ORHAN PAMUK, KAR VE BEYAZ KALE ROMANLARI

ORHAN PAMUK, KAR VE BEYAZ KALE ROMANLARI

2013-2014’te, New York Times’a verdiği röportajla, Orhan Pamuk’un Kar romanını yazarken Salih Mirzabeyoğlu’ndan ilham aldığını, romanının baş karakterini onun üzerine kurduğunu bütün dünya öğrenmiş oldu. Ama romanın asıl sırrı bu değildi. Kar romanının asıl kurgusu Üstad’ın Bir Adam Yaratmak piyesinden -Ee, nasıl söyleyeyim- alınmaydı. Bunu Orhan Pamuk itiraf etmeyince dünya da öğrenemedi.

O röportajında başka bir şeyi daha itiraf etmedi Orhan Pamuk. O da Kar romanının Salih Mirzabeyoğlu’ndan bahsettiği ilk roman olmadığı.

Kar romanı bildiğim kadarıyla 2000’li yılların başında yayınlandı. Biz o zamanlar Kartal’daydık. Rahmetli Ünsal Zor getirmişti hapishaneye ve elden ele dolaştırmıştık. Biz okur okumaz, orada, yazarın uzaktan ve gazete haberlerinden Salih Mirzabeyoğlu’nu tasvir etmeye çalıştığını farketmiştik.

Ancak Orhan Pamuk’un Beyaz Kale’si, 1980’li yılların sonunda yayınlandı. (O da tartışmalı bir kitap, özellikle Murat Bardakçı’nın kitabın kurgusu hakkında intihal suçlamalarını hatırlıyorum.) Hâlbuki pek kimse farkına varmamıştır ki, bu kitapta Orhan Pamuk’un “gıyabında ukdesini konuşturduğu” İslâmcı, Salih Mirzabeyoğlu’ydu. O zamanlar tabiî daha farklı tanıyordu Salih Mirzabeyoğlu’nu. Gölgeler romanı çıkalı 1 sene olmuştu. Çok büyük ihtimalle Orhan Pamuk o romanı görmüş ve -saklamadığı veçhile- hayran olmuştu.

Ben de bu kadar şeyi-lafı buraya getirmek için söylüyorum. Hiç çekinmeden söyleyeyim ki, Gölgeler romanı Türkiye’de yazılmış en iyi romandır. Kurgusuyla, üslûbuyla Türk edebiyatının ufuklarını aştığı gibi, dünya varoluşçu romancılığının kalburüstü örnekleriyle de yarışır. Tek kelimeyle dünya çapında bir eserdir.

Ama küçük bir sorun var, bunu Türkiye’de farketmezler. Hele bizim İslâmcı piyasa gömmek için, ademe mahkûm etmek için, her şeyi yapar. Zaten kitap üstüne konuşmaya kalksalar, kapasiteleri de yetmez, ne diyecekler. Onlar alışmış öyle kuru hikâye tadında, dünya edebiyatının 300 sene gerisinden gelen eserlere. “Bizi eziyorlar bizi çiziyorlar” diye bir üslûp da tutturdun mu, gençler arasında peynir ekmek gibi satıyor. Onlara yetiyor.

Size yetmesin arkadaşlar. Yerel kalmayın. Eser veriyorsanız, hele İslâmcılık iddiasındaysanız dünya çapında olmak zorundasınız.

Selim GÜRSELGİL

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: