulamak”tan geri koymamalı ve sahte tesellilerle avutmamalı. Hâlbu ki, tam bir kurtuluş şehadetten geçiyor. Bizlerin şehidler safında yer arayan bir gayretimiz de yok! Şehidler safında yer alabilmek için işgal altında Kurtuluş Savaşı veren kardeş beldelere gitmek bir yol olabileceği gibi, meselâ İstanbul’un Bahçelievler’inde, Bağcılar’ında bu şuurla mücadele etmek de gerekir. Şehâdet, insan gerçekten arzularsa evinde de gelir, mücadele verdiği semtinde de gelir. Tıpkı Adımlar Dergisi mensubu Ünsal Zor’un İstanbul’da verdiği mücadelesinin Türk düşmanlarının hedefi olması gibi, şehidlik gelir bulur.”

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun “aslolan Şehidlik Şuuru ve niyetidir” sözü etrafında çok konuştuk. Samimi ve içten duruşu dikkat çekiciydi. Ünsal’a gıpta ettiğini gözlerinden görebilirdiniz. Bu ihlasıyla, kendisi de gıpta edilenlerden oldu…

ADIMLAR Dergisi’ni gelip benden alırdı ve iyi takip ederdi. Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve Ahmet Arvasi ile birlikte son yıllarda Kumandan’ın da eserlerini okuyordu.

Bunlar da tarihe kaydolsun.

Bu iş “herif” işi, yürek işi!

Oraya gidip şehidler safında yer aramak; gönlünü, fikrini, aklını, bedenini ortaya koymak büyük bir kıymettir. Allah takdir edecektir!

Şehâdeti kutlu olsun yiğidimizin!

Cengiz EKİCİ

 

Tekbirler, Salavatlar eşliğinde yürüyen ülkücü gençlik:
“Vatan Sana Ceanım Fedâ!”, “Kanımız Aksada, Zafer İslâm’ın”, “Cenk, Cihad, Şehâdet!”, “Ne Mutlu Türküm Diyene!”

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: