FRANSA İLE SAVAŞ
Charlie Hebdo, 2012 yılında, artık İslâm’a saldıracağını açıkladı. Sebebi, “sosyalist görünümlü ırkçılık”… Fransa’da sayıları günden güne artan, bugün ülke nüfusunun yüzde 9’unu teşkil eden Müslümanlar… Onları aşağılayarak, Fransız millî çıkarlarına hizmet edecek sol…
Birkaç defa saldırdılar. Bir defasında dergilerini tahrip eden bir uyarıya maruz kaldılar. Bu uyarı, aslında işin ciddiyetini gösteriyordu. Zira bu dergi, Fransız Cumhurbaşkanından daha sıkı ve özel şekilde korunuyordu. Güya sol dergi; Müslümanlara saldırdığı sürece aşırı sağın sözcüsü gibi bir rol üstlendi. Tabiî Fransız derin devletinin, AB derin devletinin de… Biliyorsunuz bu “derin devlet”, belli bir oranda ırkçılığı elinin altında tutar, provokasyonlarda onlardan yararlanır. Müslümanları onlarla tehdit altında tutar. Çizmeyi aşan olursa camileri, hatta evleri kundaklarlar.
Böyle “liberal devlet / aşırı sol / aşırı sağ” ortaklığı güzel gidiyordu. 2015’te Kuaşi Kardeşler ortaya çıkıncaya kadar. Onları bu -uyarılara, tepkilere aldırmayan- çirkin ortaklığın tepesine balyozu indirdiler. Charlie Hebdo nakavt oldu. Uzun süre bitkisel hayatta kaldı. Bugün yine Fransız derin devletinin sözcülüğüne soyunmuş durumda. “Liberal devlet / aşırı sağ / aşırı sol” itttifakı yine canlanıyor. Amaç belli: Fransa artık İslâm’la hesaplaşmak istiyor. İslâm’a karşı sert tavır takınırsa, Fransa’yı Müslümanlardan kurtarabileceğini düşünüyor. Aşırı sağın stratejisiyle hareket etmeye başladı. Aşırı solun Charlie Hebdo gibi unsurlarından da destek görüyor.
Dün de belirttiğimiz gibi, Avrupa demokrasisi, hâlâ, İslâmî partilere, İslâmî ifadelere yer verecek olgunluğa ulaşmış değil. İsveç Dışişleri Bakanı geldi, bizim Bakanı, “sizde ifade özgürlüğü yok!” diye fırçaladı. O da diyemedi ki, “sizde İslâm’a ne kadar hoş görü var?” Bunları çıkarıp önüne koyamadı. Çünkü bizim devlet tavrı buna hazırlıklı değil. Lafa laf oldu mu, bizden iyisi yok. Ama hesap, kitap, pek görünmüyor. Avrupa’daki Müslümanları siyasî olarak örgütleme ve onlara sahip çıkma düşüncesi bizde yok. Hâlbuki herifleri görüyorsun: PKK’sından FETÖ’süne, hepsine destek veriyorlar. Üç kişilik LGBT derneği kurulsa, anında fonlanıyor. Lafa laf yerine, mütekabiliyet düşüncesi oluşmamış.
Öyle görünüyor ki, Fransa ile İslâm dünyası arasında hesaplaşma başlayacak. Fransa’nın taktiği son derece seviyesiz. Pornografik akıl. Eskiden Fransa zekayı, sanatı, ince espriyi temsil ederdi. Günümüzde en yüksek ifadesi, pornografi. İslâm’a onunla saldırıyor.
Ama onun karşısına yine koyacak bir şeyimiz de yok. “Daha iyi, daha güzel” diye bir arayışımız yok. Hesaplaşmaya tam olarak hazırlıklı olduğumuz söylenemez. Ama öfkemiz diri. Nefretimiz giderek çoğalıyor. Şimdilik bunlar bizim hesaplaşmadaki silâhlarımız olacak.
Selim Gürselgil