İDEAL YÖNETİM

Selim GÜRSELGİL

Üstad Necip Fazıl’ın yıllarca sorduğu bir soru var:

“Bir İmam-ı Gazali ile (bazen Sokrat ile der) keleş bir keçi çobanının oyu eşit olabilir mi?”

Bu bir demokrasi eleştirisidir. Demokrasinin insanların keyfiyetlerini (niteliklerini) yok sayması ve onları kemiyetçe (nicelikçe) eşitlemesine -ki biliyorsunuz Büyük Doğu “keyfiyetçi”dir- yönelik bir eleştiridir.

Yıllarca hem Kemalistler, hem demokratlar bu soruyu duymazdan geldiler. Sonunda bir gün, birkaç dedikoducu kadının güncel meselelere ilişkin vıdı vıdı ettikleri bir programda, aralarındaki en embesil tip olan bir manken eskisi, kendi kibri ve halkı hor görme psikolojisiyle benzer bir laf edince, özellikle Kemalist kesim coşkunun doruklarına erdi. Yıllardır dillerinden düşürmüyorlar bunu. Keleş manken eskisini neredeyse filozof ilan edecekler. Ayda bir, haftada bir mutlaka gündeme taşıyıp geri zekâlının tekini dahi diye övüyorlar. Halk neden onların istediği partiye oy vermiyor sorusunun cevabını buluyorlar onda. “Çünkü bu salak manken kadar dünyadan habersiz değiller.”

Lan oğlum meselenin orijinali burada. Eğer keyfiyet arıyorsanız, bu keyfiyet itibariyle sistem eleştirisi yapacaksanız, Büyük Doğu bundan 70 yıl önce, siz Amerikan demokrasisini ulularken bu eleştiriyi yapmaya başlamış ve neticede kendi ideal düzenini “AYDINLAR ARİSTOKRASİSİ” olarak tarif etmiş. “Geri zekalı jet sosyete ayrıcalığı” dememiş.

Halkı hakir görmemiş, yalnız bir toplumun temsil ve idare hakkının o toplum içinden çıkacak fikir seçkinlerinde olduğunu tespit etmiş. Çobanlara çobanlıkları içinde saygısı baki kalmış.

Mallığı bırakın da “ideal yönetim” nedir diye merak ederseniz, Büyük Doğu-İbda’ya bakın!

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: