İSLÂMÎ DÜNYA GÖRÜŞÜ, SİSTEM ŞUURU

Şimdi İslâmî dünya görüşü, İbda Fikriyatı falan diyoruz. Müslümanlara bunun gerekliliğini anlatmak oldukça zor. Onlar “hilâfet” deyince, “şeriat” deyince her şey halloluverecek sanıyorlar.

Ben bunu 2013’te yazdığım ve İbda Külliyatı kitabımda yer verdiğim bir denemede, CIA Ortadoğu masası müdürlüğü yapmış ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin başmimarı Graham Fuller’den bir delille anlatmaya çalışmıştım:

“Mısır’daki, diğer Arap ülkelerindeki İslâmcılar ‘yolumuz İslâmdır’ diyor. Bunu söyleyebilirler, ama bu ayakları yere basmayan bir vakıadır. Hele siyasî bir program hiç değildir.

Siyasî hayata katılıp sanat, maliye, sağlık, eğitim, sanayi politikalarının spesifik hatlarını açıklamak zorunda kaldıklarında, lâiklikle barışmaktan başka çare bulamıyorlar. O zaman İslâm’ın arkasına saklanma imkânları kalmıyor. Müşahhas hâle gelmek durumunda kalıyorlar. Müşahhas hâle gelme de uzlaşmayı beraberinde getiriyor.

Eğer şiddete başvuran, devleti yıkıp İslâmî diktatörlük kurmak isteyen bir eğilim varsa, ki bu çok olumsuzdur, o zaman demokratik devlet elbette güvenliğini sağlayacak adımları atar.

Zaten İslâmî hareketin önündeki en büyük görev de inançları çağa uyarlamaktır. Diğer yandan İslâm’ın bir de ferdî hayatta yeri var ki, o ayrı bir konu ve her zaman teşvik edilmeli. İster İslâm, ister Hristiyanlık olsun, din fert hayatındaki ahlâkî değerleri güçlendiriyor. Ama din siyasete soyununca o zaman gerçekçi bazı ‘tavizler’ vermesi gerekiyor.”

Tekrar ve dikkatle okuyunuz. Burada İslâmî duyguların emperyalist sisteme nasıl entegre edileceğini, yani kendisinin mimarı olduğu “ılımlı İslâm” projesini anlatıyor. Bunun için fazla çaba sarfetmeye gerek olmadığını, zira İslâmcıların -çağın gereklerini İslâma uygun bir biçimde kavramalarına yarayacak- İslâmî bir dünya görüşüne sahip olmadıklarını, bu yüzden “yolumuz İslâmdır” vs deseler bile, iktidara geldiklerinde ister istemez emperyalist sistemle uyum sağladıklarını söylüyor.

Dikkat çekici bir başka teklifi de -dünyanın yöneticilerine- “onların şahsî dindarlık ve ibadetlerini teşvik edin (yasaklayarak onları kendinize düşman etmeyin), bu bizim işimize yarar” diyor.

İşte içinde yaşadığımız çağda İslâmî hareketlerin “yeni dünya düzeni” içindeki yerini anlamamızı sağlayacak ipuçları. Bilhassa “İslâmî dünya görüşünün (Büyük Doğu-İbda) gerekliliğinin tersinden delillendirilişi…

İbda şuuruna (İslâm inkılâbı şuuruna) erişmediğimiz sürece, emperyalizm bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamayı sürdürecek, biz de farkında olmadan onun projelerinin gerçekleştiricisi ve hizmetçisi olmaya devam edeceğiz. İster emperyalizmle uyumlu bir demokratik iktidarı temsil edelim, ister ona düşman bir diktatörlük kuralım. İslâmî dünya görüşünün farkında olmadan kurtuluş mümkün değildir.

Selim GÜRSELGİL – Adımlar

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: