FİNCANCI KATIRLARI

Suat KÜRŞAT

Fincancı katırlarının ürktüğü her hadisede onu görüyoruz. “Aşı tereddütünde komplo teorileri” gören de o, “salgın hiç bitmeyebilir” diyerek algı yapan, korku salan da. “Ulusal çıkarınız, öncelikle halkın sağlığının korunması” olduğunu söyleyip, aşı diye pazarlanan deney sıvısını savunan da o! Neticede salgın bitti, aşı olmayanlar haklı çıktı! Komplo kuranlar belli oldu!

“Salgın (!)” süreci boyunca küresel yalanın en ateşli savunucularından biri olan TTB başkanı şimdi karşımıza “Kimyasal silah” yalanı ile çıktı… Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyinde batı beslemesi terör örgütünün inlerine girdiği, örgütün can damarlarını kestiği bir anda TTB başkanı bu yalana sarılan örgüte can suyu olmak için konuştu! Örgütün yayınladığı görüntüleri “incelediğini” ifade eden TTB başkanı, derhal teşhis koyup, “toksik gazlardan, zehirli gazlardan biri kullanılmış” diyerek örgütün algısına maşa oldu…

Bu maşalar nereden çıkıyor?

Aynı yalana sarılan bir başka isim olan, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile beraber bugünlerde Almanya Köln’de “Türkiye’de İnsan Hakları”nı konuşacaklar! Almanya deyince durup düşünmek, tarihine biraz inmek zorundayız. İkinci dünya savaşı sonrasında kendisine biçilen ekonomik güçten öte, bu gücü kullandığı sivil toplum kuruluşları aracılığıyla küresel hegemonyanın bir aparatı olduğunu görmek zorundayız.

Almanya, ikinci dünya savaşı sonrasında Amerikan hegemonyasının yumuşak gücü haline gelmiş, azınlıklar meselesi başta olmak üzere, sürekli gündemde tutulan cinsiyet ve kadın konularında da fonladıkları aktörler ile ülkelerin içişlerine müdahale eder nitelikte hareket etmiştir/etmektedir!

Burada hatırlamakta yarar var, salgın ve aşı/ deney sıvısı dayatmasının da merkez üssü Almanya olmuştur!

Alman Marshall Vakfı başta olmak üzere, vakıflar aracılığıyla fonlanan isimler, STK’lar, kuruluşlar toplumları dizayn etmek için sürekli kullanılmıştır.

Rusya’nın Ukrayna müdahalesinde de gördüğümüz “Batı” tanımını tam anlamıyla Almanya örneğinde buluruz. “Avrupa evine dönüş” çağrılarına muhatap olan, geçmişin Avrupa’sının merkezi olan güçlü Almanya, bugün Amerikan boyunduruğu altında ekonomik bir maşa olmaktan öteye geçemiyor… Amerikan hegemonyasının ipek eldiveni, “insan hakları” gibi albenili bir ifadenin arkasına saklanıp, küreselcilerin istediği “yeni dünya” için canhıraş çalışıyor. Bu, tasarlanan dünyaya meydan okuyabilecek milletlere karşı, içeriden, fonlanan eleman devşirerek örtülü bir savaş veriyor! Bu elemanlar aracılığıyla, ülkeleri siyasi abluka altında tutarak istediklerini dayatabiliyorlar…

Bu tür, fonlanmış aktörlerin varlığı ve önemli bir işlevi de düzenin değişmesini önlemek! Ülkeleri sürekli müdahale edilir yapıda tutmak!

Kimyasal silah yalanına bakıp, bunların fincanını taşıyan katırların ne kadar ürktüğünü görebiliriz! Bu tür yalanlara ihtiyaç duymalarının tek nedeni, Türkiye gibi ülkelerin müdahale edilmez hâle gelmesinden duydukları korkudur!

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: