TİLKİ GÜNLÜĞÜ’NÜN İZİNDE 11 MAYIS – TAYYAR ALTI (6) KULAÇ

TİLKİ GÜNLÜĞÜ’NÜN İZİNDE 11 MAYIS – TAYYAR ALTI (6) KULAÇ

Muhalifleri bastırmak adına her türlü karalama kampanyasının meşru görüldüğü,  bir zamanlar söylenen her sözün 5816’ya çarpıp çarpmayacağı hesap edilirken şimdilerde Cumhurbaşkanı’na Hakaret’e girip girmeyeceğinin ölçülüp biçildiği –ki, şaka değil, onbinlerce kişi hakkında bu maddeden soruşturma, dava açıldı–, o zamanın 5816’sının yerini bu günün bu kanununun aldığı, iktidarın hoşuna gitmeyen bir söz söylendiğinde bunun hemen ihanetle damgalandığı bir ortamda, Cumhurbaşkanı’nın milleti kutuplaştırmak adına elinden geleni yapıp muhalifleri hedef göstermesiyle gittikçe gergileşen bir seçim sathı mailinde Gazeteci Yavuz Selim Demirağ’a yapılan menfur saldırının gündeme oturduğu şu günde, Tilki Günlüğü’nün bu gününe denk gelen bölümünün “Vâridât”ından, o zamanki iktidarın hoşuna gitmeyen işler cümlesinden olarak gazetecilerin durumu:

“16 Aralık 1993 tarihli Günaydın Gazetesi’nden bir makale: “Hedef: Gazeteci”… Tayyar Şafak imzalı:

Askerî mahkeme, 2 televizyoncu hakkında apar topar gıyabî tutuklama kararı vermiş. Suçları, “Ben askerliğe karşıyım” diyen birini televizyona çıkarmak.

Hakim kararını eleştirmek suç mu? Kabul ediyorum… Demokraside böyle zırva olmaz. Lâfım Genelkurmay Başkanı’na:

— “Paşam, gönderin inzibatlarınızı, beni de tutuklasınlar bari…”

Olay şu:

HBB Televizyonu’nda anten diye bir program yayınlanmış. Programı hazırlayan Erhan Akyıldız ve Ali Tevfik Berber de röportajlar yapmış.

“Savaş Karşıtları Derneği” diye bir dernek varmış. O derneğin bir üyesi, “Ben askere gitmek istemiyorum” demiş. O da programda yayınlamış. Bu lâfı etmek, suçmuş; milleti askerlikten soğutmak demekmiş.

Akyıldız’la Berber’i apar topar polise almışlar:

— “Genelkurmay Askerî Mahkemesi hakkınızda tutuklama kararı verdi. Sizi Ankara’ya götüreceğiz…”

Bunun adı da demokrasi oluyor, çok seslilik oluyor.

Adam “Askerliği sevmiyorum” der. Çok çok ben de, onu kınarım. Tutuklamak niye?.. Hani, insanlar fikirlerinden dolayı tutuklanmamalıydı?.. Üç gün önce laiklik gündeme geldiğinde bunu savunanlar nereye saklandı.

Bir de anlayamadığım, lâfın sahibine kimse bir şey demiyor. Hedef gazeteci.

12 Eylül döneminde TRT’de çalışıyordum… Bir sabah işe gittim ki, “Televizyon Dairesi”nden 11 kişiyi sabaha karşı gözaltına almışlar. İçlerinde Daire Başkanı da var. Sebep de, “Anarşi ve terör isimli programı niye yayınladınız?”

Anarşi ve terör deyince aklınıza bir şey gelmesin. Programın konuşmacıları da Oktay Ekşi, o zaman korgeneral olan Nevzat Bölügiray falan…

İfadelerini aldılar, 11’ini de serbest bıraktılar. Bir tek programın yapımcısı Baki Özilhan’ı işten çıkardılar. Diyeceğim, 12 Eylül askeri yönetiminde bile böyle tutuklama kararı görmedim.

Bir başka olay: İstanbul Konservatuarı’nın öğretim görevlilerinden Ahmet Leventoğlu, üniversiteden istifa etmiş. Sebep de Serdar Güreş oğlumuz.

Doğan Güreş Paşa’ya saygım var. Yarım asırdır sırtında taşıdığı üniformaya en küçük gölge düşürmemiş. Namuslu, şerefli adam. Ama oğlu Serdar artık çok oluyor.

Leventoğlu’nun iddiaları korkunç:

Serdar konservatuvara torpille alınmış. Sınıfta kalmış, geçti gösterilmiş. Her seferinde de Serdar’ı çağırıp, “Uslu çocuk olacak mısın?” demişler. Serdar “Uslu çocuk olacağım” diye söz vermiş, sınıf geçmiş.

Bütün bunları ayarlayan da eski rektör Cemî Demiroğlu… Hani, “Görevde kalayım” diye sürekli cumhurbaşkanlarına Fahri Doktorluk cübbesi giydirmek için vestiyerci rolünü oynayan biri vardı ya, o…

Televizyon’da Serdar’dan dinledim:

— “Ben aslında iyi öğrenciyim. Güngör Dilmen gibi hocalarım şahit…”

Leventoğlu’nun basın toplantısında Dilmen de varmış:

— “Serdar, derslere girmediği için geçen yıl sınıfta kaldı. Oysa geçmiş gibi gösteriliyor.”

Rezilliği görüyor musunuz?

Diyeceksiniz ki:

— “Serdar’ın konservatuvarı bitirmesi çok mu önemli? Çocuk şimdiden istediği gibi artistlik yapıyor, tiyatroculuk yapıyor. Öyleyse?”

Bir de iddia var:

— “Serdar askerlik tecili için konservatuvarda okuyor?”

Üst üste iki yıl sınıfta kalırsa tecil şinanay…

Cemî Demiroğlu’nun hep 2. yıllarda Serdar’ı geçirmek için baskısı ondan…

Doğruysa işte bu olmadı…

Başa dönelim:

İki dedem de askerde kaldı. Babam iki kere askere gitti. Benim için “Askerliği sevmiyor” diyecek adamın ağzını yırtarım. Ama “Askerliği sevmiyorum” diyen adamı da tutuklamam. O zaman “Demokratım” diyemem. Desem de kimseyi inandıramam.

Ha, kanunda hüküm varmış. Değiştirin, 2001’i hedef alan kafaya bu yakışır mı?

Bir de Adalet Bakanı’nın tepesi atacak, gazeteciye gıyabî tutuklama… Genelkurmay Başkanı’nın tepesi atacak, gazeteciye gıyabî tutuklama… Ne yani, gazeteciler Kunta-Kinte mi?

Unutmadan bir şey daha: Hani vatanı korusun diye askere gönderdiğimiz 33 Mehmet’imiz vardı. Devletin ihmali yüzünden PKK pusuya düşürüp şehit etmişti. Bırakın tutuklamayı, hangi yetkili hakkında soruşturma açıldı?..

Böyle olaylar insanları askerden soğutmuyor, bir zevzeğin “Ben askerliği sevmiyorum” demesi soğutuyor, he mi? Sonra gelsin tutuklamalar…

Sözüm Doğan Güreş Paşa’ya…

Bu olayı açıkça protesto ediyorum. Hakimlerimiz araştırsın, bir yerlerde benim için de mutlaka suç bulurlar.

Gönderin inzibatlarınızı bekliyorum. Kelepçelerini de unutmasınlar.”

Kumandan Mirzabeyoğlu gazeteci Tayyar Şafak’ın bu satırlarının hemen ardına, muktedirlere dokunamayan hukukun hûk’a dönmesi tedaisiyle olmalı, şu iştikakı eklemiş:

“Hûk: Domuz, hınzır… Hukk: Hokka… Hukka: Küçük kutu… Hûh: Duvardaki ışık girecek delik. Şeftali.” (TG / 5, s: 252, 253, 254, 255, 256)

Ne demişti Kumandan:

“Zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih ederim!”

Zulme alet olan iktidarınız sizin olsun.

Hukukun domuzlaşabileceği gibi, kadın cinsel organının argoda “delik”, “kutu” ya da “şeftali” ile ifade edilmesine nazaran, hukuku, ırzına geçilecek bir nesne olarak gören sapıklar da var.

Faik IŞIK

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et