ZAMANIN İCABI

Selim GÜRSELGİL

Mesela kölelik müessesesi kaldırıldı. Mahiyetçe kaldırıldı, kaldırılmadı, ayrı bir tartışma konusu. Kaldırılması iyi mi oldu, kötü mü oldu, o da ayrı bir tartışma konusu. (Bazı filozoflar kötü olduğu görüşündedir.) Ama vakıa olarak binlerce yıllık kölelik kurumu ilga edildi.

Bu durumda senin bir Müslüman olarak, kölelik geri getirilsin diye bir mücadelen olabilir mi? Yahu bu senin dinine dair bir şey değil ki! Vaktin icabı olarak, bütün dünya ile beraber, ister istemez uyguladığın bir şey. Nitekim köle azad etmenin faziletini sen getirmişsin.

Kur’an’da onlardan “köleler” değil “elinizin altındakiler” diye bahsolunmuş. Onlara kendi yediğinden yedirmek ve giydiğinden giydirmekle emrolunmuşsun. Sana köle olarak gelen sende öyle bir değer kazanmış ki, senin ordularını yönetmiş, fetihlerini gerçekleştirmiş, devlet kurup yüzlerce yıl sana hükmetmiş. Bütün bunlara nazaran sen, kölelik geri getirilsin mücadelesine tutuşabilir misin?

Saltanat da öyle. Kaldırıldı. Kaldırılırken haksızlık yapıldı, zorbalık yapıldı, bu ayrı bir tartışma konusu. Ama bu durumda, dininin bir gereği diye saltanat geri gelsin diyebilir misin? Yahu bu sana ait bir şey değil ki, “vaktin icabı” olarak tüm dünya ile birlikte benimsediğin bir şey. Sadrazamıyla nesiyle Fars kültüründen iktibas ettiğin şey. Bugün sen bunu şeriat adına talep edebilir misin?

Edemezsin. “Vaktin icabı” demek, içinde bulunduğu zamanın gerektirdiği şey demektir. Dinin zamanüstü rükünlerinden değildir. Başka bir vakitte, başka şartlar altında yapılması gerekmeyen demektir. Hatta yerine göre, başka bir zamanda abes belirtebilecek bir şeydir.

Bunun gibi bir çok mevzu vardır ki, kendi devrinde Müslümanlar tarafından bir gereklilik olarak benimsenmiştir. Ama bugünün Müslümanları için meşgaâle olması bile gerekmez. Yine bugünün bir çok icapları vardır ki, geçmişteki Müslümanlar için onlar bir ihtiyaç değildi, ama bugün kaçınılması doğru olmaz. Sözgelimi, bir Müslüman sineması, bir Müslüman sanatı, bir Müslüman estetiğinin ne olduğunu araman ve bulman gerekir. “Çağrı”yı başkaları çeksin ve ben de karşısına geçip ağlayayım diye beklemeyeceksen, çocuklarını Yüzüklerin Efendisine kurban etmeyeceksen, bu böyle.

Çağrı’yı müziksiz seyredemeyeceğin, Taleal Bedru olmadan düşünemeyeceğin için, “müzik haramdır” diye de giriş yapamazsın. Haram olan maleyanidir, İslâmî bir tahassüs ve tefekkür doğuran şey değil.

Kadın mevzuunda da bu böyledir. Kadınlar artık toplum hayatına çıkmıştır. İslâmî tesettürü ve fıtrî asaleti içinde kaldığı sürece bundan geri durmasını, eski devirlerdeki pozisyonuna dönmesini bekleyemezsin. Buna zorlayamazsın da. Çünkü bu artık ona esaret gibi görünür ve bundan sadece facia doğar. İslâm adına da kimse bunu yapamaz. İşin tabiî gereği neyse o!

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: