TEKNOLOJİ VE MODA

TEKNOLOJİ VE MODA

Eşya ve hâdiseleri teshir etmekle mükellef” olan insan, bu mükellefiyetini yerine getirebildiği müddetçe Allah’ın yeryüzündeki halifelerinden olduğunu doğrulayacaktır. Lakin eşya ve hâdiseleri tasavvur edebilmek, onların boyunduruğundan sıyrılmakla gerçekleşecek bir hâdise. Bugün her alanda sıkça rastlayabileceğimiz (neyi niçin yaptığını bilmeyen, ne yöne nasıl hareket edeceğinin şuurunda olamayan) robotlaştırılmış bir insan kitlesi ile karşı karşıyayız.

Mevzuumuz teknoloji ile giyim. Bu iki kavram arasında köprü kurarak içtimai sahalardaki tesirleri ile zincirleme etkilerine temas etmek, edebilmek, gayemiz bu.

Teknoloji: “Bir endüstrinin makine, alet ve yapım metodu olarak “çeşitli” bilgi dallarının pratik alanda sistemli uygulanışı.”(1)

İdeolocya: “Ferdin ve toplumun inşaındaki bütün esasları veren fikirler manzumesi. Bir insanın inandığıyla işi ve eseri arasındaki uygunluk.”(2)

Bu ifadelerden hareketle ihtiyaçların neye göre belirlendiği ve yönlendirildiği sualinin cevabını bulmak pek zor olmasa gerek. Dünya görüşü, fikri örgü, ideoloji aynı zamanda bunların ana kaynağı olan ve Üstad Necip Fazıl’ın; “onun olmadığı yerde bizce bütün kemmiyet ve keyfiyet planlarıyla insan ve insan hayatı namevcuttur” şeklinde izah ettiği, mücerret ruh. İnsanlara eşya ve hâdiseleri değerlendirebilme ölçüsü veren ve yönlendiricilik vasfıyla onlara bakış açısı kazandıran, bütün iş ve oluşların onunla gayesine erdiği derin ve ince mefhum. İnsanlarda meydana gelen ilgi, istek ve ihtiyaçlar; ruh ve fikrin tatbik sahaları çeşidinden dünya görüşü, sistem vs. ile tezahür ediyor. Ruhi muvazenenin (iş ve eser arasındaki uygunluk) bozulup sarsılmaması, ihtiyaç olarak öne sürülenlerin türüne ve çeşitliliğine bağlı görünüyor. Hemen hemen her sistemde, fertlere neye ihtiyaçları olduğunun öğretilmesi gerekliliği, sistemlerin yapısını, niteliğini ele veriyor olsa gerek. İlgi, istek ve ihtiyaçların mahiyeti insanların hayat tarzını yansıtır. Ve bu tür istek, ihtiyaç ve alâkaların mahiyeti sistemler hakkında çeşitli kanaatlere varılmasını sağlar.

Fertlere neye ihtiyaçları olduğunu idrak ettirecek bir yapının oluşmaması ve dolayısıyla ferdin neye ihtiyacı olduğunu bilmemesi, üretim-tüketim ikilemini istismar eden sistemlerde göze çarpar. Varlığını tüketim alanındaki faaliyetlerle sürdürebilen ve tüketim için üretme politikası güden bu tür sistemlerde, ruhî dayanaklardan ve ahlâkî kaidelerden söz edilemez.Teknoloji-ideoloji münasebetiyle, ideolojinin teknolojiyi doğurup yönlendirdiği doğrusu, bu menfiliklerin yaşanmasına izin vermeyecektir zannediyoruz.

İçinde bulunduğumuz şartlarda idrak edebiliyoruz ki, insan hayatı tek bir merkezden yönlendirilip yönetilmekte, bu da tek tip insan çıkarmaktadır ortaya. Ortaya çıkan ve yaşanan sistemlerin birçoğu, insanı sömürü ve esaret altına alma temayülü göstermişlerdir. Günümüzde teknoloji ve moda faaliyetlerinin ana sermayedarlığını insan ve onun hazları teşkil etmektedir. Bu durum tüketimi ihtiyaçtan daha fazlaya yükseltmekte ve böylelikle hırs halinde bir tüketim anlayışı ortaya çıkmaktadır. Tüketim hırsı insanları canavarlaştırmakta ve ne verilirse, ne önerilirse onu yapan bir irade yoksununa dönüşmektedir. İhtiras ve gösteriş gibi his ve davranışlar, birbirlerini taklit etmeye, altta kalmamak için daha fazla tüketme gayesine yönlendirmektedir. Mânâsı itibariyle modacılık da bu akımın gerçekleşmesinde önemli paya sahiptir. Diktatörlük anlayışının dolaylı yoldan uygulanması şeklinde de izah edebileceğimiz bu sistem, teknoloji ağı sayesinde bu gizli misyonunu meşrulaştırmaktadır. Modacılık sisteminin diğer bir gayesinin ve kurulmasındaki amacın tüketim hırsını arttırmak ve tüketime dönük faaliyetlerde bulunulmasını sağlamak olduğunu hepimiz tahayyül edebiliyoruz. Büyük Doğu Mimarı modayı, “heveskârlık, geçici merak” olarak tâbir ediyor ve ekliyor: “İşin ruhuna aykırı ve işin ruhundan habersiz olanlar için kullanıyoruz.”(3)

Sevgi şeklindeki kalbî alâka” ve “meşguliyet şeklindeki bedenî alâka” olarak insanların dünyaya olan ilgilerini vasıflandıran İmam-ı Gazali, bedenî alâkaları, besin, mesken ve giyim olarak sınıflandırır. Bu tür bedenî alâkaların devamının, gelişiminin sağlanması için iş kollarının oluşturulması gerekliliği, teknoloji, işbölümü vs. gibi ekonomik faaliyetlerin oluşumuna zemin hazırlamıştır. “Yakın tarihe baktığımızda, sanayi devriminde ilk fabrikasyon hareketinin mensucat sanayiinde başladığını görürüz. Bugünkü modern fabrika sanayiinin ağa babası mensucat, dolayısıyla giyim sanayiidir. Demek ki, ilk önce giyim-kuşam sanayileşme konusu olmuştur. Zaten zarurî ihtiyaçları karşılayan gıda ve mensucat, dünyadaki en önemli ve yaygın sanayi kollarıdır. ”(4)

Teknolojinin giyim alanındaki tesirleri birçok sebebe bağlanabilir. Meselâ Dürkheim, içtimaî değişmenin temelinde “işbölümünü” ve dolayısıyla “teknolojiyi” esas görür. İşbölümünün artıp yaygınlaşması ve kabul görmesi, konfeksiyon fabrikalarının işleyişini etkilemiş, ürünler bu sayede daha kolay ve çabuk olarak piyasaya sürülmüşlerdir. İşbölümü sayesinde seri halde üretilen kıyafetler, insanların tek tipleşmesine, kalıplaşmış bir hâl almalarına zemin hazırlamıştır. Üretimin artması, tüketimi hızlandırmıştır. Böylelikle modanın hızı ve geleceği garantiye alınmıştır. Teknoloji ve işbölümünün amacından saptırılıp menfi bir hâl alması, modayı insanların vazgeçemeyeceği bir unsur hâline getirmek isteyenlerin baş hedefiydi aslında. Tüm bunların neticesinde, teknoloji ve işbölümünün sayesinde modanın meydana gelip yaygınlaştığı, sonrasında ise modacılık sistemi ile teknolojinin çarklarının daha kolay ve hızlı döndüğü kanaati ağırlık kazanıyor.

Davranış ve zevk olarak seri malına dönüşen insanlar, dış görünüş itibariyle modanın dikte ettiği kıyafetler içinde bir örnek oluyorlar. Giyim, yemek, konuşma, davranış, hal ve hareket ile tepki gösterme gibi faaliyetlerinde tektipleştiklerini ve güdülmeye hazır bir sürü halini aldıklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Bu durum, esaret altında ve her ân etkilenmeye hazır bir cemiyetin hayatını fotoğraflamaya yeter herhalde!

Şu satırlar tüketim çılgınlığının nihai noktası olan Amerikan hayat tarzı özelinde, ona ve onun taklitlerine dairdir:

“Kitle kültürü güncel bir kültürdür ve en iyi ifadesini kimlik sorunu olmayan Amerikan hayat tarzında bulmaktadır. Bu hayat biçiminde “gelenekler, alışkanlık, vücut” modanın hızı içinde özgürleşmektedir. Özgürleşen insan, mekân değiştiren, hareket eden, ahlâka göre değil modaya göre cinselliğini, geleneklerini değiştiren, bakış açısını modadan gelen sese göre değiştiren insandır. ”(5)

Zeliha ARSLAN

DİPNOTLAR

1- S. Mirzabeyoğlu, Necip Fazıl’la Başbaşa, 3. Baskı, İBDA Yay., s. 97
2- A.g.e., s. 94-101
3- A.g.e., s. 130
4- Sabahaddin Zaim, İslam’da Kılık kıyafet ve Örtünme (İktisadî açıdan ört. ), İSAV, s. 80
5- Simülasyon Kuramı Üzerine Metinler ve Söyleyişler, Hazırlayan ve Çeviren: Oğuz Adanır, s. 26

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et