DEVLETLERİN HER ŞEYDEN ÖNCE CİDDİYETİ OLMALI
Selim GÜRSELGİL
Beylik bir lâf var, “devletlerin dostları olmaz, çıkarları olur” falan. Dünden beri bir çok defa duydum. Sebebi de şey, hani Sisi’ye düne kadar demediğimizi bırakmıyorduk, bir günde ölümüne kanka olduk ya…
Bir kere lafın kendisinde meymenet yok: “Devletlerin dostları olmaz”mış…
Sanki Sicilya Mafyası bu devletler. Siyaseti Makyavel’den mi öğrendiniz hepiniz? Üstelik bir gün içinde mi öğrendiniz? Zira dün Rabia işaretleri ortalığı kaplarken, Türkiye’nin bundan hiçbir çıkarı yoktu. Kimse devletlerin dostları olmaz gibi laflar etmiyordu. Ahlâkçı bir tutum takınılıyordu. Sonra baktılar, bu ahlâkçı tutum Türkiye’nin çıkarlarını bırak, tüm ekonomisini altüst etti. Rabia uğruna Suudi’den BAE’ye kadar ilişkimizin bozulmadığı kimse kalmadı. Mavi Vatan’dan yeşil paraya kadar hepsi ateşlere gelmeye başladı. Apar topar hepsiyle barışma turları bu sefer. İsrail ile can ciğer kuzu sarması, sonra BAE ve Suudîler hakkında onca tükürdüğümüzü yaladık, şimdi Mısır, yarın Suriye…
Bu “çıkarcı” bir anlayış da değil, hiç öyle görmeyin. İlkesizlik, iş bilmezlik, günübirlikçilik, tek kelimeyle siyasî ahlâk fukaralığı…
Devletler böyle olmamalıdır. Devletlerin davaları olmalıdır. İdeâlleri olmalıdır. Bu davanın onlara verdiği dostluk ve düşmanlık anlayışları olmalıdır. Siyasî ahlâkları olmalıdır. Bütün bunların yanında da siyasî zekâları, basiretleri, önünü ve ardını görebilen gözleri olmalıdır.
Bütün bu özellikler, onların menfaatlerini korumaya yeter. O zaman böyle kuru hamaset, önüne gelene höt-zöt, hesapsız kitapsız fevrî çıkışlar, iki gün sonra bir şey olmamış gibi geri dönüşler olmaz. O devletlerin temsilcilerinin sözlerinin bir ağırlığı, bir mânâsı, bir derinliği olur. Dün ak dediğine bugün b.. demez. Dün ak gördüğünü bugün b.. görse bile, her şeye her ân laf yetiştirmez. Çünkü onun yeri, duruşu, çizgisi bellidir. Onun dostluğunun ve düşmanlığının bir kıymeti vardır. Birine dostluk eli uzattı mı, bu herkes için imrenilecek bir şeydir.
Birine düşmanlık göstermesi gerektiğinde de vay onun hâline!
Devlet dediğin böyle olur. Birine höt-zöt yaptıktan sonra, baktın pabuç pahalı, “benim zaten düşmanlığım yok çıkarım var, ticaret konuşalım mı?” dersen, nerede kaldı senin devletliğin? Devletlik ciddiyet gerektirmiyor mu?
Yanlış anlaşılmasın. Biz kimseyle el sıkışmaya karşı değiliz. Ama Türkiye’nin ne olduğunu doğru dürüst anlamadan rüzgârına kapıldığı BOP sevdası, başımıza ne dertler açtı, görün. Bizi suya götürüp susuz getirdi. Şimdi ya biz susuz kaldık, niye böyle oldu diye ensemizi kaşıyoruz.