HALEP’İ SATAN BOP MÜCAHİDLERİ VE TÜRKİYE’DEKİ “İSLÂMCI ABİLER”İN TİMSAH GÖZYAŞLARI

HALEP’İ SATAN BOP MÜCAHİDLERİ VE TÜRKİYE’DEKİ “İSLÂMCI ABİLER”İN TİMSAH GÖZYAŞLARI

Defalarca ifâde ettiğimiz üzere Arap Baharı koduyla başlatılan ve ardından “Suriye Cihadı” altında gelişen süreç, 91’den 2003’e Haçlı-Yahudi güçlerin bölgedeki işbirlikçi idarecilerin desteği ile sürdürdükleri İşgal Karşıtı Ehl-i Sünnet Arap Soykırımı’nın bölgede oluşturduğu dip dalgasının bir tezahürüyken; düşmanın tepe tepe kullandığı bir sürece dönüştü.

Bunu en başından göremeyip, “diktatörler devriliyor” naraları atanlar, Demokrasi dininin birer meczubu hâline dönüşüp o salyalı ağızlarından “tekbirler” getirerek Kaddafi gibi bir vatan dostunu katlettiler.

american-flag-rebels-pray-bop-mujaheed“Müslüman” kisveli Şeytanın erlerinin, Saddam Hüseyin’den sonra bölgede İsrail’e karşı Filistin ve Filistinlilere Devlet Desteği sağlayan Kaddafi’yi NATO Saldırısı’yla Amerikan bayrakları altında katlettikleri unutulmamalı. Irak işgâli boyunca BOP Saldırısı’nın işbirlikçiliğine soyunan Şiî Şövenizmine güya karşı olanlar, BOP Saldırısı’nın Kuzey Afrika ayağında böylece Şiî Şövenistlerle aynı gayeye hizmet etmiş oldular.

Irak ve Libya’nın ardından, Saddam ve Kaddafi’den aşağı kalmaz şekilde onyıllardır Filistin Davası’na Devlet desteği veren, iktidarları boyunca Hamas başta olmak üzere hiçbir Filistinli mücahidin kılına hâlel gelmesine izin vermeyen Suriye ve Esad’a karşı 2010 yılında başlayan “Suriye cihâdı”nın hangi ellerde organize edildiği unutulmamalı… Üstelik ilgili herkesin ve en başta BOP Mücahidlerinin bildiği üzere, bölgede Irak işgalinden başlayarak yıllardır mücahidlerin rahatça hareket edebildikleri biricik ülkeydi Suriye…

Esad Nusayri”ymiş… Olabilir… Aynı Esad, Hamas’ın hâmisi, İsrail’in düşmanı ve Ehl-i Sünnet dünya ile İsrail arasındaki tampondu herşeyden önce. Kendisine “kardeşim” diyen dışında, kimse tarafından kandırılmamış bir devlet adamı.

Saddam Ehl-i Sünnet’ti, Kaddafi Ehl-i Sünnet’ti, Taliban Ehl-i Sünnet… Niçin onlara bu şekilde fiîlî destek verilmedi?

Her rejimin kendisini ve toprak bütünlüğünü koruma hakkı vardır, karşısında savaşma hakkınız olabileceği gibi. Fakat “Esad Rejimi kendisini niye koruyor?” gibi bir yere varan “değerlendirme”lerin ne gibi bir ciddiyeti olabilir ki!

Esad’ı hâlledelim, sonra sıra Amerika’ya, İsrail’e gelecek” şeklindeki sahte hamaset gösterilerinde bulunanlar, önce şu gerçeği bir hatırlasınlar:

Bugün Halep için Timsah Gözyaşları dökenler, 91 ve 2003 Saldırıları sırasında “Zalim Saddam” edebiyatıyla destek verdikleri Amerika ile birlikte, Saddam Hüseyin’in devrilmesi için İran lehine herşeyi yapan aynı çevreler.

Meseleyi bugün Amerika ve Batı açısından değerlendirdiğimizde, BOP saldırısının şu ân Suriye’de iflâs ettiğini söylemek durumundayız.

Allah, samimi duygularla cihâd eden ve ölen tüm müminlere rahmet etsin ve şehâdet nasib etsin!

Mesele,  Allah için malıyla canıyla her mümine farz olan cihâd değil, zira “kimseye niçin cihâd ediyorsunuz denemez!”. Fakat, “BOP Mücahidleri” bir yana, İslâm’a bağlı bir Dünya Görüşü ve Siyaset Dehâsına sahip olmayanların, sâfi duygularla Allah için harekete geçen kardeşlerimizin, nasıl da Esad’ın bir devlet olarak iktidarını koruma hakkı karşısında YEM edildiği gerçeğini görmezden gelinmez. Bir mücahid, Amerika tarafından tepe tepe kullanılmayı nasıl kabul edebilir?!. Allah’tan bütün müminlere rahmet dilerken, BOP hizmetkârlığına savrulanların bu durumuna da dikkat etmeli.

Rus uçağı düşürülünce, yine uçağı düşüren NATO – Amerika içimizdeki uzantıları bir gecede “tarihî düşman Moskof” edebiyatına başlanması da unutulmamalı. Sanki BOP Saldırısı’yla 5 milyondan fazla insanımızı katleden Rusya’ymış gibi!

Üstelik, Libya Saldırısı karşısında demeç veren Putin’in “Bu bir Haçlı saldırısıdır” diyerek NATO’ya karşı tutum sergilemesi, Saddam’a destek verilmediği için intihar eden generallerinin hatırası ortadayken, Rus politikasının bölgede kalan tek müttefiki Suriye’ye destek vermesi nasıl anlaşılmaz.

Bir “bütün fikir”e bağlı olarak bölgemizde cereyan eden devletlerarası didişme etrafında siyâsî değerlendirme yapmak başka, hakikatleri, kendisine bağlı gerçek bir siyasî bütünlük içerisinde gerekçeleriyle ifâde etmeden, başıboş, “siyaset” yaptığını zannetmek başka…

Neticede;

Bir gecede “kardeşim Esad”ı “zalim Esed”e çeviren, “üç günde Emevî Camiî’nde namaz kılacağım” diyenlerin Amerika ile el ele BOP Saldırısı için “Eğit-Donat”la meydana getirdikleri çetelere bu süreçte güya karşı olan “mücahidler”, bugün “Fırat Kalkanı”nda onlarla omuz omuza…

BOP Mücahidliği böyle bir şey.

Bu süreçte Türkiye başta olmak üzere, süreci İktidara “fetih” hediye etmek arzusuyla, İktidar nâm-ı hesabına “Suriye Cihâdı” propagandası yapan “İslâmcı abiler”in bugün “Halep katliamı” adı altında sistemli bir şekilde sattıkları, kurban verdikleri, yem ettikleri samimi mücahidler için tek lâf etmeye hakları yoktur.

İktidarları boyunca aslında hiçbir zaman kandırılmayan, “kandırıldık” diye diye yığınları ve herkesi kandıranların gerçekte tek kandırıldıkları nokta “Şam’da Cuma Namazı” hayâlleriydi. Amerika’nın iki adım geriye çekilmesiyle Suriye’de önde kalanlar, tam da “kandırıldık” diyebilecekleri noktada, kibirlerinden, “kandırıldık” diyemiyorlar.

 

“DA! DA!”

Halep’i yalnız bırakan bizzat AKP Hükümeti oldu.

Hem de tam 16 Temmuz sabahında!

Bir dönem aldattıkları Putin’e el açmak durumunda kalanlar onun 16 Temmuz’da her söylediğine “Da! Da!” deyiverdiler. Tıpkı 2003 Saldırısı ve Ergenekon ve sair operasyonlar için Bush’a “Yes! Yes!” dedikleri gibi. “Ama olsun”du, “büyük lider Amerikan Başkanı karşısında bacak bacak üstüne atıyor”du… Hükümetin, Rus politikasını yürüten Putin’e ilk verdiği şey de Halep olmuştu. Bu noktada kim Rusya’yı kınayabilir?

Amerika karşısında Suriye’de sürece dahil olan Rusya’ya nisbetle, Amerika’da Trump’un da bir nevi BOP’un iflâsını kabul mânâsına gelecek şekilde Putin ile anlaşma yoluna girmesi, yıllardır Amerika’nın kuyruğunda “hayatiyet” bulanları arada-derede bırakmıştır. Böylece “büyük oynayan” İktidarın, acziyetten kurtulmak ve iktidarını sürdürmek için yem etmeyeceği hiçbir toprak, isim, grup, camiâ, değer olmadığı gerçeği artık “İslâmcı câmiâ”nın hâlen yarım ağızla ortaya koydukları sefil “sitemkâr” ifâdelerinde kendisini göstermeye devam etmekte.

Ne İsrail’e Muhtaçlık Anlaşması ve ne de mahkemede Savcı’nın açık açık “bu, İsrail’le yapılan anlaşma sonucu egemenlik hakkımızdan vazgeçtiğimiz bir davadır” gerçeğini ortaya koyması karşısında Mavi Marmara şehidleri ve Gerçek Gazilerinin iman öfkeleri bu “İslâmcı tip”in semtine uğramış değildir.

 

BOP SALDIRISI’NIN YANINDA OLANLAR, KARŞISINDA OLANLAR

91’den beri devam eden ve özellikle 2003’le alevlenen BOP Saldırısı’nın biricik hedefi neydi:

Amerika-İsrail karşıtı Ehl-i Sünnet Arap’la Ehl-i Sünnet Türk’ün arasına Siyonist bir Duvar çekmek.

Yahudi’nin Arz-ı Mev’ud rüyâsı bugün Etnik Kürtçü koridorla gerçekliğe kavuşmak üzereyken; bunu mümkün kılabilecek en büyük kırılma bizzat İsrail’e karşı olan mücahidlerin, iç ve dış tüm politikaları İsrail’e karşı olan Suriye’ye saldırmalarıyla başlatıldı.

Anlamakta niçin zorlanılıyor?

Yahudi’nin Arz-ı Mev’ud rüyâsını gerçekleştirmek için başlatılan BOP Plânı’nın karşısındaki en büyük engel Irak merkezli Ehl-i Sünnet Arap Direnişi’dir.

Nakşıbendî Erkekler Ordusu, Irak Aşiretler Birliği ve tabiî ki İslâm Devleti’nin sürdürdüğü bu direniş yanında, bölgeye gelen Rusya da BOP Plânı’nın karşısında bir engel olarak kendi stratejik yararı için gelmiş bulunuyor.

Bugün?

Suriye’nin BOP’çu Mücahidleri Halep’ten kaçıp, Amerika-İsrail müttefikliği-koruması altında AKP ile birlikte Ehl-i Sünnet Arap Direnişi’ne saldırıya geçiyorlar.

Peki bu “cihatçı gruplar”ın bunca süreçte edebiyatını yapageldikleri üzere Arap Direnişi’nin gerçek yürütücüleri karşısındaki sözde itikadî ve siyasî “ihtilaflar”ı neydi?

Aşağıda ID Haber sitesinde sürecin bugünü hakkında yayınlanan bir haberini iktibas ediyoruz.

Bu vesile ile;

Amerika nâmı hesabına Suriye’deki Arap ve Türkmen beldelerine “demokrasi götürme” derdinde olan AKP İktidarının 6 yıldır sistemli olarak verdiği, bugünse Fırat Kalkanı’nda 30 bin kişilik bir sürü hâlinde donattığı BOP Mücahidleri’ne ödediği maaşların Türkiye ekonomisine verdiği yükü hesap eden var mı?

AKP Hükümeti, 30 bin kişilik bir BOP’çu orduyu besliyor!

Siz büyüyen bu “ekonomik kriz”in kaynağını nerelerde arıyorsunuz?

Gelinen süreçte samimi duygularla, doğru olduğunu düşünerek bu İktidar’ı destekleyen AKP’lilerin artık sorması lazım:

Bizim El Bab’ta ne işimiz var? Irak’ta Suriye’de Arap milli Cephesi’ne (İslam Devleti de bu cephenin bir üyesi) niçin saldırıyoruz?

Komşu ülkelerimize saldırıp milyonlarca kardeşimizi katleden Amerika ve İsrail ile müttefik olmak gibi bir suçun, tek bir mazereti dahi olabilir mi?

“Büyük Türk Dostu ve Filistin Davası’nın hâmileri olan Saddam Hüseyin ve Kaddafi‘nin boğazlanmasında, bu milletin bütün kaynaklarını seferber ederek Hristiyan-Yahudi Batı işgalcileriyle EŞ Başkanlık yaparak bu suçların içerisinde niye yer aldık?”

Aydın KALKAN / ADIMLAR

 

 

HALEP KAÇKINLARI FIRAT KALKANI’NDA!

Halep’te yaşlıları, kadınları ve çocukları rejim askerleriyle baş başa bırakıp İdlip’e kaçan muhalifler Fırat Kalkanı’na katılacak.

Halep’te ateşkesin uygulamaya geçmesi ve tahliyelerin sağlanması halinde, muhalifler İdlip’e önceden kaçan gruplarla beraber Fırat Kalkanı Operasyonu’na katılacak.

Hatırlanacağı üzere muhalifler, yaşlı, kadın ve çocukları bırakarak Halep’ten kaçmıştı. 2 ay önce El Nusra (ŞFC) ve Ahraruş Şam, tekrar Halep’e saldırsa da varolan yerleri de kaybederek geri çekilmişti.

6 ay önce Halep’ten Cerablus’a giren 20 bin muhalife, yeni kaçanlarla birlikte 8 bin kişi daha katılmış olacak.

Salı akşam saatlerinde Rusya ve Türkiye’nin arabuluculuğunda Halep’te varılan ateşkes mutabakatına göre, Doğu Halep’teki birkaç kilometre karelik alanda kalan muhalif savaşçılar hafif silahlarıyla birlikte şehri terk edecek.

Mutabakata göre Çarşamba günü talep eden siviller ve tüm muhalifler şehirden ayrılacak, böylece şehirde rejim kontrolü tamamen sağlanacak.

Ancak tahliye, ateşkes anlaşmasını kabul etmeyen İran’ın engellemesi sebebiyle henüz sağlanamadı. Sağlanması halinde on binlerce sivilin yanı sıra, muhalif savaşçıların da hafif silahlarıyla açılan koridordan İdlib’e çıkması konusunda Rusya ve Türkiye anlaştı.

 

El Bâb operasyonuna destek olacaklar

Şehirde Ahraruş Şam, Türkmen Sultan Murad Tugayları ve Fatih Sultan Mehmed Tugaylarının yanı sıra, Nureddin Zengi birlikleri ve El Nusra cephesi de rejim güçlerine karşı savaşıyor.

Halep’te üç mahalle muhaliflerin ve El Nusra’nın kontrolünde. Bu üç mahallede sıkışmış olan güçler hiçbir yardım alamıyordu ve yoğun bombardıman altındaydı.

İdlib’e geçen Ahraruş Şam, Sultan Murad, Fatih Sultan Mehmed ve Nureddin Zengi’ye bağlı birlikler, buradan Türkiye’ye geçecek.

Hatay üzerinden Kilis’e ve Gaziantep’e geçecek olan savaşçılar, Fırat Kalkanı Operasyonu’yla demokrasi getirilen Çobanbey ve Carablus’a girecek.

Bu birlikler Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu birlikleriyle birleşerek Fırat Kalkanı Operasyonu’na katılacak ve El Bâb’a demokrasi götürmek için ilerleyecek.

Halep’ten daha önce çıkmayı başarmış olan, aynı tugaylara bağlı bazı savaşçılar halihazırda El Bâb bölgesinde. Yeni gelecek savaşçıların organizasyonu için çalışmaya başladılar.

El Nusra’ya bağlı savaşçılar ise Halep’ten çıktıktan sonra İdlib’deki diğer El Nusra gruplarına katılacak.

El Nusra “harici” dediği İslam Devleti ile savaşan ÖSO ve Ahraruş Şam (ve Fetih Ordusu’ndan bazı gruplar) gibi müttefik gruplara “Fırat Kalkanı’nda yer almasakta siz bizim müslüman kardeşlerimizsiniz” mesajını vermişti.

Bu planın işlemesi için öncelikle Halep’te varılan mutabakatın uygulanması ve Şii milislerin engellerinin ortadan kaldırılması gerekiyor.

Ankara, bunun için yoğun çaba harcıyor.

Bir yandan sahada Rus yetkililer İranlı yetkililerle görüşmeleri sürdürürken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da İranlı mevkidaşı Cevad Zarif’i arayarak Halep’te ateşkesi konuştu.

Kaynak: idhaber.com/halep-kackinlari-firat-kalkaninda/

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d